29 Mart 2010 Pazartesi
"Hizmet" Kime?
Şarkî İslamiyet’e garbî terbiye
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Pazartesi, Mart 29, 2010
0 yorum Etiketler: Cemaatler ve Dinler arası Diyalogcular

Posts Relacionados
26 Mart 2010 Cuma
Taş atan çocuklar ve aç yatan çocuklar...
Sen şunu bunu bahane edip, alenen devlete meydan okuyacaksın, silah alıp dağa çıkacak, askere kurşun sıktığın yetmiyor gibi çocuk, bebek, kadın kız demeden savunmasız insanları dahi vahşice katledeceksin, sonra da şunları bunları istiyorum diyerek devletle pazarlığa oturmayı talep edeceksin. Sana bu gazı verenlerin beslemelerini de arkana alıp ille de devlet ”çözüm” üretsin diye bir de yaygara yapacaksın!
Tabii, emperyalist oyunun bir geleneği de budur; önce taşlar bağlanır, köpekler sonra salınır!
Ne garip bir tecellidir ki, hayatı boyunca hak etmedikleri bir şeye el uzatmaya ne tevessül, ne teşebbüs, ne de tenezzül etmiş, böyle bir durumu akıllarından dahi geçirmemiş ve bunu en aşağılık bir hâl kabul etmiş olanların canları, malları, dişleri ve tırnaklarıyla amansız bir mücadele vererek var ettikleri bu Cumhuriyette, bu mücadeleyi verenlerin çocukları da ne yazık ki halen aç geziyor! Nerede, ne zaman, ne yaptıklarını ve kim olduklarını bile tam mânâsıyla bilemediklerimiz ise sefih bir saltanatın varisleri imişçesine her türlü arsızlığı ve hayasızlığı kendilerine hak biliyor, efendilerine hizmet adına kendi çocuklarını aşağılık bir oyunun figüranları haline getirmekten zerrece utanç duymuyorlar.
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Cuma, Mart 26, 2010
0 yorum Etiketler: Emperyalist bir argüman olarak "Kürtçülük", Milli Güvenlik Meselelerimiz

Posts Relacionados
Ekonomik Krizler, Küresel Çeteler, Demokrasi vs.
Her felaket bir fırsattır
Bir savaş nasıl markalaştırıldı? Bu başlığı yazın Guardian gazetesinde okuduğumda irkildim...
İsrail’in 11 Eylül sonrasında iç güvenlik sektöründe nasıl büyüdüğü, rakamlarla ve örneklerle gösteriliyordu: Öyle ki 2007’nin sonunda bu sektörün ihracat miktarı 1.2 milyar doları bulacak. Yazıda ‘İsrail, sonu gelmek bilmeyen savaşı bir marka varlığına dönüştürmeyi öğrendi. Filistinlilere karşı yarım yüzyıldır sürdürülen ‘teröre karşı savaş’ sayesinde sayısız teknik geliştirildi ve bunlar paraya tahvil edildi... Filistinliler ise bir nevi denek gibi kullanılıyor’ deniyordu.
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Cuma, Mart 26, 2010
0 yorum Etiketler: Emperyalist Kültür ve Politikalar, slayt

Posts Relacionados
22 Mart 2010 Pazartesi
Sözümüz; "Tamam anlıyorum ama..." diyenlere...
"Jandarma istihbaratı nasıl “afişe” edildi?
1975’te de olmuş böyle hadiseler. Aleviler ve Sünniler birbirlerine düşürülmek istenmiş, bir kişi ölmüş,
40 kişi yaralanmış.
3. Ordu, sade Alevi köylerine değil, Sünni köylerine de yardım ediyormuş. İşte on kadar Sünni köyünden aklımda kalanların isimleri: Karakaya, Geyikli, Elma Köy, Bayırbağ...
Subay ve astsubay eşlerinin gayretleriyle yapılan bu yardımlar çatı, baca tamirleri, sağlık ocağı, kitaplık, okul açmak gibi işler.
Erzincan’da yapılan en son dehşet verici şey, Jandarma istihbaratının ortaya dökülmesi. PKK konusunda kendisinden haber alınan insanların evleri, aileleri, telefon numaraları, araba plakaları iddianamede en açık şekliyle deşifre edilmiş.
Bir Gölcük soruşturması vardı hatırlarsanız. Teğmenlere çeşitli suçlar isnat edilmişti. Bunlardan biri de uyuşturucu âlemleriydi. İnsafınız kurusun! Teğmenlerin uyuşturucu kullanmadıkları ortaya çıktı ve ayrıca muayenede kullanılacak saç kılları da kayboldu.
O ondört kişinin de teğmenlerden hiçbirinin olmadığı anlaşıldı.
Siz hayatınızda böyle çıldırtan bir komedi gördünüz mü?"
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Pazartesi, Mart 22, 2010
0 yorum Etiketler: Milli Güvenlik Meselelerimiz

Posts Relacionados
10 Mart 2010 Çarşamba
Bir kitap ve "Hürriyet ve İtilâf" zihniyetinin yeni belgeleri
Her fırsatta, her vesile ile dile getirmeye çalıştığımız; muhalif bir siyasi hareket olarak tanımlanamayacak kadar teslimiyetçi, emperyalist güçlerle uzlaşmaktan ve bunca olan bitene rağmen onlarla işbirliği yapmaktan sakınmayacak kadar cesur(!), bu uğurda o çok hürmetkâr ve riayetkâr göründüğü dininde tâdilat yapılmasına ses çıkarmayacak kadar uysal ama arkasında emperyal gücün desteğini hissettiği anda kendi gibi düşünmeyen yurttaş ve dindaşlarına kan kusturacak kadar kindar ve pervasız olabilen, dün; ‘İttihatçılar yerine Ruslar gelsin memlekete razıyız’ derken, bugün; 'Ankara'nın şerrinden Brüksel'in şefaatine sığınmayı' düşünebilen bir zihniyetin bütün yönleriyle tanınıp tanıtılması, Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası ve Türk demokrasisinin gelişimi ve gerçek İslam'ın anlaşılabilmesi bakımından katkısı azımsanamayacak kadar büyük bir hizmettir. İşte bu düşüncelere ışığında aşağıdaki makaleyi dikkatlerinize sunmayı bir görev sayıyoruz.
DÜNDEN BUGÜNE NE DEĞİŞTİ?
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Çarşamba, Mart 10, 2010
0 yorum Etiketler: 2. Cumhuriyetçiler

Posts Relacionados
9 Mart 2010 Salı
MEHMET ALTAN ET YİYOR MU?
Daha önce "ET FİYATLARI YÜKSELİYORMUŞ" başlıklı yazımızda değindiğimiz ve "milli güvenlik politikaları" dahilinde acilen ele alınmasını gerekli bulduğumuz "zirai üretim"imizin içine düşürüldüğü çıkmazın ibretlik durumunu tescil eder mahiyetteki makaleleri "milli hafıza"mıza kaydetmeye ve bize yutturulan bu emperyalist dolmaları allayıp pullamakla memur edilmiş emperyalistlerin değnekçilerini teşhir eden makaleleri sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz.
MEHMET ALTAN ET YİYOR MU?
Dünya Gazetesi, Türkiye'nin gündemindeki konular-sorunlar hakkında okuyucuları ne düşünüyor diye sık sık anket yapıyor.
Bilindiği gibi Türkiye'nin bir siyasilerin gündemi, bir de halkın gündemi var.
Halkın gündemi işsizlik ve artık yine kendini hissettirmeye başlayan pahalılık.
Pahalılık denince artık birkaç aydır akla ilk gelen kırmızı et fiyatlarının olağanüstü artışı.
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Salı, Mart 09, 2010
0 yorum Etiketler: 2. Cumhuriyetçiler

Posts Relacionados
5 Mart 2010 Cuma
Bu zihniyeti iyi tanıyın!
KİLİSEYE RESTORE KURAN KURSUNA BALYOZ
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Cuma, Mart 05, 2010
0 yorum Etiketler: 2. Cumhuriyetçiler, Cemaatler ve Dinler arası Diyalogcular

Posts Relacionados
Milli Siyaset Kodlarımız
BÜYÜK ATATÜRK'TEN:
"... Hepiniz bilirsiniz ki, Avrupa'nın en önemli devletleri, Türkiye'nin zararıyla, Türkiye'nin gerilemesiyle ortaya çıkmışlardır. Bugün bütün dünyayı etkileyen, milletimizin hayatini ve ülkemizi tehdit altında bulunduran, en güçlü gelişmeler, Türkiye'nin zararıyla gerçekleşmiştir. Eğer güçlü bir Türkiye varlığını sürdürseydi, denebilir ki İngiltere'nin bugünkü siyaseti var olmayacaktı. Türkiye, Viyana'dan sonra Peşte ve Belgrat'ta yenilmeseydi, Avusturya/Macaristan siyasetinin sözü edilmeyecekti. Fransa, İtalya, Almanya da, aynı kaynaktan esinlenerek hayat ve siyasetlerini geliştirmişler ve güçlendirmişlerdir...
... Bir şeyin zararıyla, bir şeyin yok olmasıyla yükselen şeyler, elbette, o şeylerden zarar görmüş olanı alçaltır. Gerçekten de Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve uygarlaşmasına karşılık, Türkiye gerilemiş, düştükçe düşmüştür. Türkiye'yi yok etmeye girişenler, Türkiye'nin ortadan kaldırılmasında çıkar ve hayat görenler, zararlı olmaktan çıkmışlar, aralarında çıkarları paylaşarak, birleşmiş ve ittifak etmişlerdir. Ve bunun sonucu olarak, birçok zekalar, duygular, fikirler, Türkiye'nin yok edilmesi noktasında yoğunlaştırılmıştır. Ve bu yoğunlaşma, yüzyıllar geçtikçe oluşan kuşaklarda, adeta tahrip edici bir gelenek biçimine dönüşmüştür. Ve bu geleneğin, Türkiye'nin hayatına ve varlığına aralıksız uygulanması sonucunda, nihayet Türkiye'yi ıslah etmek, Türkiye'yi uygarlaştırmak gibi bir takım bahanelerle, Türkiye'nin iç hayatına, iç yönetimine işlemiş ve sızmışlardır. Böyle elverişli bir zemin hazırlamak güç ve kuvvetini elde etmişlerdir...
...Oysa güç ve kuvvet, Türkiye'de ve Türkiye halkında olan gelişme cevherine, zehirli ve yakıcı bir sıvı katmıştır. Bunun etkisi altında kalarak, milletin en çok da yöneticilerin zihinleri tamamen bozulmuştur. Artık durumu düzeltmek, hayat bulmak, insan olmak için, mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi bir takım zihniyetler ortaya çıktı. Oysa hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatlarıyla, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır. İste Türkiye de, bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl, biraz daha çok gerilemiş, daha çok düşmüştür...
...Bu düşüş, bu alçalış, yalnız maddi şeylerde olsaydı, hiçbir önemi yoktu. Ne yazık ki Türkiye ve Türk halkı, ahlak bakımından da düşüyor. Durum incelenirse görülür ki, Türkiye Doğu 'maneviyatı'yla sona eren bir yol üzerinde bulunuyordu. Doğu'yla Batı'nın birleştiği yerde bulunduğumuz, Batı'ya yaklaştığımızı zannettiğimiz takdirde, asıl mayamız olan Doğu 'maneviyatı'ndan tamamıyla soyutlanıyoruz. Hiç şüphesizdir ki bu büyük memleketi, bu milleti, çöküntü ve yok olma çıkmazına itmekten başka, bir sonuç beklenemez (bundan)...
... Bu düşüşün çıkış noktası korkuyla, aczle başlamıştır. Türkiye'nin, Türk halkının nasılsa başına geçmiş olan bir takım insanlar, galip düşmanlar karşısında, susmaya mahkûmmuş gibi, Türkiye'yi âtıl ve çekingen bir halde tutuyorlardı. Memleketin ve milletin çıkarlarının gerektiğini yapmakta korkak ve mütereddit idiler. Türkiye'de fikir adamları, adeta kendi kendilerine hakaret ediyorlardı. Diyorlardı ki "Biz adam değiliz ve olamayız. Kendi kendimize adam olmamıza ihtimal yoktur." Bizim canımızı, tarihimizi, varlığımızı bize düşman olan, düşman olduğundan hiç şüphe edilmeyen Avrupalılara, kayıtsız şartsız bırakmak istiyorlardı. 'Onlar bizi idare etsin' diyorlardı."
(Meclis konuşmasından.)...Bilelim ki, ulusal benliğini bilmeyen uluslar, başka uluslara yem olurlar....”
Meclis Konuşmasından.
İş Bankası Kültür Yayınları: TBMM Gizli Celse Zabıtları, Cilt-3, 6 Mart 1922.
II. PROF. DR. HAMZA EROĞLU’NDAN....
“Atatürk’ün konuşmasına dayanarak milli siyasetin unsurlarını şöyle sıralayabiliriz.
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Cuma, Mart 05, 2010
0 yorum Etiketler: milli siyaset kodlarımız, Tarihten hatırlatmalar

Posts Relacionados
3 Mart 2010 Çarşamba
"Hakkı Müdafaa Refleksi"nden mahrum olmak
ESKİ KODLAR BARDAK OLMUŞ!...
"Siyasette hala eski kodları kullanmakta ısrar edenler bu günkü olup bitenleri anlayamıyorlar ve bu yüzden paranoyalar üretiyorlar"mış.
Gazeteci, TV programına konuk ettiği bir AKP'li vekile soruyor:
"Bazı vatandaşlar özelleştirmelerde satılanlar çok ucuza gitti diyorlar, buna siz ne diyorsunuz?"
Duyduğumuz cevap aklınızı durdurur, başınızı tavana vurdurur:
"Ülkedeki istikrar ortamından dolayı dikkat ediyorsanız bütün fiyatlarda bir düşüş var, o yüzden özelleştirme bedelleri de düşük gibi görünüyor. Konuyu bu çerçeve içinde değerlendirmek lazım..."
Böyle bir mantık, başı dumanlı dağ olsan dayanılmazdır!
Esasına bakarsanız da bu bir "akıldan" değil, çıksa çıksa başka bir yerden çıkabilecek türden bir "laf"tır. Yanlış anlaşılmasın, demek istediğim şu ki, insanın yaradılışının ve varoluşunun temel sebebi olan "hakkı müdafaa refleksi"nin iğdiş edilmesine akıllarını bertaraf ederek boyun eğenler, içlerine "yeni kodlar" eklenmesine de elbette ses çıkaracak değillerdir. Ve tabiatıyla "hakkın" sesine değil, içlerine o "kodları" kim yerleştirmişse onun sesine kulak vereceklerdir!
Şimdi, şuna şüphe yok ki; bunu söyleyen adam o söylediğine kendisi de inanmıyor
ama o bunun bir görev olduğunu biliyor ve "görev"inin gereğini yerine getiriyor.
Bu durum ise aklımıza ister istemez şöyle bir şey getiriyor:
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Çarşamba, Mart 03, 2010
0 yorum Etiketler: 2. Cumhuriyetçiler, Cemaatler ve Dinler arası Diyalogcular

Posts Relacionados