21 Haziran 2014 Cumartesi

Reddi miras ederek bu işin içinden çıkabilecek misiniz?


Bugünkü Almanya'nın temellerini atan adam olan Bismarck’ın dostu Albrecht von Roon, arkadaşı Bismarck hakkında konuşurken şöyle demiş: 

"Napolyon’un trajedisi, ihtiraslarının yeteneklerini aşmış olmasıydı; Bismarck’ın trajedisi ise onun yeteneklerinin, toplumun onları massetme kabiliyetini aşmasıydı. Napolyon’un Fransa’ya bıraktığı miras stratejik felaketti; Bismarck’ın mirası ise özümsenemeyen büyüklüktür. " 

Teşbihte hata olmaz ise şimdi, yukarıdaki iki cümleden Bismarck adını çıkarın ve yerine Atatürk'ün adını koyun ve durup bir düşünün. 

Bugün, adeta reddi miras eder gibi yıllarca savunur göründükleri bu cumhuriyetin temel esaslarından vazgeçmeyi içine düştükleri çaresizliğe bağlayanlar, kendi beceriksizliklerinin ve idraksizliklerinin faturası karşılığında cumhuriyeti feda ederek o mirasın ağırlığından(!) kurtulmak istiyorlar!

Evet, artık açıkça görülüyor ki, bir türlü özümseyemedikleri ve mahiyetini hakkı ile kavrayamadıkları o muazzam miras bugün kendilerine yük olmuş, bir zamanlar mücadele ettikleri karşısında pes etmiş ve havlu atmışlardır!..

Şimdi hiç kimse çıkıp da hadiseyi konjonktürel siyasi mecburiyetler üzerinden açıklamaya kalkmasın!

Şu söz, bu toprakların malıdır:

Devamını gör...

9 Haziran 2014 Pazartesi

Daha ne desin...

Başımıza gelen her felaketten sonra olduğu gibi Soma katliamı sonrasında da yine değişen bir şey olmadı ve tek sermayeleri tumturaklı nutuklar atmak olan makam sahipleri usulca ortadan kayboldu, el-ayak çekilirken ölen yine öldüğü ile kaldı, olan ne var ise gene geride kalana oldu.

"Sosyal bir hukuk devleti" olduğu anayasasında yer alan bu ülkenin (fakir-fukara takımındandır diyerek) cömertçe harcamaktan çekinmediği bu vatandaşlarına yaptığı üvey evlat muamelesinde de-aşağıda da görüleceği üzere-yine bir değişiklik olmadı ve her türlü siyasi ikbal hesabının yapıldığı bu ülkede ancak oyu kadar değeri olan ve her defasında kaderine terk edilen bu milyonlar, (klasik avuntular dışında) bir gün olsun bu ikbal hesaplarının içinde kendine bir yer bulamadı.

Üçüncü dünya ülkelerinin uyduruk demokrasilerine has çığırtkan politikacıları eşliğinde sürdürülen bu yalan ve talan ekonomisini beslemenin ve ayakta tutmanın zorunlu memuru olan bu milyonların ahı, ülkenin sosyal fay hatlarına bir stres ögesi olarak ha bire yüklenip duruyor. Diğer stres ögeleri ile kaçınılmaz olarak bir gün birleşince kopacak gümbürtünün şiddeti de herhalde en aldırmaz kulakların bile duymak zorunda kalacağı kadar yüksek olacaktır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın...


 




...

Devamını gör...
 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.