Herhangi bir siyasi parti ya da iktidar alacağı kararlarda ya da uygulamaya koyacağı icraatlarda herhangi bir tereddüt yaşıyorsa, bu tereddüdü gidermenin en aklî yolu kamuoyu yoklamaları yaptırmak ve o konu hakkında halkın ne düşündüğünü öğrenmektir. Namuslu bir demokraside, bir iktidarın "halk için halkla beraber" hareket etmesi bir şiar ise, bunun böyle olması gerekir.
Fakat dünyayı küresel bir hegemonyanın pençesi altında tutmak isteyenler böyle düşünmüyorlar. Onlara göre demokrasi, dünya halklarının kendi dayattıklarına rıza göstermesinden ibaret.
Şeklen "şeçilmiş" ama aslen "atanmış" olan iktidarlar vasıtası ile yeryüzünün her köşesinde kendi egemenliğini kurmak ve sürdürmek niyetinde olan bu küresel hegemonik güç, insanların ne düşündüğünü ne kadar önemsemese ve kiraladığı propagandistler vasıtası ile zehiri bal göstermeye ne kadar çalışsa da, neticede hepsi bir yere kadardır.
Bugünlerde, bu millete 30 yıldır kan kusturan silahlı ve örgütlü bir terör çetesi karşısında açıkça pes etmiş bir görüntü veren bugünkü siyasi iktidar, bu görüntünün üzerini örtmek için her ne kadar hazırda bekleyen medya ordusunu dört koldan taarruza kaldırmış ve buna itiraz edenleri "barış karşıtı ve kandan nemalananlar" olarak damgalayacağını açıkça ilan etmiş ise de, sonuçta tehditle karışık bu dayatmanın ne kadar etkili olduğu çok tartışılır.
Milletin büyük çoğunluğu tarafından ne siyasi, ne ahlâki, ne de vicdanî bir tarafı bulunamayan bu yaklaşıma verilen tepkileri, bu ülkenin ne kadar vahim bir mecraya sürüklediğini görmenin endişesi ile çırpınan ve sesini duyurabileceği neresi varsa, oradan ilgilisine adeta haykıran insanların seslenişlerinden de anlamak mümkün.
İşte, benim de internette gezinirken rastladığım ve benzeri binlercesine şahit olduğum o seslerden biri de, bir haber sitesine yaptığı yorumda, konu ile ilgili düşüncelerini şöyle ifade etmiş:
-------------------------------------
0 yorum:
Yorum Gönder