26 Ocak 2016 Salı

"Osmanlı padişahları içki içer miydi?.."



İlber Ortaylı Hoca bir Tv. sohbetinde:

"Bir vesile İngiltere'de bulunduğum bir sırada, benim orada bulunduğum haberini alan bir grup Pakistanlı öğrenci, Osmanlılar hakkında sorulu-cevaplı bir konferans vermem için bana ricada bulundular, ben de kabul ettim. Durumları olmadığını da görerek "beni toplantı mahalline götürecek taksinin parasını ben kendi cebimden karşılarım, siz salonu ayarlayın" diyerek kendilerini de rahatlattım. Neyse konferans günü geldi, herkes yerini aldı ve biz konferansımıza başladık.

Ben konuştukça, Pakistanlı çocuklar da çok düzgün bir İngilizce ile ve büyük bir merak içinde bana Osmanlı İmparatorluğu hakkında çok güzel ve ilginç sorular sormaya başladılar. Buraya kadar herşey güzel! Yalnız, o bu derken, aradan biri çıktı ve o da İngilizce olarak bana "Osmanlı padişahları içki içer miydi?.." diye bir soru sordu. Ben de sorusunu cevaplamadan önce kendisine İngilizce olarak "Türk müsün?.." diye sordum. O da tasdik etti. Aslında Türk olduğunu İngilizcesindeki aksandan falan değil fakat sorduğu sorudan anlamıştım. Yani, diğer öğrencilerin çok zekice sorular sorduğu bir yerde böyle bir konuyu olsa olsa bir ancak bir "Türk" merak ederdi ve ancak bir "Türk" sorardı diye düşündüm..." diyor.

Devamını gör...

25 Ocak 2016 Pazartesi

Hayat - ölüm sarmalında insan




“İki kapılı bir han” olan dünyaya her gün binlerce yeni konuk geliyorken, binlercesi de bir diğer kapıdan uğurlanıyor. Bu “uğurlamala”lar da ölen insanın dünyadaki “statü”süne göre ya “görkemli” ya da “mütevazi” oluyor. Ki, esasen bilhassa “bu uğurlamaların” nasıl olacağı, kişinin kendi inisiyatifine de bırakılmıyor; insanlar kendiliğinden bu işin nasıl olması gerektiğine “naturaları gereği” otomatikman zaten karar veriyorlar. Neyse, zaten asıl konu bu değil ama konuyu “ete kemiğe bürünüp Yunus deyû görünen” ve “ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil” diyenin kendi hakkındaki şu dileği ile noktalayalım:

Bir garip öldü diyeler,
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuğalar
Şöyle garip bencileyin


* * *

Evet, ölümün aslında “geride kalanlar” bakımından zor olduğunu biliyoruz da onun insanlar için bir “hak” olduğunu, onun Allah’ın insanlara verdiği bir “söz” olduğunu, Allah’ın da “verdiği her sözü yerine getiren” olduğunu çoğu zaman unutuyoruz.

Devamını gör...
 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.