.
Yine de ne mutlu ki, artık bu memlekette, bu vahim ve derin uykudan büyük bir silkinişle bir an önce uyanmak gerektiğinin farkına varmış olan insanlar var ve sayıları da her geçen gün biraz daha artıyor!
Biliyoruz ve artık eminiz ki, pek yakında bu milletin öz evlatları birbirine kaynaştıkça, önünü hiç bir bendin, hiç bir setin ve hiç bir kuvvetin kesemeyeceği, coşarak ve çağlayarak ilerleyen kutsal bir sel haline gelecek ve düşmanlarını mahvetmeden de durulmayacaktır. Coşkunluğu günbegün artan ve eninde sonunda düşmanını mahvedecek ve kahredecek bu milli selde bir damla olma şerefine nail olabileceklere şimdiden ne mutlu diyor ve Yeniçağ Gazetesi'nin değerli yazarlarından Sayın Hasan Demir'in makalesi ile sizleri başbaşa bırakıyorum:
Ahmet Türk'e teşekkür!
Hasan DEMİR
hasandemir54@hotmail.com
Yazı Tarihi: 27/10/2009
PKK militanlarının Öcalan posterleri, askerî kıyafetler ve zafer işaretleri ile şehir şehir dolaştırılması “Kürt halkının barış isteğinin göstergesi” imiş, öyle diyor Ahmet Türk. Bu gösterileri eleştirmek ise, ırkçılıkmış, barış düşmanlığı imiş.
Türk’ün barışı bu ise savaşını varın artık siz hesap edin..
Beyefendi, ülke kaynıyor sizin ya dünyadan haberiniz yok ya inadına yangına körükle gidiyorsunuz. Siz gerçekten barış istiyor olsaydınız, siz gerçekten Türk-Kürt kardeşliği istiyor olsaydınız ve siz gerçekten Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik ve beraberliğini arzuluyor bulunsaydınız, elinize geçen tarihî fırsatın farkında olurdunuz ve öyle bir şey yapardınız ki, o zaman ne Devlet Bahçeli’nin, ne Deniz Baykal’ın, ne askerin, ne gazinin, ne şehit yakınının söyleyecek bir şeyi kalırdı, herkesin nutku tutulur, yahu biz ne kadar yanlış yapmışız bile denilmeye başlardı.
Bu fırsatı kaçırdınız..
Çünkü niyetiniz başka yahut inisiyatif sizde değil.
Yapmanız gereken, Kandil’den inen PKK’lıların üzerlerindeki kıyafetleri soymak ve ellerine birer Türk Bayrağı tutuşturmak olmalıydı. Yapmadınız, yapamadınız. Şu bizdeki saflığa da bakınız ki sizlerden neler bekliyoruz, siz o bayrağı kanuni bir mecburiyet olmasına rağmen parti kongrelerinizde bile asmadınız, asılmış olanları da yuhalayarak indirdiniz. Şimdi tutmuş kardeşlik diyorsunuz, barış diyorsunuz, siz, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşı olmak isteyen yüzde 83’lük Kürde bile tahammül edemeyen, ırkçılık her hücresine sinmiş bir örgütün sözcüsü olarak başkalarını ırkçılıkla suçlamayı normal bulabilirsiniz ama biliniz ki sizi dinleyen insanlar da haklıyı haksızı, doğru söyleyenle ağzına geleni savuranı ayırt edebilecek kadar normal insanlardır.
Velhasıl..
Gittiğiniz yol ve güttüğünüz dâvânın sonu asla barışta bitmez, bu artık iyice görülmüştür. Yine görülen bir şey vardır ki, o da, ilmi siyasetten sınıfta çaktığınızdır. İnsan hiç olmazsa hedefine züccaciyeci dükkânına giren fil gibi değil de saman altından su yürüten tilki gibi ilerler, onu bile beceremediniz. Size verilen akıl da bu yöndeydi, “Hazmettire hazmettire yapalım” denilmedi mi?
Hazmettirme yolunu değil de kör gözüne parmak metodunu seçtiğiniz içindir, size teşekkürümüz.. Irkçılığınızı, bölücülüğünüzü ve savaşı tercih ettiğinizi bas bas bağırdınız da gaflet uykusundakilerin uyanmasına bir nebze de olsa katkı sağladınız..
İhtiyaç devleti?!
Akıllı Siyonistler, “İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı var, sakin olalım” diyor.
Amerika, “Türkiye’ye ihtiyacımız var” diyor başka bir şey demiyor.
Almanya aynı şeyi söylüyor:
“Türkiye’ye ihtiyacımız var!”
İngiltere, Fransa, İtalya:
“Türkiye’ye ihtiyacımız var!”
Suriye:
“Türkiye’ye ihtiyacımız var!”
İran:
“Türkiye’ye ihtiyacımız var!”
Vatan elden gidiyorken kimsenin gıkı çıkmadığına göre.. Herkesin ihtiyacı olan bu Türkiye’ye, galiba...
Bir Türklerin ihtiyacı yok!
...
0 yorum:
Yorum Gönder