Başımıza gelen her felaketten sonra olduğu gibi Soma katliamı sonrasında da yine değişen bir şey olmadı ve tek sermayeleri tumturaklı nutuklar atmak olan makam sahipleri usulca ortadan kayboldu, el-ayak çekilirken ölen yine öldüğü ile kaldı, olan ne var ise gene geride kalana oldu.
"Sosyal bir hukuk devleti" olduğu anayasasında yer alan bu ülkenin (fakir-fukara takımındandır diyerek) cömertçe harcamaktan çekinmediği bu vatandaşlarına yaptığı üvey evlat muamelesinde de-aşağıda da görüleceği üzere-yine bir değişiklik olmadı ve her türlü siyasi ikbal hesabının yapıldığı bu ülkede ancak oyu kadar değeri olan ve her defasında kaderine terk edilen bu milyonlar, (klasik avuntular dışında) bir gün olsun bu ikbal hesaplarının içinde kendine bir yer bulamadı.
Üçüncü dünya ülkelerinin uyduruk demokrasilerine has çığırtkan politikacıları eşliğinde sürdürülen bu yalan ve talan ekonomisini beslemenin ve ayakta tutmanın zorunlu memuru olan bu milyonların ahı, ülkenin sosyal fay hatlarına bir stres ögesi olarak ha bire yüklenip duruyor. Diğer stres ögeleri ile kaçınılmaz olarak bir gün birleşince kopacak gümbürtünün şiddeti de herhalde en aldırmaz kulakların bile duymak zorunda kalacağı kadar yüksek olacaktır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın...
...
9 Haziran 2014 Pazartesi
Daha ne desin...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Pazartesi, Haziran 09, 2014
Etiketler: Türkiye laik ve sosyal bir hukuk devletidir?

Posts Relacionados
Yorum Gönder