Çoktan "halledilmiş" bir ülke olarak Tunus, "sırasını"(!) bekleyen Suriye yüzünden olsa gerek bugün gözlerden uzak bir vaziyette sessiz sedasız "yeni"(!) hayatına alışmaya çalışıyor. CIA devrimi ile devrilen Zeynel Abidin Bin Ali'ye kadar, onun liderliğinde nispeten müreffeh ve liberal bir hayat düzenine sahip olan Tunus'ta bugün "daha fazla özgürlük" ümidi, yerini korkuya bırakmış durumda.
İngiliz Independent gazetesinde yazan gazeteci Robert Fisk, "Poisoned spring: revolution brings Tunisia more fear than freedom"(*), yani; "Zehirli Bahar: devrim Tunus'a özgürlükten daha çok korku getirdi" başlıklı makalesinde ilginç saptamalar yapıyor.
"Geçen yılki ayaklanma, sürekli sansür, hoşgörüsüzlük ve işsizlikle sonuçlandı" diyen Fisk, 3,5 milyon çalışanın bulunduğu 10 milyonluk Tunus'ta işsiz sayısının bir anda 800 binlere dayandığını bildiriyor.
"Yasemin Devrimi"nin birinci yılında Tunus'ta, bir tarafta Bin Ali'nin devrilişi kutlanırken, öte tarafta da eşzamanlı olarak binlerce işsiz insanın protesto gösterilerinde bulunduğu gözleniyor. Ekim ayında yapılan seçimlerinden sonra Enhanda Partisi liderliğinde kurulan bir koalisyon hükümeti tarafından yönetilen ve tıpkı Suriye gibi laik bir yönetim geleneğine sahip olan Tunus'ta, koalisyonun büyük ortağı olan Enhanda'nın kendini İslamcı bir parti olarak tanıtmasına ve gündelik yaşamda görülen uygulamalarına da bakılarak laikçi geleneğin artık yıkılmakta olduğu söylenebilir.
Kendilerini Türkiye'deki AKP'ye yakın bir parti olarak gördüklerini söyleyen Enhanda lideri Raşid Gannuşi, buna rağmen her iki ülkenin farklı olduğunu, AKP'nin dindar kökenlerine rağmen laik bir parti olarak kabul edildiğini ama Tunus'un dininin İslam olduğunu ve laik bir devlet olmadığını vurgulamaktan geri durmuyor.
Kısacası, kadınların "nikab" adlı bir peçe takmaya ve erkeklerin de, Afgan erkeklerine benzer bir şekilde giyinmeye ve sakal bırakmaya başladığı Tunus'un artık İngiliz icadı Vahhabi/Selefiliğin merkezlerinden biri haline geldiği gözleniyor. Müzik CD'leri satan dükkan sahiplerinin tehdit edildiği, belleri kılıçlı Selefilerin bir üniversiteyi basarak, kadın ve erkeklerin ayrı ayrı oturmaları gerektiğini ihtar ettikleri ve bütün bunların karşısında yeni hükümetin sessiz kaldığı ve hatta Selefilerin Tunus İçişleri Bakanının oğullarınca desteklendiği ise artık biliniyor. Selefilerin, Sejnane ve Tunus şehirlerinde etkili oldukları da söylenenler arasında.
Hükümet binalarının, yeterince müslüman olmadıkları düşünülen insanlara işkence yapılan cezaevlerine dönüştürüldüğü Tunus'un şimdi bir CIA/MOSSAD operasyonları için bir üs haline geldiği ve bu hafta Suriye devlet başkanı Beşar Esad'ı devirmek için Batılı ülkelerle Arap ülkeleri temsilcilerinin Tunus'ta bir araya gelecekleri düşünüldüğünde, Tunuslu bir blog yazarının "Suriye de Tunus gibi olacaktır" sözüne hak vermek gerekiyor.(**)
-------------------------------------------
(*)http://www.independent.co.uk/news/world/africa/poisoned-spring-revolution-brings-tunisia-more-fear-than-freedom-7237464.html
(**)http://aangirfan.blogspot.com/2012/02/cias-islamists-make-fools-of-tunisians.html
0 yorum:
Yorum Gönder