Liyakat dendiğinde layık olmak, yani ehliyyet, ehliyyet dendiğinde yeterlilik, yeterlilik dendiğinde istihkak, (ehliyyetli olanın kazandığı ve hak ettiği şey) ve istihkak dendiğinde de meharet (ustalık, beceriklilik) ve (ehliyetliler topluluğuna) mensubiyyet (alakalı bulunuş) anlaşılır... Bütün bu kelimelerin zorunlu sonucu ise "mesuliyyet", yani "sorumluluktur".
Görüldüğü üzere bu kelimelerin hepsi birbirine silsile yolu ile bağlıdır ve biribirinden doğmuş kelimelerdir. Öyleyse, gelin şimdi buradan hareketle bir çıkarımda bulunalım:
Bir "hak"kın kullanılabilmesi için hak sahibi olmak gerektiğine göre, önce hak sahibi olmak isteyenin o hakka sahip olup olamayacağına dair bir "liyakat" sorgulaması yapmak gerekecektir. Yani basitçe, araba kullanmak için sürücü belgesine sahip olduğunun belgelenmesi gibi...
Peki, toplu yaşamanın bir gereği olarak hakların kullanımında ve hakların sınırlanması hususunda rüşd dahil, kanunlar yolu ile bir çok kriterler konup bunlara göre önce liyakat ve ehliyyetler belirlendiğine göre, bir devletin yani o devleti teşkil eden milletin geleceğini belirleme hakkına talip olanlarda aranacak ehliyyet ve liyakatın kriterleri nedir?
Devamını gör...