2 Nisan 2010 Cuma
"Türkçe" konuşabilmek, "Türkçe" düşünebilmektir
Ana dilimizde, kelimelerin yerli yerinde kullanılamamasından doğan anlam kaymaları ve bunun sebep olduğu ifade bozuklukları olanca hızı ile devam ediyor. Mesela, müslümanların yıllardır "Nur içinde yatsınlar" şeklinde ettiği dua son zamanlarda "ışıklar içinde yatsınlar"a döndü? Halbuki, "ışık" kelimesi, anlam olarak "nur" kelimesini nasıl karşılar? "Işık" bir kaynaktan gelir, ışık zayıf, aydınlattığı yer çok karanlıksa ortam "loş" olur. "Nur"da ise böyle bir durum söz konusu olmaz. Nur, "kutsal" ve göz kamaştıran bir "aydınlık" demektir. Işık kelimesi bunu karşılayamaz ama belki "ışıma" kelimesi onu tarife yaklaşabilir. Nur'un kaynağı kendindendir, zuhur ettiği yerdeki cisimleri dört bir taraftan kuşatır ve dolayısı ile gölge meydana getirmez...Ay ışığı olur, mum ışığı olur ama ayın nuru, mumun nuru olmaz ama gözün nuru olur vb.
Bunlar benim ilk anda aklıma gelenler...Dolayısı ile belki "nur" "Türkçe" bir kelime değildir denilerek dışlanmaktadır ama sırf bu nedenle ya da "ilahî" bir anlam taşıması hasebiyle dışlanıyor ve bu sözü kullanmamakla, o sözü kullanan bir taraftan da bu vesile ile kendi "inandığı" ya da "inanmadığı" neyse onu da vurgulamış oluyorsa, her halde de kendi dilek ve temennisini "zayıflatmış" oluyor.
Yeri gelmişken bu konuda ikinci bir örnek daha vermek isterim. Şu ifade tarzını çokça duyuyoruz: "Lafını kesiyorum ama..." ya da "Geçen gün güzel bir laf etti..." Arkadaşlar, "lâf" olumsuzluk çağrıştıran bir kelimedir. "Lâf söylediği bal kabağı" denir, "bu söylediğin de lâf mı yani şimdi" denir, "lâfa bak hizaya gel" denir ama "lâfını kesiyorum" denmez, "sözünü kesiyorum" denir. Eğer olumlu ve saygılı bir ifade tarzı kullanmak isteniyorsa "lâf" yerine "söz" kelimesi kullanılmalıdır.
Bir vesile ile değinme gereği duyduğumuz bu konuyu yetkilisine bırakalım ve kendilerine; daha fazla aydınlanma ihtiyacı içinde olduğumuzu belirterek sözlerimize noktayı koyalım.
Bunlar benim ilk anda aklıma gelenler...Dolayısı ile belki "nur" "Türkçe" bir kelime değildir denilerek dışlanmaktadır ama sırf bu nedenle ya da "ilahî" bir anlam taşıması hasebiyle dışlanıyor ve bu sözü kullanmamakla, o sözü kullanan bir taraftan da bu vesile ile kendi "inandığı" ya da "inanmadığı" neyse onu da vurgulamış oluyorsa, her halde de kendi dilek ve temennisini "zayıflatmış" oluyor.
Yeri gelmişken bu konuda ikinci bir örnek daha vermek isterim. Şu ifade tarzını çokça duyuyoruz: "Lafını kesiyorum ama..." ya da "Geçen gün güzel bir laf etti..." Arkadaşlar, "lâf" olumsuzluk çağrıştıran bir kelimedir. "Lâf söylediği bal kabağı" denir, "bu söylediğin de lâf mı yani şimdi" denir, "lâfa bak hizaya gel" denir ama "lâfını kesiyorum" denmez, "sözünü kesiyorum" denir. Eğer olumlu ve saygılı bir ifade tarzı kullanmak isteniyorsa "lâf" yerine "söz" kelimesi kullanılmalıdır.
Bir vesile ile değinme gereği duyduğumuz bu konuyu yetkilisine bırakalım ve kendilerine; daha fazla aydınlanma ihtiyacı içinde olduğumuzu belirterek sözlerimize noktayı koyalım.
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Cuma, Nisan 02, 2010
Etiketler: Türk dili ve edebiyatı
Posts Relacionados
0 yorum:
Yorum Gönder