Daha önce de yazmıştık;
Enver Paşa'ya ilgi son zamanlarda bir hayli arttı.
İnsanların kendi tarihlerine olan ilgilerinin arttığını görmek gerçekten memnuniyet verici.
Lâkin, gönül isterdi ki, bu "ilgi", kimi malûm odakların samimiyetsiz ve maksatlı "sevgi"lerinden kaynaklanmamış olaydı!
Ama ne yazık ki birdenbire ortaya çıkan bu abartılı Enver Paşa sevgisi de böyle mihrakları ürünü, sakat bir sevgi!
Maksatları, bin türlü iftira ve çarpıtmalarla yıkamadıkları Mustafa Kemal'i, bu defa da yeni icat ettikleri bu yöntemle; onun Türk semalarında hâlâ parlamakta olan yıldızını sözümona körelterek ve onu bilhassa "milliyetçi" ve "Türkçü" kesimlerin gözünden düşürüp yerine Enver Paşa'yı koyarak, Türkler arasına böylece yeni bir nifak daha sokmaktır.
Halbuki, daha önce de yazdık; tarih bu konuda hükmünü çoktan vermiştir.
İhtirasını, akıl ve tecrübe ile dengeleyemeyen Enver Paşa, bu zaafı yüzünden kendisini çok sevdiği vatanına karşı faydalı olmak yerine, ister istemez zarar verir bir konuma düşürmüştür.
Tarihin verdiği bu hükmü öteye beriye çekerek, ortaya olduğundan farklı yeni bir karakter yaratmanın bu saatten sonra hiç bir lüzumu ve faydası yoktur.
Her tarihi şahsiyet olduğu şekilde bilinmeli ve bu tespitlerden de ileriye doğru dersler çıkarılmalıdır.
Bundan daha ötesinin bir anlamı yoktur.
İşte, biz de bu maksada matuf olarak, Cumhuriyet öncesi dönemin ünlü gazetecilerinden merhum Asım Us'un "Hatıra Notları" adıyla yayınlanmış kitabında(*) rastladığımız şu küçük notu sizlerle paylaşmak istedik.
"Enver Paşa, Umumî Harpte Diyarbakır teftişinde erzak, un yokluğundan şikayet edilince şöyle demiş:
"Türk askeri kalori filana bakmaz. Midesinin dolmasını ister. Una saman karıştırınız da öyle ekmek yapınız."
"Un da yok, buğday veriliyor."
"O hâlde emir yazınız. Almanya'dan seyyar değirmen getirelim."
* * *
Evet, bu kadar.
Değerlendirmek okuyanın idrakine kalıyor.
-----------
(*) "Hatıra Notları", Asım Us
Kitabevi, I. Basım, 2012, s.26
0 yorum:
Yorum Gönder