Kapitalist hegemonyanın kaçınılmaz bir sonucu olarak toplumun her kesimine salgın bir hastalık gibi sirayet eden bir aşağılaşma, bayağılaşma, ilkesizlik ve görgüsüzlük yarışıdır almış başını gidiyor!
Neyin doğru, neyin yanlış olduğunun bir önemi de yok! Bir halk aşığının ifadesiyle durumu özetlersek: "Şimdi rağbet gözel ile zengine!.."
Sosyal hayat vaziyetlerimizi zaten geçtik, peki ya siyaset adına sergilenenler?..
Görüntü; yolun tam da ortasına atılıp saçılmış bir çöp bidonu görüntüsü gibi!..
Vaziyeti görenin içi kalkıyor, insanın yolunu değiştirip elli metre öteden dolanası geliyor!
Evet, iktidarı ve muhalefeti ile, siyaset adına bugün yapılan ne varsa hiç biri ne bir siyasi literatüre, ne akıl, ne mantık, ne de vicdan ölçüsüne sığıyor! Kısacası bunun adı ne siyasettir, ne muhalifliktir, ne de adamlıktır. Tek kelime ile izah edilecek olursa, bunun adı tam olarak pespayeliktir!
Anormal olması gereken ne varsa hepsini normal karşılanabilir bir hale koyma gayretinde olan bugünkü iktidarın vizyonu da misyonu da zaten bellidir! Bu konuda daha fazla söz söylemek de bu saatten sonra abestir!
Bundan sonrasında söylenecek bir söz varsa, o da sözümona muhalefete olmalıdır. Tam da; adına şark kurnazlığı diyebileceğimiz bir çiğlikle ve şark toplumlarında sıkça rastlanan ve "çok satan malı" kaba bir biçimde taklit ederek bundan emeksiz ekmek yemeyi uman bir zihniyetle hareket eden CHP'nin başındaki adam, iktidarın başındaki adamın "demokrasi paketi" adı altında allaya pullaya halka sunduğu "bölünme paketi"ne sahip çıkıyor ve "bu paket benimdi, paketimi çaldılar" diye ağım ağım ağlıyor!..
Bu durum, " iktidar alternatifi" olması gereken bir partinin ne kadar siyasi bir perişanlık içinde bulunduğunu gösterdiği kadar, sahip çıktığı paketin içeriği bakımından da savunur göründüğü cumhuriyet değerlerine ne derece boş verdiğinin açık bir ispatıdır da...
Günün modasına uyarak temsil ettiği değerleri kolaylıkla terk edebilenler ve siyasete tüccar zihniyeti ile bakanlara öykünerek politika yaptıklarını düşünenler şunu iyi bilmeliler ki, bu yaptıkları siyaset değil, düpedüz siyasi bir dolandırıcılıktır, emperyalizme hizmet için kurgulanmış ve adına "demokrasi" denmiş üçüncü sınıf bir vodvilde bir rol kapma çabasıdır!
İnsanın bir çizgisi olmalı ve bu çizgi ona şimdiki bulunduğu yerden daha yukarılarda bir yeri işaret etmeli. Ucu aşağıya dönük bir çizgide ilerleyenler, belki yokuş aşağı gitmenin verdiği rahatlıkla önce kendilerini kuş kadar hafif hissedebilirler, lâkin yolun sonunda kendilerini bekleyen b.k çukuruna düştüklerinde oranın bir parçası olmaktan öldüm allah kurtulamazlar!..
Ve...bunları kılavuz edinip, ardına düşenler de...
Yorum Gönder