16 Aralık 2019 Pazartesi

"Hırsızlıktan Çökmekte Olan Bir İmparatorluğun Sultanı..."


Üzerinden bir yüzyıl geçmiş, daha hâlâ "Osmanlı neden çöktü?.." diye soruyor ve orada burada sorumluluğu üzerine yıkabileceğimiz bir şahıs arayıp duruyoruz! Bırakın bir devleti, bir imparatorluğu, sıradan bir işletmeyi bile batıran, o işletmenin "hırsız-yöneticileri ve personeli"dir. Bu ayrıntının farkında olmayanların "kurtuluşu" sistemde değil kişilerde aramaları ise bir başka acayipliktir.

Aşağıda, Osmanlı toprakları üzerinde bir İsrail devleti kurmak için çabalayan Teodor Herz'in bu yolda yaptığı çalışmalarını kaleme aldığı hatıratından Doğan Avcıoğlu'nun alıntılayarak, kendi yorumu ile beraber değerlendirdiği çarpıcı satırlar:

"Herzl, tehdit, rüşvet ve sermaye getirme silahlarını kullanır.
İmparatorluğun mali işlerini yöneten Osmanlı Bankası'nı toptan satın almak ve bu yoldan Sultan Hamit üzerinde baskı yapmak tehdidini, inandırıcı biçimde sahneye koyar.
Osmanlı Bankası idarecilerine verilecek 50 milyonluk bir garanti ile, Türkiye'ye akan musluklar kesilecektir. Tehdit etkili olur.

Bunun yanı sıra. Herzl, Abdülhamit'in yakınlarını rüşvetle elde etmeye koyulur. Hariciye Nezareti Katlb-i Nuri Bey'in hizmetleri sağ!anır. Nuri Bey yirmi bin frank ücreti az bulmuştur. Sultan'la konuşabilmek için herhangi bir banker, bana sizin verdiğinizin en az iki katını verir diyerek ücretini arttırmıştır.

(..)

Dr. Herzl, öte yandan, Müslümanlığı kabul eden Macar Yahudisi Prof. Vambery'nin hizmetini sağlamıştır. Abdülhamit'in baş dostu Vambery, Dr. Herzl'e Ingilizlerin casusluğunu yaptığını itiraf etmiş, siyonistler hesabına çalışmaya da rıza göstermiştir.

Vambery, Herzl'e Istanbul'da rüşvet verilecek kişilerin bir listesini sunmuştur. 
Herzl, hatıralarında, «Ben böyle hoyôsız bir çetenin buıunabileceğine asla ihtimal vermemiştim ... Bu anonim tufeyliler zümresini, ancak zehirli yılanlar sürüsüyle mukayese edebilirim ... Onu hâlâ gözümün önündeymiş gibi görebiliyorum; hırsızlıktan çökmekte olan bir imparatorluğun Sultan'ı..»(*)

ŞİMDİ SORMAK GEREK:

O GÜNDEN BUGÜNE NE DEĞİŞTİ?!..

***

(*)Doğan Avcıoğlu Türkiyenin Düzeni, I. Cilt, s.216)

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.