İlber Ortaylı Hoca bir Tv. sohbetinde:
"Bir vesile İngiltere'de bulunduğum bir sırada, benim orada bulunduğum haberini alan bir grup Pakistanlı öğrenci, Osmanlılar hakkında sorulu-cevaplı bir konferans vermem için bana ricada bulundular, ben de kabul ettim. Durumları olmadığını da görerek "beni toplantı mahalline götürecek taksinin parasını ben kendi cebimden karşılarım, siz salonu ayarlayın" diyerek kendilerini de rahatlattım. Neyse konferans günü geldi, herkes yerini aldı ve biz konferansımıza başladık.
Ben konuştukça, Pakistanlı çocuklar da çok düzgün bir İngilizce ile ve büyük bir merak içinde bana Osmanlı İmparatorluğu hakkında çok güzel ve ilginç sorular sormaya başladılar. Buraya kadar herşey güzel! Yalnız, o bu derken, aradan biri çıktı ve o da İngilizce olarak bana "Osmanlı padişahları içki içer miydi?.." diye bir soru sordu. Ben de sorusunu cevaplamadan önce kendisine İngilizce olarak "Türk müsün?.." diye sordum. O da tasdik etti. Aslında Türk olduğunu İngilizcesindeki aksandan falan değil fakat sorduğu sorudan anlamıştım. Yani, diğer öğrencilerin çok zekice sorular sorduğu bir yerde böyle bir konuyu olsa olsa bir ancak bir "Türk" merak ederdi ve ancak bir "Türk" sorardı diye düşündüm..." diyor.
Özetle, bu milleti bu durumlara düşüren, her insanda az veya çok olması gereken "merak duygusu"nu bu kadar sığ bir seviyeye çeken, ve mesela, yine benzer bir şekilde; yıllar boyu her yerde ve her ortamda yanıtı verildiği halde, yine de her Ramazan ayında "orucu ne bozar?.." diye bıkmadan usanmadan sorduran, ama yine mesela "helalı-haramı" sadece cinsi meselelerle sınırlı saydıran, "nikah düşer mi, düşmez mi?.."yi merak eden, ama diğer "Müslüman" kardeşinin" maddi ve manevi haklarını ihlal edip etmediği konusunu konudan dahi saydırmaz hale getiren şey nedir?...
En acil cevap bekleyen soru bence bu sorudur ve diğer hepsi bundan sonra gelir..
0 yorum:
Yorum Gönder