19 Ağustos 2013 Pazartesi
Ne olacak bu din meselesi?..
İnsanlığın bilinen tarihi, bir bakıma kutsal sayılan inançlar adına yapılan kıyımlar ve katliamların da tarihidir.
İnsanlığı doğru yola iletmek üzere ortaya konan, ya da böyle bir iddia ile yola çıkan dinler, zamanla ona inananların elinde acımasız bir silah haline gelmiş ve zalimane "inanç dayatmaları"na dönüşmüştür.
21. Yüzyılın ilk yılların idrak ettiğimiz şu günlerde dahi din adına yapıldığı iddia edilen vahşetlerin hâlâ ve hız kesmeden devam ediyor olması ve üstelikte bütün bunların sözümona yüce ve ulvi bir maksada dayanıyor olduğu iddiası, aklen, fikren ve vicdanen izah edilebilir bir durum değildir!
O halde zaman, şimdi durup bir düşünme ve şimdiye kadar inandıklarımızı (ya da inandırıldıklarımızı) gözden geçirme zamanıdır. Aşağıya alıntıladığımız "Tekamül Aşamaları" başlıklı makale de bizce bu yönde atılmış önemli bir adımdır.
* * *
Tekamül Aşamaları
İnsanlık ilk zamanlar insan ilahları rehber kabul ederdi. Sonraları yarı insan ilahlar türedi. Daha sonra da ilahlar görünmez oldu ve putlar onları simgeledi! Daha sonraları da ilahları temsil eden putlarla insanlar arasına bazı rehberler yerleşiverdi! İnsanlık ilerledikçe gelişen bu seyirde aracılar hep vardı. Bu nedenle son dönemde hepsi kalktı. Son aracı da "La ilahe illallah" dedi ve son noktayı koydu. Yani "La ilahe illallah" (İlah yok Allah var!) yani ilah saltanatı sona erdi. Aracılık da doğal olarak son aracıyla bitti. Muhyiddin ibn-i Arabi’nin "Arif için din yoktur" mealinde söylemesi manidardır! Yani insanlık gelişiminde dinin rolu inkar edilemez ama din, amaç değil araçtır. Yani araç ile maksada ulaşılır. Maksada ulaşınca araçta kalmaz! "Din" dendiğinde herkes kendi dinini en başa koyup değerlendirmeye çalışır, bu doğal olsa da sağlıklı değil. İlkel bir kabiledeki din de bu kapsamda... Hepsi açısından din araçtır! Birileri açısından araç, diğerleri açısından amaç olduğunda zaten kanlı din, mezhep kavgaları oldu. Tarihsel süreç buna şahittir! İnsanlığın tekamülünde, gelişiminde araç olan bir unsur için kavga edilmemeli... Bu maksada uymuyor zaten!
Dinin aşılması nasıl olur?
Bu konu evrensel ele alınmalı, herkes kendi dinini zirvede tutunca zaten taraftarlık araya girer bu sık görünen bir durum.
Dinin aşılması ya da Muhyiddin İbn-i Arabinin bahsettiği "Arif için din yoktur" konusu iyi anlaşılsa sorun kalmayacak! Dinin aşılması, dinsizlik ya da imansızlık olarak sunulur ki bu alandaki rehberlerin meşruiyeti, gerekliliği devam etsin! İşte bu noktada din aşılırken dinden çıkılmaz, din iyice öğrenilir; öğrenmeden geçmek, atlamak mümkün değil! Çokları bu süreci yaşıyor, yaşayacak! Çünkü insanlık tarihindeki en eski öğreti din öğretisidir! Bu öğrenilmeden aşılmaya çalışılırsa inkar edilme sorunu açığa çıkar. Yani inkar etmeden öğrenip aşmak gerek! Mevlana’nın "Hamdım , piştim, yandım" Aşamalarına benzer. Pişmeden yanılmaz, çiğ kalan hızlı geçtiği aşamaya geri döner ki bu da sorun çıkarır; radikalleşmek, tutuculuk bu nedenle olur! "İlim kendin bilmek" Yunus öğretisinde bu çoktan halledildi...
İnsanlara rehberlik işi çoktan bitti. Ama insanlar birilerine rehberlik etmek ister çünkü bu da bir meşruiyet gerekçesidir. Yani kendilerinin işe yaraması rehberlikle oluyor gibi. Bir nevi iş kaynağı! Eskiden peygamberler insan ile Tanrı arasında aracı idi; bu görev çok önceleri sona erdi; günümüzde bu işi üstlenmek isteyenler de çeşitli adlarla rehber olmak istedi...Yani birileri, birilerini insanlığa rehber olarak yetiştirince rehberler kendini meşru hale getirmek isteyecek. Yeni bir aracı sorunun başlangıcı bu şekilde olur!
Geçmiş dönemdeki aracıların halefleri yani devamı olmak isteyenler kendilerini bu makamlara layık gördüler; aslında olmayan, kaldırılan bir makam ihdas edilebilir! Devam ettirilmek istenebilir! Bu maksatla yetişenler bunu ister çünkü! İstek de bir şekilde karşılanır, doldurulur ama herkes rehber olmaya yeltenince rekabet ve anlaşmazlık kaçınılmaz. Hiç rehber olmasa zaten tüm evrendeki işleyişi rehber almak mümkün! "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir!" asıl rehber ilimdir çünkü.
Son tahlilde; tekamül, gelişim kaçınılmaz! Eski öğretileri rehber alıp aynen taklit etmeye çalışanlar sıkıntı yaşar ve sıkıntılarını da etraflarına bulaştırırlar! Eski öğretileri ezber edip insanlara rehber olmak isteyenlerden oluşan bir aracı sorunuyla karşılaşılması da kaçınılmaz olur!
Selametle,
Ahmet Bektaş
Kaynak: http://edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=119811
------------------
NOT: Yazıdaki vurgular ve karikatür tarafımızca, sonradan eklenmiştir.
İnsanlığı doğru yola iletmek üzere ortaya konan, ya da böyle bir iddia ile yola çıkan dinler, zamanla ona inananların elinde acımasız bir silah haline gelmiş ve zalimane "inanç dayatmaları"na dönüşmüştür.
21. Yüzyılın ilk yılların idrak ettiğimiz şu günlerde dahi din adına yapıldığı iddia edilen vahşetlerin hâlâ ve hız kesmeden devam ediyor olması ve üstelikte bütün bunların sözümona yüce ve ulvi bir maksada dayanıyor olduğu iddiası, aklen, fikren ve vicdanen izah edilebilir bir durum değildir!
O halde zaman, şimdi durup bir düşünme ve şimdiye kadar inandıklarımızı (ya da inandırıldıklarımızı) gözden geçirme zamanıdır. Aşağıya alıntıladığımız "Tekamül Aşamaları" başlıklı makale de bizce bu yönde atılmış önemli bir adımdır.
* * *
Tekamül Aşamaları
İnsanlık ilk zamanlar insan ilahları rehber kabul ederdi. Sonraları yarı insan ilahlar türedi. Daha sonra da ilahlar görünmez oldu ve putlar onları simgeledi! Daha sonraları da ilahları temsil eden putlarla insanlar arasına bazı rehberler yerleşiverdi! İnsanlık ilerledikçe gelişen bu seyirde aracılar hep vardı. Bu nedenle son dönemde hepsi kalktı. Son aracı da "La ilahe illallah" dedi ve son noktayı koydu. Yani "La ilahe illallah" (İlah yok Allah var!) yani ilah saltanatı sona erdi. Aracılık da doğal olarak son aracıyla bitti. Muhyiddin ibn-i Arabi’nin "Arif için din yoktur" mealinde söylemesi manidardır! Yani insanlık gelişiminde dinin rolu inkar edilemez ama din, amaç değil araçtır. Yani araç ile maksada ulaşılır. Maksada ulaşınca araçta kalmaz! "Din" dendiğinde herkes kendi dinini en başa koyup değerlendirmeye çalışır, bu doğal olsa da sağlıklı değil. İlkel bir kabiledeki din de bu kapsamda... Hepsi açısından din araçtır! Birileri açısından araç, diğerleri açısından amaç olduğunda zaten kanlı din, mezhep kavgaları oldu. Tarihsel süreç buna şahittir! İnsanlığın tekamülünde, gelişiminde araç olan bir unsur için kavga edilmemeli... Bu maksada uymuyor zaten!
Dinin aşılması nasıl olur?
Bu konu evrensel ele alınmalı, herkes kendi dinini zirvede tutunca zaten taraftarlık araya girer bu sık görünen bir durum.
Dinin aşılması ya da Muhyiddin İbn-i Arabinin bahsettiği "Arif için din yoktur" konusu iyi anlaşılsa sorun kalmayacak! Dinin aşılması, dinsizlik ya da imansızlık olarak sunulur ki bu alandaki rehberlerin meşruiyeti, gerekliliği devam etsin! İşte bu noktada din aşılırken dinden çıkılmaz, din iyice öğrenilir; öğrenmeden geçmek, atlamak mümkün değil! Çokları bu süreci yaşıyor, yaşayacak! Çünkü insanlık tarihindeki en eski öğreti din öğretisidir! Bu öğrenilmeden aşılmaya çalışılırsa inkar edilme sorunu açığa çıkar. Yani inkar etmeden öğrenip aşmak gerek! Mevlana’nın "Hamdım , piştim, yandım" Aşamalarına benzer. Pişmeden yanılmaz, çiğ kalan hızlı geçtiği aşamaya geri döner ki bu da sorun çıkarır; radikalleşmek, tutuculuk bu nedenle olur! "İlim kendin bilmek" Yunus öğretisinde bu çoktan halledildi...
İnsanlara rehberlik işi çoktan bitti. Ama insanlar birilerine rehberlik etmek ister çünkü bu da bir meşruiyet gerekçesidir. Yani kendilerinin işe yaraması rehberlikle oluyor gibi. Bir nevi iş kaynağı! Eskiden peygamberler insan ile Tanrı arasında aracı idi; bu görev çok önceleri sona erdi; günümüzde bu işi üstlenmek isteyenler de çeşitli adlarla rehber olmak istedi...Yani birileri, birilerini insanlığa rehber olarak yetiştirince rehberler kendini meşru hale getirmek isteyecek. Yeni bir aracı sorunun başlangıcı bu şekilde olur!
Geçmiş dönemdeki aracıların halefleri yani devamı olmak isteyenler kendilerini bu makamlara layık gördüler; aslında olmayan, kaldırılan bir makam ihdas edilebilir! Devam ettirilmek istenebilir! Bu maksatla yetişenler bunu ister çünkü! İstek de bir şekilde karşılanır, doldurulur ama herkes rehber olmaya yeltenince rekabet ve anlaşmazlık kaçınılmaz. Hiç rehber olmasa zaten tüm evrendeki işleyişi rehber almak mümkün! "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir!" asıl rehber ilimdir çünkü.
Son tahlilde; tekamül, gelişim kaçınılmaz! Eski öğretileri rehber alıp aynen taklit etmeye çalışanlar sıkıntı yaşar ve sıkıntılarını da etraflarına bulaştırırlar! Eski öğretileri ezber edip insanlara rehber olmak isteyenlerden oluşan bir aracı sorunuyla karşılaşılması da kaçınılmaz olur!
Selametle,
Ahmet Bektaş
Kaynak: http://edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=119811
------------------
NOT: Yazıdaki vurgular ve karikatür tarafımızca, sonradan eklenmiştir.
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Pazartesi, Ağustos 19, 2013
Etiketler: İslamiyet ve din kültürümüz
Posts Relacionados
0 yorum:
Yorum Gönder