4 Ekim 2010 Pazartesi
Referandum sonucunu okuma kılavuzu!
Malûm; aylardır ülkenin gündemini işgal eden "referandum stresi"ni 12 Eylül pazar günü yapılan oylama ile atmış bulunduk. Bu konuda elbette çok şey yazıldı, çok şey çizildi ama aşağıdaki makale kadar da durumumuzu anlamamızı kolaylaştıranına ben şahsen rastlamadım. Fikirlerden ziyade kişilere bağlanmak gibi, kökü çok eskilere dayanan bir hasleti(!) hala içimizde yaşatmayı sürdürdürdüğümüz için kendimizle ne kadar iftihar etsek azdır. Bundan dolayı da başımıza ne gelirse gelsin, bu mertlik ve yiğitliğimiz karşısında hiç bir önemi yoktur. Çünkü; sevdik, inandık, söz verdik, sözümüzün arkasında durduk, arkasında durduklarımızın başını göğe erdirdik ama biz battık, yine de kuyruğumuzu dik tuttuk elhamdülillah!
Buyrun:
Bugün biraz tembellik edeceğiz.
Ama emin olun “çok doğru” şeyler söyleyeceğiz.
6 Aralık 1921 tarihili “Anadolu’da Yeni Gün Gazetesi”nde Vahdettin’in Türkiye’yi terk etmesi “hikâyeci” tarafından şöyle nakledilir:
Bir padişah bir gün adamlarını denemek için bir uçuruma götürmüş ve atlamalarını istemiş.
Padişahı seven birkaç kişi uçurumdan atlamış. Padişah İncili Çavuş’a “Sen de Padişahını seversen atla!” demiş. İncili Çavuş önce vasiyetini yazmış ve sonra uçuruma doğru koşmaya başlamış, koşmuş, koşmuş fakat tam uçurumun kenarında durmuş. Padişah, “Hani severdin, atlasan ya!” demiş. İncili Çavuş da, “Severim, severim de, buraya kadar severim!” cevabını verivermiş.
Bu hikâyede olduğu gibi Vahdettin de Türk milletine uçurumu göstererek bağırdı:
“- Atla!”
Millet uçurumun kenarında cevap verdi:
“- Hayır, ben padişahı buraya kadar severim!”
Vahdettin bu sefer İslâm âlemine bağırdı:
“- Atla!”
İslâm âlemi aynı cevabı verdi:
“- Hayır, ben Halifeyi buraya kadar severim!”
Günümüzün kendini padişah zannedeni de milleti uçurumun kenarına götürmüş, Büyük Orta Doğu Projesi ile, kendinde
Halife yetkisi gören kimi ulema da fetvalar yayımlayarak Ümmet-i Muhammed’e,
“Atla!” dediler, diyorlar..
Bu emirler karşısında:
“- Buraya kadar!”
diyenler de var.
“- Baş üstüne!”
deyip, kendini boşluğa bırakanlar da..
* * *
Kendini boşluğa bırakanlar “Uçuyoruz!” zannedebilirler.
Fıkra bu ya, Dursun “Onuncu kattan atlarsam ne olur” diye sorunca arkadaşı Temel “Bir şey olmaz!” cevabını vermiş.
Bu cevap üzerine Dursun apartmanın onuncu katından kendini boşluğa
bırakıvermiş.
Sekizinci katta sevinçle bağırmış:
“- Ula Temel haklıymışsın, bir şey
olmadı!”
Altıncı katta yine bir sevinç çığlığı atmış:
“- Haklıymışsın Temel, bir şey olmadı!”
En son üçüncü katta da seslenmiş:
“- Yaşasın, Temel hâlâ bir şey olmadı!”
Birinci kata vardığında Dursun’un, “Burada da bişey ol..” diye başladığı son cümleyi beton zeminden gelen “Küttttt!” sesi noktalamış..
Temel, arkadaşı Dursun’un akıbetine çok üzülmüş amma kendiyle de gurur duymayı sürdürmüş:
“- Dokuzunu bildik, birinde yanıldık!”
Biz, BOP icraatları karşısında İncili Çavuş gibi, “Buraya kadar” diyen ve “Onuncu kattan atlarsam ne olur” diye soran dostlara işin başında, “Çakılır ölürsün!” dediğimiz için “Felâket tellallığı” ile suçlananlardanız.
Haksız da sayılmazlar hani.
Görünürde dokuz yanılgımız var.
İsabet oranımız ise..
Yalnızca bir tanecik!
Hasan DEMİR / YENİÇAĞ GZT. / 13 Eylül 2010
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr...hp?haber=14862
Buyrun:
Bugün biraz tembellik edeceğiz.
Ama emin olun “çok doğru” şeyler söyleyeceğiz.
6 Aralık 1921 tarihili “Anadolu’da Yeni Gün Gazetesi”nde Vahdettin’in Türkiye’yi terk etmesi “hikâyeci” tarafından şöyle nakledilir:
Bir padişah bir gün adamlarını denemek için bir uçuruma götürmüş ve atlamalarını istemiş.
Padişahı seven birkaç kişi uçurumdan atlamış. Padişah İncili Çavuş’a “Sen de Padişahını seversen atla!” demiş. İncili Çavuş önce vasiyetini yazmış ve sonra uçuruma doğru koşmaya başlamış, koşmuş, koşmuş fakat tam uçurumun kenarında durmuş. Padişah, “Hani severdin, atlasan ya!” demiş. İncili Çavuş da, “Severim, severim de, buraya kadar severim!” cevabını verivermiş.
Bu hikâyede olduğu gibi Vahdettin de Türk milletine uçurumu göstererek bağırdı:
“- Atla!”
Millet uçurumun kenarında cevap verdi:
“- Hayır, ben padişahı buraya kadar severim!”
Vahdettin bu sefer İslâm âlemine bağırdı:
“- Atla!”
İslâm âlemi aynı cevabı verdi:
“- Hayır, ben Halifeyi buraya kadar severim!”
Günümüzün kendini padişah zannedeni de milleti uçurumun kenarına götürmüş, Büyük Orta Doğu Projesi ile, kendinde
Halife yetkisi gören kimi ulema da fetvalar yayımlayarak Ümmet-i Muhammed’e,
“Atla!” dediler, diyorlar..
Bu emirler karşısında:
“- Buraya kadar!”
diyenler de var.
“- Baş üstüne!”
deyip, kendini boşluğa bırakanlar da..
* * *
Kendini boşluğa bırakanlar “Uçuyoruz!” zannedebilirler.
Fıkra bu ya, Dursun “Onuncu kattan atlarsam ne olur” diye sorunca arkadaşı Temel “Bir şey olmaz!” cevabını vermiş.
Bu cevap üzerine Dursun apartmanın onuncu katından kendini boşluğa
bırakıvermiş.
Sekizinci katta sevinçle bağırmış:
“- Ula Temel haklıymışsın, bir şey
olmadı!”
Altıncı katta yine bir sevinç çığlığı atmış:
“- Haklıymışsın Temel, bir şey olmadı!”
En son üçüncü katta da seslenmiş:
“- Yaşasın, Temel hâlâ bir şey olmadı!”
Birinci kata vardığında Dursun’un, “Burada da bişey ol..” diye başladığı son cümleyi beton zeminden gelen “Küttttt!” sesi noktalamış..
Temel, arkadaşı Dursun’un akıbetine çok üzülmüş amma kendiyle de gurur duymayı sürdürmüş:
“- Dokuzunu bildik, birinde yanıldık!”
Biz, BOP icraatları karşısında İncili Çavuş gibi, “Buraya kadar” diyen ve “Onuncu kattan atlarsam ne olur” diye soran dostlara işin başında, “Çakılır ölürsün!” dediğimiz için “Felâket tellallığı” ile suçlananlardanız.
Haksız da sayılmazlar hani.
Görünürde dokuz yanılgımız var.
İsabet oranımız ise..
Yalnızca bir tanecik!
Hasan DEMİR / YENİÇAĞ GZT. / 13 Eylül 2010
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr...hp?haber=14862
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Pazartesi, Ekim 04, 2010
Etiketler: Milli Kültür, Türkiye'de Siyaset ve Siyasi Kültürümüz
Posts Relacionados
0 yorum:
Yorum Gönder