25 Mayıs 2010 Salı
CHP: Umut, Korku, Endişe...
Olayların hızına yetişmek mümkün değil!
İnsanların bildikleri, inandıkları ne varsa hepsini bir anda tersyüz edebilecek kadar hızla değişen (ya da değiştirilen) ülke gündeminde "umut" ve "korku" tam anlamıyla iç içe geçmiş durumda.
Olan biteni yorumlamak, korkulu rüyaları hayra yormaya benziyor! Gündemi tutmaya çalışan en aklı başında yazarların en iyimser satırlarında bile bir endişe gizli.
Yıllar yılı hayırlı bir haber duymamış olan muhalif vatandaş ise en azından bir süreliğine de olsa "sevinme" ihtiyacını gidermekle meşgul. Bu nedenle de şu an başka bir şey duymak istemiyor. Kısacası, kendi sorunlarını kendi iç dinamikleriyle çözme refleksini yitirmiş bir milletin bu şaşkınlığı, piyangodan para çıkmış bir adamın sevincine benziyor; acaba kazasız belasız ikramiyesini alabilecek mi?...Biz yine de bir kenara çekilip duruma şöyle bir bakalım ve aklımıza takılan soruları soralım:
1- Yılların siyasetçisi Baykal'ı birden bire siyaset sahnesinden el çekmeye mecbur eden kaset olayının arkasında kim var? Bilelim ki, bu soru cevabını bulmadan sevinçler hep buruk kalacaktır. Her şerden bir hayır doğacağına inanan bir millet isek de, bu şerrin "hayr" doğuran şerlerden olduğundan ve "hayr"ı doğururken "şerr"in öldüğünden emin değiliz.
2- Kimi yazarların da dikkat çektiği üzere; bu bir (tıpkı Obama örneğinde olduğu gibi), uzun soluklu, binbir kılıklı, doludizgin giden küreselleştirme politikalarının yorulan atları, deşifre olan yüzleri değiştirme operasyonu mu?
Her şeye rağmen sayın Kılıçdaroğlu'nun; "Bu bir Kuvvai Milliye hareketidir" sözlerine dayanarak ümitlenelim, kendi siyasi ikbalini her şeyin üstünde tutanların ve bir takım fikri bozukların elinde böyle bir çıkışın heder edilmemesini dileyelim...
İnsanların bildikleri, inandıkları ne varsa hepsini bir anda tersyüz edebilecek kadar hızla değişen (ya da değiştirilen) ülke gündeminde "umut" ve "korku" tam anlamıyla iç içe geçmiş durumda.
Olan biteni yorumlamak, korkulu rüyaları hayra yormaya benziyor! Gündemi tutmaya çalışan en aklı başında yazarların en iyimser satırlarında bile bir endişe gizli.
Yıllar yılı hayırlı bir haber duymamış olan muhalif vatandaş ise en azından bir süreliğine de olsa "sevinme" ihtiyacını gidermekle meşgul. Bu nedenle de şu an başka bir şey duymak istemiyor. Kısacası, kendi sorunlarını kendi iç dinamikleriyle çözme refleksini yitirmiş bir milletin bu şaşkınlığı, piyangodan para çıkmış bir adamın sevincine benziyor; acaba kazasız belasız ikramiyesini alabilecek mi?...Biz yine de bir kenara çekilip duruma şöyle bir bakalım ve aklımıza takılan soruları soralım:
1- Yılların siyasetçisi Baykal'ı birden bire siyaset sahnesinden el çekmeye mecbur eden kaset olayının arkasında kim var? Bilelim ki, bu soru cevabını bulmadan sevinçler hep buruk kalacaktır. Her şerden bir hayır doğacağına inanan bir millet isek de, bu şerrin "hayr" doğuran şerlerden olduğundan ve "hayr"ı doğururken "şerr"in öldüğünden emin değiliz.
2- Kimi yazarların da dikkat çektiği üzere; bu bir (tıpkı Obama örneğinde olduğu gibi), uzun soluklu, binbir kılıklı, doludizgin giden küreselleştirme politikalarının yorulan atları, deşifre olan yüzleri değiştirme operasyonu mu?
Her şeye rağmen sayın Kılıçdaroğlu'nun; "Bu bir Kuvvai Milliye hareketidir" sözlerine dayanarak ümitlenelim, kendi siyasi ikbalini her şeyin üstünde tutanların ve bir takım fikri bozukların elinde böyle bir çıkışın heder edilmemesini dileyelim...
0 yorum:
Yorum Gönder