Bilhassa Kafkaslar üzerinden İran'a, oradan da Basra körfezine sarkarak İngiltere'nin Hindistan yolunu kesme imkânı bulunan Ruslara bu fırsatı vermemek için Doğu Anadolu'da bir Ermeni devleti kurdurma faaliyetlerine hız vermesi, hem Avrupa'daki diğer "eşek arılarını" bölgeye odaklandırdı, hem de Rusya'nın kendi sınırındaki bu yeni gelişmeye dikkat kesilmesini sağlayarak, kendine rahatça hareket edebileceği bir alan açmış oldu. Avrupa'nın diğer büyük devletleri daha sonraları "sorunu sahiplenmek için" birbirleri ile çekişseler de, "Atı alan Üsküdar'ı geçmiş", İngiltere maksadına ulaşmış, bu uğurda kullandığı Ermenileri de öylece ortada bırakarak, kendi işine bakmıştı.
25 Nisan 2020 Cumartesi
Sorun, kapandaki peynire atlama sorunu!..
Bilhassa Kafkaslar üzerinden İran'a, oradan da Basra körfezine sarkarak İngiltere'nin Hindistan yolunu kesme imkânı bulunan Ruslara bu fırsatı vermemek için Doğu Anadolu'da bir Ermeni devleti kurdurma faaliyetlerine hız vermesi, hem Avrupa'daki diğer "eşek arılarını" bölgeye odaklandırdı, hem de Rusya'nın kendi sınırındaki bu yeni gelişmeye dikkat kesilmesini sağlayarak, kendine rahatça hareket edebileceği bir alan açmış oldu. Avrupa'nın diğer büyük devletleri daha sonraları "sorunu sahiplenmek için" birbirleri ile çekişseler de, "Atı alan Üsküdar'ı geçmiş", İngiltere maksadına ulaşmış, bu uğurda kullandığı Ermenileri de öylece ortada bırakarak, kendi işine bakmıştı.
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Cumartesi, Nisan 25, 2020
0 yorum Etiketler: Emperyalist bir argüman olarak "Ermeni sorunu"

Posts Relacionados
"Ermeni ve Kürt sorunu" yaratmada Bulgar Komitacılığı "deneyimi" ve bundan istifade eden İngiltere
Her fırsatta Türkiye Cumhuriyetinin (amiyane tabirle) "tekerine taş koymak" için kullanılan "Ermeni Meselesi" ve daha sonra devamında "Kürt Sorunu" olarak Batılı devletlerce, sürekli altı ısıtılarak sıcak tutulan meselelerin kimin "patenti" altında üretildiğine baktığımızda, tarih bize İngilizleri işaret ediyor.
Çok tarihçi tarafından gözardı edilen ve bir çoğu tarafından da "birbirinden bağımsız gelişen olaylarmış gibi" ele alınan bu meselelerin "ilk denemesi" Bulgarların Osmanlılardan koparılması çalışması idi ve başarılı da oldu. "Slav milliyetçiliği" ve "Ortodoks Hristiyanlığı" çerçevesinde, Rus Çarlığı tarafından tarafından uygulamaya konulan, Almanya, Avusturya, Fransa, İngiltere ve İtalyan devletleri tarafından da "sessiz kalınmak suretiyle" onaylanan bu projeden, gün geldi o günün İngiliz devleti de istifade etti!
Bu durumun kısa hikayesini de, yakınlarda rahmet-i rahmana kavuşan gazeteci-yazar Orhan Koloğlu'nun 1998 yılında yayınlanmış olan "Avrupa kıskacında Abdülhamid" adlı kitabından okuma şansı buluyoruz.
Makalemizin başlığından da anlaşılabileceği üzere, Osmanlının yıkılışını hızlandırmak ve Hindistan'da kurduğu sömürge düzenini bilhassa kuzeyindeki Rus tehlikesinden korumak için İngiltere, doğu Anadolu'da kendisine "bağımlı" bir Ermeni devleti kurarak, kendince bu tehlikeyi def'etme çaresi bulmuş oldu. Yöntem ise belliydi; Osmanlıyı, önce (tıpkı Rusya'nın 1877'de yaptığı gibi) tebaasına zulmeden bir devlet olarak dünya kamuoyuna tanıtmak, ardından da "bu zulme baş kaldırmak için" tıpkı Rusların Bulgarlara yaptırdığı gibi, Ermenilere de silahlı çeteler kurdurtmak! (Hınçak, Taşnaksütyun vb.) Ve bütün bunlardan neredeyse bir asır sonra "başarısız olan" ikinci Ermeni Silahlı Terör örgütü ASALA ve o da başarısız olunca "Kürt sorununu çözmek için" ortaya çıkarılan malûm PKK Terör örgütü!.. Hepsinde de yöntem aynı!
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Cumartesi, Nisan 25, 2020
0 yorum Etiketler: Batı Medeniyeti ve Türkler, Emperyalist bir argüman olarak "Kürtçülük", Emperyalist Kültür ve Politikalar

Posts Relacionados
26 Aralık 2019 Perşembe
Liman von Sanders'ten Enver Paşa'ya Sarıkamış yerine, alternatif harekât önerisi
“..General Liman von Sanders’in Romanya ve Ukranya ile ilgili bir planı Enver Paşa tarafından kabul edilseydi, harbin bütün seyrinin değişmesine ve Birinci Cihan Harbi’nin bambaşka neticelere varmasına ihtimal vardı.
Plan şuydu:
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Perşembe, Aralık 26, 2019
0 yorum Etiketler: Tarihten hatırlatmalar

Posts Relacionados
23 Aralık 2019 Pazartesi
Sarıkamış'ta Napolyonculuk oynamak...
Bu harekât hakkında çok şey yazılmış, çok şey söylenmişse de, bugün burada bugüne kadar sözü çok edilmemiş iki tarihi bilgi ve görüş üzerinde durmak istiyorum.
Bunlardan ilki, (daha önce benim de kimi yazılarımda bahsettiğim) Enver Paşa'nın kendine "idol olarak" Napolyon Bonapart'ı seçmiş olmasıdır. Enver'in kafasındaki Sarıkamış Harekatı fikrini yanlış ve zamansız bularak kendisini uyaran (ve aynı zamanda harp okulundan hocası olan) Hasan İzzet Paşa'yı, bu şekilde görüş belirttiği için azarlayan ve üstelik de "Hocam olmasaydın seni şimdi şurada kurşuna dizdirirdim!.." diyen Enver paşa, 10. Kolordunun başına onun yerine arkadaşı Yarbay Hafız Hakkı'yı (paşalığa yükselterek) atamıştı.
İlginçtir ki, Hafız Hakkı "Paşa" da kaleme aldığı hatıratında her ne kadar olup bittikten sonra Sarıkamış harekâtı için “Ah Enver ah! Bu kış seferini ta’cil etmek (acele ettirmek), sonra da bu parlak taarruzda 9. Kolordu’yu dörtnala kaldırmakla, 100 bin masumun kanına girdin! Allah seni affetsin!” demiş olsa da, harekât öncesinde,12 Kasım 1914'de “Napolyon’un aç ve çıplak askerlerine İtalya’yı gösterdiği gibi bizde Kafkasya’ya girmeliyiz" dediğini unutmuş görünüyor.
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Pazartesi, Aralık 23, 2019
0 yorum Etiketler: ittihat ve terakki, Tarihten hatırlatmalar

Posts Relacionados
16 Aralık 2019 Pazartesi
"Hırsızlıktan Çökmekte Olan Bir İmparatorluğun Sultanı..."
Üzerinden bir yüzyıl geçmiş, daha hâlâ "Osmanlı neden çöktü?.." diye soruyor ve orada burada sorumluluğu üzerine yıkabileceğimiz bir şahıs arayıp duruyoruz! Bırakın bir devleti, bir imparatorluğu, sıradan bir işletmeyi bile batıran, o işletmenin "hırsız-yöneticileri ve personeli"dir. Bu ayrıntının farkında olmayanların "kurtuluşu" sistemde değil kişilerde aramaları ise bir başka acayipliktir.
Aşağıda, Osmanlı toprakları üzerinde bir İsrail devleti kurmak için çabalayan Teodor Herz'in bu yolda yaptığı çalışmalarını kaleme aldığı hatıratından Doğan Avcıoğlu'nun alıntılayarak, kendi yorumu ile beraber değerlendirdiği çarpıcı satırlar:
"Herzl, tehdit, rüşvet ve sermaye getirme silahlarını kullanır.
İmparatorluğun mali işlerini yöneten Osmanlı Bankası'nı toptan satın almak ve bu yoldan Sultan Hamit üzerinde baskı yapmak tehdidini, inandırıcı biçimde sahneye koyar.
Osmanlı Bankası idarecilerine verilecek 50 milyonluk bir garanti ile, Türkiye'ye akan musluklar kesilecektir. Tehdit etkili olur.
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Pazartesi, Aralık 16, 2019
0 yorum Etiketler: Milli Güvenlik Meselelerimiz, Tarihten hatırlatmalar

Posts Relacionados
5 Aralık 2019 Perşembe
"Soğuk Savaş" döneminin efsane uçağı SR 71 ve onun kısa hikayesi
İşte bundan sonrasında, bu iki grup arasında başlayan çekişme, bu dönemin “Soğuk Savaş” olarak adlandırılmasına sebep oldu. Casusluk faaliyetlerinin alabildiğine arttığı bu döneme damgasını vurmuş olaylardan biri de “Casus Uçaklar”dı. 1950’lili yıllarda Sovyet semalarında düşürülen Lockheed U-2 casus uçağı iki blok arasında önemli bir gerginlik yaratsa da ABD, yeni ve daha “marifetli” bir uçağı devreye sokmakta gecikmedi.
Neredeyse tüm zamanların efsane uçağı olarak tanımlanmayı hakeden bu uçak “SR-71 BLACKBIRD” olarak adlandırıldı. Ses hızının 3 katına (Mach 3) ulaşabilen, saatte 3850 Km. hız yapabilen ve 90.000 Ft. Yani 29.000 m. İrtifaya çıkabilen ve yaklaşık 33 m. uzunlukta ve 17 m. Kanat genişliğindeki bu uçak, gerçekten de havacılık tarihinde uç noktalara ulaşabilme başarısı göstermiş bir makineydi. Onu ne radarlar yakalayabiliyor, ne de (yakalasa bile) ona sürat ve irtifa olarak yetişerek onu düşürebilecek bir mevcut füze sistemi bulunuyordu.
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Perşembe, Aralık 05, 2019
0 yorum Etiketler: Bilim-Teknik

Posts Relacionados
17 Kasım 2019 Pazar
"Cibilliyet ve ahlâk itibariyle" Vahdettin
"Tarihte bir eşine daha nadir tesaduf edilecek olan Sultan Vahdettin, cibilliyet ve ahlak itibariyle, Sultan Abdulhamidi Saniden pek çok daha aşağıydı. Hatta, bir Bayram gününde, tekmil Saltanatı Seniyeye mensup Şehzade ve Sultanlar, arzı tebrikat icin Saraya gittiklerinde, Prens Sebahattin’in validesi Seniha Sultan, biraderinden ahvali sormuş, Padişah da, cevap olarak,
≪Umum Hanedanı Saltanatın refah ve istikbalini temin ettim≫
diye cevap vermiş. Seniha Sultan,
≪Ben şahsımızı ve hanedanımızı sormuyorum, memleketimiz ne haldedir, onu bilmek istiyorum≫
demesi üzerine, Vahdettin,
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Pazar, Kasım 17, 2019
0 yorum Etiketler: Tarihten hatırlatmalar

Posts Relacionados
8 Kasım 2019 Cuma
"Talat Albayıma dedim ki..."
Sıradan vatandaşların bu "trend"e kendilerini kaptırmaları hadi bir nebze de olsa hoş görülebilir; fakat aynı “gürûh” içerisine “akademik personelin” de dahil olduğunu görmek, insanın içinde gerçekten derin yaralar açıyor.
Son dönemde siyasi tarihe dair önemli eserler veren Yusuf Hakan Erdem’in el’an okumakta olduğum “Tarih – Lenk” kitabında denk geldiğim bir pasaj, tam da az evvel bahsettiğim yarayı deşecek cinsten!
İki “akademisyenimiz” (adlarını vermeyeceğim, kitabı yazdıkları zaman biri doçent, biri prof. imiş. Herhalde şimdiye kadar biri çoktan ordinaryus prof. dr., diğeri de prof. dr. olmuştur!. Merak eden yazdıkları kitabın adını internete girerek, kim olduklarını öğrenebilirler..) 2015 yılında “Bilinmeyen Osmanlı” adı altında bir kitap yayınlamışlar. Ve bu kitap halen “çok satanlar” listesinde imiş!
Hakan Erdem, işte 528 sayfalık bu “sıvama ciltli” kitabın 265. sayfasından bir alıntı yaparak, onu şu şekilde değerlendiriyor:
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Cuma, Kasım 08, 2019
0 yorum Etiketler: ittihat ve terakki, talat paşa

Posts Relacionados