
Müdafaa-i Hukuk bir ideolojidir, onun dinamik niteliği de budur; bir dünya görüşü, bir yaşam biçimidir. Müdafaa-i Hukuk bir kamu vicdanı hareketi, bir namus hareketidir: Buna Müdafaa-i Hukuk ruhu diyoruz. Atatürk bu ruhu 'milli vicdan' ve onun oluşturduğu cepheye 'namus cephesi' diyor. Müdafaa-i Hukuk bir hareket, bir eylem. O ruh, yerel ya da bölgesel hareketleri başlatıyor... Müdafaa-i Hukuk bir örgüttür. Dağınık,
birbirinden bağımsız eylemler, dernekler, kongreler ve 'yerel iktidarlar'; Sivas Kongresi'nde ulusal bütünlüğe ulaştırılmışlardır. Sivas Kongresi ve ve Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti; aritmetik bir örgütsel toplam demek değildir., geometrik ve ideolojik bir sıçramadır... Müdaffa-i Hukuk demokratik bir kuruluştur. Atatürk'ün diliyle meşru, medeni ve siyasi bir örgüttür... Cemiyet'in tarihi misyonu; bağımsız, tekil, ulusal, yeni bir Türk devleti kurmaktır... Müdafaa-i Hukuk, tam bağımsız, kayıtsız koşulsuz ulus egemenliğidir, Türkiye Cumhuriyeti ve Kemalizmin özüdür... Bu nedenle tüm zamanların siyasal iktidarları için en doğru ve en yalın meşruiyet ölçütüdür. Tüm seçimlerden de, seçim sandıklarından da, güvenoylarından da, daha geniş ve daha gerçek meşruiyet ölçütüdür. Müdafaa-i Hukuk ideolojisinden sapmak, tarih önünde de, millet önünde de meşruiyeti yitirmek demektir."*
Biz de bu vesile ile şunu belirtelim ki; Kemalizm bir ideoloji değil bilimsel bir projedir. Temel maksadı; yüzyıllardır bir imparatorluğun yükünü omuzlayan bir milletin, ümmetçilikten kurtarılarak yeniden özüne döndürülme, bir 'ulus devlet haline getirilme' projesidir. Bu projenin ideolojisi ise Müdafaa-i Hukuk'tur. Müdafaa-i Hukuk ideolojisinin ruhuna tam anlamı ile vakıf olamamış hareketlerin ise millet menfaatına bir fayda sağlaması mümkün değildir!
_______________________
*Antik Çağ'dan Küreselleşmeye Yönetim Gelenekleri ve Türkler, Metin Aydoğan / Cilt II, Shf: 857
Yorum Gönder