11 Ağustos 2012 Cumartesi

BOP Projesinde tarikatların yeri ve onları kullanmanın önemi


Malum, BOP denen küreselci proje, bölgede kendi işbirlikçilerine ayrı ayrı görevle veriyor. Bu görev paylaşımını yaparken de Batının eski tecrübelerinden yararlanmayı da ihmal etmiyor. Nasıl ki zamanında Ortadoğu coğrafyasını Osmanlılardan koparmak için Lavrens eli ile Vahhabilik denen sapık bir mezhep icat etmişse, bugün de kendi çıkarına uygun “ılımlı” bir tarikat bulmak ve onu kullanmak ihtiyacında.

Söze hemen şurdan başlayalım ki, bu projenin rahatça hayata geçirilmesinin ilk adımı olarak görülen Irak harekatının kolayca başarılabilmesi için Irak’ın içten ele geçirilmesi gerekiyordu. Bunu sağlayacak olan şey ise ne para, ne tehdit ve ne de silahtı. En zahmetsiz olan yol “inançları” kullanmaktı.

İşte, geçmiş tecrübeleri ile bunu gören Batı emperyalizmi aradığı kanı araya araya buldu: Kesnizani Tarikati!

Evet, o günleri yeniden hatırlarsak; herkes: “Esas savaş Bağdat’ta olacak” derken, Bağdat nasıl olmuştu da, tarihler 10 Nisan 2003’ü gösterirken savaşmadan Amerikan askerlerine teslim edilmişti?..

Aslında teslimatı yapan, aslında herkesin bildiği ama ortalıkta görünmeyen Kesnizani tarikatıydı. Tarikat “körfez savaşı”ndan sonra Saddam’ın etrafını örümcek ağı gibi sarmıştı. Saddam’ın karısı, oğlu Uday, kardeşi Vatban, çok güvendiği generalleri ve istihbarat kuruluşlarının başındakiler… Hepsi de bu tarikatin “müridleri”ydi.

Anlamı, “Ben hiçbir şey bilmiyorum” olan Kesnizani tarikati MOSSAD ve CIA tarafından Saddam’ı içten yıkmak, Irak’ı kolayca teslim almak için organize edilmişti. Önemli noktalara yerleştirilmiş müridler Saddam’ım her hareketini, her adımını an be an tarikat şeyhinin oğlu Nehru’ya aktarıyorlar, sonra da bilgiler kuş olup MOSSAD ve CIA istasyonlarına uçuyordu.

Kürt asıllı Şeyh Abdülkerim Kesnizani tarafından kurulmuş olan ve Süleymaniye civarında yerleşik bulunan bu tarikat, müridlerine Kur’an eğitimi yerine adını zikretmeden Kabala öğretilerini / mistizmini öğretiyordu.

Saddam ele geçirildiğinde 60. yaşını kutlayan Şeyh Muhammed, Şeyh Abdulkerim’in yerine geçen oğluydu ve ortalıkta pek görünmemeye dikkat eden ama ismi “parlatılmış” bir şeyhti. Tarikatın dönüşümü, şeyh efendinin etrafındaki (sözde) İslam alimlerince, gerçekte ise MOSSAD ajanı hahamlarca hızlandırılmıştı. Müridlere MOSSAD’ın hahamlıktan tövbekâr hocaları ders veriyordu.

“Dönüşüm” etkisini göstermiş, bir Kürt tarikatı olan Kesnizanilik Türkmenler ve Araplar arasında da müritler edinmişti. Öncelikle generaller ve subaylar Kesnizani müritleri haline getirildiler. Irak ordusunun genelkurmay başkanı dahil, bir çok generalin Şeyh Muhammed’in ayağını öperek müritler arasına katılması sağlandı.

Öncelikle Irak Devleti’nin mekanizması içinde yer alanlar ve medya mensupları uhrevi yollardan ikna edilemezlerse MOSSAD’ın cömertçe tarikata aktardığı dolarlarla ikna ediliyor, mürid yapılıyordu. Şeyh Muhammed ve oğlu Nehru da MOSSAD’ın bu cömertliklerine karşılık olarak, Saddam’ın yatak odası dahil, müridlerince sağlanan istihbarat bilgilerini onlara aktararak MOSSAD’a “jest yapmayı” ihmal etmiyorlardı.

Öyle bir zaman geldi ki, tarikatın içine iyice yerleşmiş olan MOSSAD, artık Şeyh adına rahat rahat operasyonlar yapabiliyordu. Kısaca, güneyde Şii Müslümanlar, kuzeyde ise Türkmenlerin büyük çoğunluğu hariç sivil Araplar, Kürtler ile Irak devlet mekanizmasını elinde bulunduranlar Kesnizani tarikatı kullanılarak MOSSAD ve CIA tarafından devşirilmişler ve psikolojik harbin kurbanı olmuşlardı.

Söylenen o ki, Saddam Irak’ın işgalinden birkaç ay önce durumu fark etmiş, karısı dahil, yakın çevresini etrafından uzaklaştırmış ve intikam almaya hazırlanıyordu. Derken Amerikan, İngiliz birlikleri Irak’a saldırdılar. Güneyde müthiş bir direnişle karşılaştılar. Bu direnişin Bağdat ve çevresinde daha yoğun olacağını iddia edenlerin aksine, Saddam’a en yakın bilinen kuvvetler hiçbir direnç göstermeden teslim oluverdiler!.. Çünkü, şeyhin emrindeki “mürid generaller” vatanlarının bağımsızlığı için savaşmak yerine Şeyh Muhammed’in emrine uyarak teslim oldular!

Buraya kadar anlatılanlar muhtelif kaynaklarca da teyit edilen bilgilerdir ve en önemlisi de Türk Milletinin “Kesnizani Tarikatı Operasyonu”ndan çıkaracağı bir ders var mıdır?

------------------------------------

NOT: Yukarıdaki makale, Dr. Ramazan Kurtoğlu tarafından kaleme alınan "Hollywood ve Kabala'nın 13. Havarisi EVANJELİZM" adlı kitaptan özetlenerek aktarılmıştır. (A.H. Sezgin)

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.