25 Eylül 2020 Cuma

Tanrı kötülüklere neden müdahale etmiyor?.



Son zamanlarda (madem) "Tanrı denildiği kadar güçlü ise, neden kötülüklere müdahale etmiyor?. " tarzında, sureti haktan görünerek "serzenişlerde" bulunan bir çok okumuş-yazmış "deist-bilimselci" vatandaşımız var. 

"Tahsil ettikleri bilim bakımından" diğerler vatandaşlardan çok daha aydınlık bir kafaya sahip olması beklenen bu vatandaşların, dünyadaki bütün kötülükleri dinin sırtına sararak, "dinsiz ve Allahsız bir hayatın" daha sorunsuz olduğuna iman etmeleri ve bunu da sağlamak gayesi ile, ülke nüfusunun çoğunluğunca bilinçli, bilinçsiz sahiplenilen bir dini aşağılamaya kalkmaları ve bunu yaparken de tutarsız söylemler içine girmeleri, bu sohbetin konusudur. 

Kimsenin dinini veya dinsizliğin, sorun saymak bizim işimiz değildir. Fakat, aydınlık bir kafaya sahip bireyler olarak, ülkesinin sosyal ve kültürel seviyesini yükseltmesi umulan bu kitlenin, bu derece tutarsız akıl yürütmelerine şahit olmak, şahsen beni ziyadesi ile karamsarlığa itiyor. Dilerim, benim de, bir an önce irtifa kazanması elzem olan ülkeme, bu şekilde, karınca kararınca da olsa bir katkım olur. 

Saygı ile...

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.