Halbuki, önümüzde aşılmayı bekleyen daha nice sarp yamaç varken, tarihin gören gözler önüne apaçık serdiği gerçeklerden yüz çevirmek, tarihe değil ancak ona yüz çevirenlere zarar verecektir. Saplantılı bir tarih anlayışı ile hareket eden, kendi rüyalarını hakikatmiş gibi halka aktarmaya kalkanların ve bu tipten insanların ardına düşenlerin sonu hüsrandır. İnsan; aklın, bilimin ve gerçeklerin ışığında yürüdükçe felah bulur, ileriye gider ve rahat eder. Akıldan ve realiteden kopuk ütopyaların arkasına düşerek mahvolmamış hiç bir millet yoktur!
Bütün bunları şunun için tekrar tekrar yazıyor ve söylüyoruz ki, dünya tarihi için daha dün mesabesinde olan olaylar dahi, kendilerini tarihçi olarak tanıtan ama aslen malûm bir zihniyetin hizmetinde bulunan bir kısım propagandistler tarafından çarpıtılmaya kalkışılmakta ve tarihimiz, bölgemizi kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmeye çalışanların anlayışına uydurulmaya, ya da o anlayışla uyumlu hale getirilmeye uğraşılmaktadır.
Allahtan ki, bunların arkasına düşerek kendi tarihlerini inkâr edenleri ayıktıracak namuslu aydınlar da yok değil. Bunlardan biri de gazeteci Hayrullah Mahmud ve günlük yazılarını koyduğu "ultra-turkler.blogspot.com" adresli bloğundaki; "Ayniyle vaki ve/veya 2007'de "ters ayak" üzerinde yakalanmanın neticesi?!" başlıklı makalesinin bir yerinde şu çarpıcı tespitleri yapıyor:
"Sevr'e imza attıran Vahideddin'i kahraman ilan etmeye çalışanlar, kimdir, akılları nasıl çalışmaktadır?!
Elcevap: ?!
AKP & Gülen gibi çalışmaktadır.
Nokta.
...
Nitekim...
Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran kadro, Osmanlı'nın içinden, büyük savaşlardan gelen yorgun ama inanç'lı bir kadro!
Yani?!
Lozan, o günün matematiğinin ürettiği bir barış / çözüm metni!
Küresel aks'ta genç Cumhuriyet, Osmanlı'nın ortaya koyamadığı güç ve irade'sini ortaya koyuyor!
Sevr'e imza atan Vahideddin'e övgü düzenlerin, her nedense hiç sormak akıllarına gelmiyor:
Osmanlı, neden Sevr gibi bir metne imza atmak zorunda kalmıştır?!
Neticede Sevr de bir "barış" anlaşmasıdır!?
Osmanlı'yı tasfiye eden bir barış anlaşması!
Amaç, Osmanlı'nın tasfiyesi ise başta Padişah Vahideddin olmak üzere, Damad Ferit vb isimler hepsi, el birliği ile devlet iradesi'ni tasfiye ettiler.
"Barış" anlaşması adı altında teslimiyet'i, tasfiyeyi seçtiler!"
...
Bu satırlardan sonra, şimdi bir durun ve düşünün:
Bütün bunları okuduğunuz halde bu soru ve tespitlere hâlâ bir karşı cevap arama telaşına düşenlerden misiniz, yoksa aklıyla, vicdanıyla gerçeklere teslim olanlardan mı?..
Ve son olarak: Enini sonunu düşünmeden, büyük bir zevkle yıkmaya çalıştığınız, bin bir emekle kurulmuş bir yapının altında kalıp kalmayacağınızın hesabını-kitabını iyi yaptığınıza da gerçekten inanıyor musunuxz?...
Yerel Seçim tartışmalarının aksine, asıl dikkat çekilmesi gereken nokta olarak seçim anketi sonuçlarına bakılması gerekiyor. Birçok anket şirketi, sık sık seçim anketi yapıyor ancak hepsinde farklı sonuçlar ortaya çıkıyor.
Yorum Gönder