3 Şubat 2017 Cuma

Mustafa Kemal'i beğenmeyenlere...



Son zamanlarda, (siyasi ortamın müsaitliğinden de istifade ile) Mustafa Kemal Atatürk'e ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ne her cepheden saldıran kimi "beslemeler" ve bu beslemelerin sığ ve sloganvari yalanlarına kapılarak zehirlenen genç nesile mensup kimi meczup tabiatlı zavallılar, şuursuz bir öfke ile kendi ayaklarına kurşun sıkmaya devam ediyorlar. 

Apaçık bir şekilde önümüzde duran yakın tarih belgelerini dahi görmezden gelen, bu tarihi argümanları değerlendirme yetenek, iz'an ve vicdanından mahrum bulunduğuna şüphe duymadığımız bu güruhun önüne hangi belgeyi koyarsanız koyun, o yine bildiğini okumaya devam ediyor. 

Bu yüzden, ben bildiklerimi belgelere dayanarak paylaşıyor ve bu tipleri ikna etmek gibi kendime bir misyon yüklemediğimi bu vesile ile beyan etmiş oluyorum. 

Bu güruha verilecek en güzel cevabı, değerli (yasaklı) gazeteci Hayrullah Mahmud Özgür vermiş, buraya onun bir makalesinden ilgili satırları alıyor ve madem Mustafa Kemal'i beğenmiyorsunuz, öyleyse onda kusur aramadan önce, buyrun bunlara cevap verin diyorum:  

Devamını gör...
 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.