Terör örgütü ve elebaşı ile hükümet düzeyinde görüşüldüğü iddiasını "İspatlamayan şerefsizdir" şeklinde inkâr eden Tayyip Erdoğan, tarihin en kirli siyasi halvetlerinden bir olan bu pazarlık ortaya çıktıktan sonra, bu kez "Ne verdiniz?" sorusuna muhatap kaldı.
PKK terör örgütünün elebaşlarından Murat Karayılan, geçen hafta Kandil'de sözüm ona bir
" basın toplantısı" düzenleyerek, sürecin kontrolünün nasıl kendi ellerinde olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Sadece Karayılan'ın açıklamalarından derlediğimiz tavizler şöyle:
-Süreç üç aşamadan oluşacak. Önce "ateşkes" sağlanacak (yani TSK silahı bırakacak), ardından "gerilla" geri çekilecek.
-Bu gerçekleştikten sonra "demokratikleşme" çerçevesinde yeni anayasa çalışması başlatılacak.
-Kürt halkının inkarını sona erdirilecek, varlığı ve özgürlü kabul edilecek. Tüm kimliklerin, inançların ve mezheplerin hak ve özgürlüklerini garanti altına alacak.
Karayılan, PKK'nın "silah bırakmasının" hangi şartlar kalıcı olarak yerine getirildikten sonra gerçekleşeceğini ise şöyle açıkladı:
"Önder Apo dahil herkesin özgürleşeceği bu sürecin pratikleşmesi paralelinde silahın tümden devre dışı kılınması ve gerillanın silahsızlanması gündeme girecektir."
Görüldüğü gibi Karayılan'ın Öcalan ve tüm PKK'lılar serbest bırakılmadan, "Kürt halkının özgürlüğü" kabul edilmeden "silah bırakmayacaklarını" açıkça söylemesine rağmen, büyük bir bölümü hükümet güdümüne giren veya korkunun esiri olan "Türk basını" bu sözde basın toplantısını "PKK çekiliyor" başlığıyla verdi.
AKP hükümeti ile yaptıkları ihanet pazarlığını dağda düzenlediği basın toplantısı ile ifşa edenKarayılan'ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dan "Hakan" şeklinde söz etmesi ayrıca dikkat çekti.
Bu röportajda, ABD'nin bu işin içinde olmadığı yalanını Aslı Aydıntaşbaş'a yutturduğu anlaşılan elebaşı İran'ın , PKK'ya Türkiye'den çekilmemesi durumunda silah desteği vaâdinde bulunduğu açıkladı.
Bir taşla iki kuş vurmuş oldu, üçüncü kuş gazeteci kılığında not alırken.
PKK'ya "hiç bir taviz verilmediğini" savunup, bu soruyu soranlara pek hiddetlenen Tayyip Erdoğan'dan şimdi kamuoyu iki açıklama bekliyor:
"PKK'yı terör örgütü olarak değil, siyasi muhatabınız olarak tanıyorsunuz. Bu durumda bizi ülkenizdeki bölücü teröre destek vermekle suçlayamazsınız"
derse nasıl bir cevap vermek tasarlanıyor?
Ya da İran;
"Sen Suriye'de neler yapıyorsun?"
derse nasıl bir cevap ver heybede.
Günün konuşmasını Marmaray ve İstanbul kanalı projesi üzerine yapan Erdoğan, ortada böyle önemli sorular dururken Anıtlar Yüksek Kurulu'nu hedef almayı tercih etti. Tarihi eserlerden "üç beş çatal kaşık ve çanak-çömlek" diye söz eden Erdoğan, Anıtlar Yüksek Kurulu'nu "Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesine erişmesini engellemekle" suçladı.
Bu arada Abdullah Gül'ün bütün bu süreçte "arazi olması" gözlerden kaçmıyor.
Açık İstihbarat