26 Ağustos 2011 Cuma
Yeni Osmanlı değil, Sümbül Ağa Dönemi!..
YENİ OSMANLI DEĞİL, SÜMBÜL AĞA DÖNEMİ
Dünya 10 senedir Yeni Roma hayaliyle dünyayı topyekun işgale girişip, Haçlı Seferi'nin klasiklerinden olan sosyal ve ekonomik çöküşleri yaşarken, ne hikmetse ülkemizde narkoz altındaki toplum Sıfır Muhakeme ile yaşamaya şartlandırılıyor.
4 Temmuz'da askerimizin kafasına çuval geçirenler, şimdi hukuk ve ekonomi kesiminin kafasına da aynı çuvalı yasal yöntemlerle geçiriyor. Hırsız hep masum, vatandaş hep suçlu.
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Cuma, Ağustos 26, 2011
0 yorum Etiketler: 2. Cumhuriyetçiler, Cemaatler ve Dinler arası Diyalogcular

Posts Relacionados
25 Ağustos 2011 Perşembe
KİNİNİ “DİN” ETMEK…
“Bir savaşta, yere yıktığı düşmanını öldürmek üzere kılıcını onun boynuna dayamış olan Hz. Ali, düşmanının yattığı yerden yüzüne tükürmesi üzerine, kılıcını derhal düşmanının boynundan çekiyor. Bu duruma çok hayret eden adam, Hz. Ali’ye, kendisini öldürmekten neden böyle birden bire vazgeçtiğini soruyor. Bunun üzerine Hz. Ali de: “Peki sen niye bana tükürdün?!..” diye soruyor. Adam derhal cevap veriyor: “Seni öfkelendirip de bir an önce canımı alasın diye!..”
İşte, bundan sonrasında da, Hz. Ali şu ibretlik cevabı veriyor:
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Perşembe, Ağustos 25, 2011
0 yorum Etiketler: Emperyalist bir argüman olarak "Demokrasi", İslamiyet ve din kültürümüz

Posts Relacionados
23 Ağustos 2011 Salı
"Enigma şifresinin kırılmasına denk bir başarı..."
Bölüm 3
Holger Stark / Der Spiegel
(Çeviri: A. Hüsnü Sezgin)
MOSSAD, Stuxnet'in bu başarısını, II.Dünya savaşı sırasında, Almanların Enigma adını verdikleri şifreleme makinesinin şifresinin Polonyalı ve İngilizler tarafından kırılmasında gösterilen başarı ile karşılaştırılabilecek bir başarı olarak görüyor. İsrail ordusu, çok yüksek bedellere mal olan Stuxnet'in bu başarısından havalara uçacak bir sevinç duymasa da, Mollalar idaresindeki İran rejiminin böylece geriletilerek dağıtılabileceğini savunuyor.
Bu, gerçekten de oldukça zahmetli bir operasyondu. İranın bir IR-I santrifüjü, normalde saniyede 1064 hertzlik bir devirde çalışır. Santrifüj rotorlarına müdahale başladığında ise, 15 dakika boyunca hız frekansı 1410 hertze çıkarılmış ve sonra yeniden normal frekansına döndürülmüştü. Virüs, 27 gün sonra yönetimi yeniden ele aldı ve bu defa tam 50 dakika boyunca rotorların gücünü birkaç yüz hertz düşürerek, rotorları yavaşlattı. Böylece ortaya çıkan aşırı merkezkaç kuvveti, alüminyum tüplerin genişlemesine ve parçaların birbirleri ile temas riskini giderek artmasına yol açarak santrifüjlerin imha edilmesini sağladı.
Altı bölüm içinde yer alan 164 santrifüjün bu şekilde tahrip edilmiş olduğu rapor edilmiştir. İran nükleer programının yetkilileri ve Washington kökenli “Institute for Science and International Security” (ISIS) (Bilim ve Uluslararası Güvenlik Enstitüsü)nden David Albright gibi otoriteler, stuxnetin bu şekilde tahrip ettiği nükleer santrifüj sayısının 1000 civarında olduğuna inanıyorlar. İran da, Nükleer çalışmalarında bir gerileme olduğunu itiraf etti. İran Sivil Savunma Teşkilatı Başkanı Gulamrıza Celali'ye göre, nükleer program, potansiyel olarak büyük bir hasara uğradı.
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Salı, Ağustos 23, 2011
0 yorum Etiketler: Bilim-Teknik, Dünyadan Haberler

Posts Relacionados
21 Ağustos 2011 Pazar
Siber Silah Stuxnet
Saldırıyı mümkün kılan hile, dahice olduğu kadar basittir de… Stuxnet, sistemi manipule etmede Windows açıklarını kullanır. Bu açıklar sayesinde virüs, mesela bir USB Flash bellek vasıtası ile sisteme sızdırılabilir. Böylece, sürücü derhal sistemdeki bir bilgisayara bağlanarak yüklemeyi fark edilmeden başlatır.
Holger Stark / Der Spiegel
(Çeviri: A. Hüsnü Sezgin)
Stuxnet, ilk olarak anti-virüs programlarını tarar. Kendisi, bu anti-virüs programlarını aşmak için programlanmıştır. Şayet bu programları aşamıyorsa, geride hiçbir iz bırakmadan kendi kendini bilgisayardan kaldırır.
* * *
İkinci aşamada, Stuxnet, kendini USB Flash bellekleri yöneten işletim sistemi içinde, hesap toplamlarını izleyebileceği bir yere, amacını belli etmeyecek bir şekilde yerleştirir. Hesap toplam değeri 19790509’a ulaştığında enfeksiyon durur. Symantec, bunun bir çeşit kod olduğunu düşünüyor. Geriye dönüp baktığımızda, bu sayının; 9 Mayıs 1979’da Tahran'da idam edilen Yahudi İşadamı Habib Elghanian’ın idam tarihi ile bire bir örtüştüğünü görüyoruz. Öyleyse bu bir rastlantı mı, provakasyon mu, yoksa kasıtlı olarak düşünülmüş bir oyun mu?
* * *
İsraillilerin bu virüsü Natanz’a nasıl sokabildikleri ise hala belirsizliğini koruyor. Önceden öngörülemeyen Window'sun bu güvenlik açıklarına, bilgisayar uzmanlarının jargonunda, “zero-day exploits” deniyor. Bu güvenlik açıklarını aramak, hackerler için bir meydan okuma ve bir iş tarzıdır. Bilgi değerlidir ve daha önce bilinmeyen bir güvenlik açığının karaborsa değeri 100,000 $ (€70,000) ya da daha fazla olabilir ama STUXNET bu tür dijital mücevherlere en az dört çeker!..
‘Mavi ve Beyaz bir Operasyon’
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Pazar, Ağustos 21, 2011
0 yorum Etiketler: Bilim-Teknik, Dünyadan Haberler

Posts Relacionados
19 Ağustos 2011 Cuma
"Kürtçüler" bunu bir daha düşünmeli!..
Meselenin son derece uzağında, kendi hallerinde hayat mücadelelerini sürdürmeye çalışan insanların bile yüreğinde nihayet keskin bir nefret hissi uyandırmayı becerebilmiş olan bu aymazlar, her gün "konuk" edildikleri televizyon kanallarında "görüş" belirttiklerini zannederek, bu milletin gözünün içine baka baka, sözde "haklı" davalarının mücadelesini verdiklerini iddia ediyorlarsa, hemen söyleyelim; çok yanılıyorlar!..
Ha, bir de bunlara yancılık yapan sözde "liberal-sosyalist-sosyaldemokrat" bir güruh var ki, bu Kürtçüler bir gün deseler ki; "biz bugüne kadar anladık ki yanlış yapmışız, o "sorun" dediğimiz şey "Kürt Sorunu" değil başka bir sorunmuş!.." Bunlar, ellerinden oyuncağı alınmış çocuklar gibi ağlayıp, zırlayarak bunların paçalarına yapışırlar ve: "Hayır, vallahi de tillahi de sizin böyle bir sorununuz var!.." diyerek bunları yeniden bu işe ikna etmeye çalışırlar!.. Bu da ayrı bir mesele!..
Her ne ise, yeniden konumuza dönecek olursak; bunlar hakikaten çok yanılıyorlar, zira şu ülkenin en sade insanının yüreğinde bile en sonunda bir "kazık yemişlik hissi" uyandırmayı başarabildiler!.. Çünkü, "ne verilse daha fazlasını isteyen" bir arsızlıkla ve "istekleri" yerine gelmedikçe yakmaya, yıkmaya ve öldürmeye devam edeceklerini söyleyenlerin bu küstahlıklarını, epey bir müddettir sükunetlerini ve soğukkanlılıklarını muhafaza etmeye çalışarak izleyen bir büyük kitle, artık kendilerinin "keriz" yerine konulduğunu düşünüyor!..
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Cuma, Ağustos 19, 2011
0 yorum Etiketler: Emperyalist bir argüman olarak "Kürtçülük"

Posts Relacionados
KÜRTÇÜLERİ PERİŞAN EDEN RAPOR!
“ABD Temsilcisinin 89 Yıl Önce Hazırladığı Kürt Raporu’nun Sırrı”
Yüzyılın başında Anadolu’da “uydu bir Kürt devleti” kurdurmak isteyen ABD, İngiltere ve Fransa, Kurtuluş Savaşı yıllarında, Anadolu’daki Kürtlerle çok yakından ilgilenmiş, ayrılıkçı Kürtleri önce Türk ulusunun ölüm kalım mücadelesi olan Türk Kurtuluş Savaşı’na, sonra da çağdaş Türk ulus devletine karşı isyana teşvik etmiştir. Kurtuluş Savaşı yıllarında ve sonrasında Anadolu’da Türkiye karşıtı 30’dan fazla Kürtçü isyan çıkmıştır.[1]
“Kürt Sorunu”nun, daha doğrusu “ayrılıkçı Kürtçü faşizmin” kaynağını doğru anlamak için, Kurtuluş Savaşı sırasında ve sonrasında Türkiye’de cirit atan ABD, İngiltere ve Fransa temsilcilerinin ve ajanlarının hazırlayıp ülkelerine gönderdikleri Kürt raporlarını iyi incelemek gerekir.
Örneğin, ABD’nin Türkiye’deki Yüksek Komiseri Tuğamiral Mark L. Bristol, 20 Şubat 1922’de İstanbul’dan Washington’a gönderdiği bir “Kürt raporunda” şu bilgilere yer vermiştir:
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Cuma, Ağustos 19, 2011
0 yorum Etiketler: Emperyalist bir argüman olarak "Kürtçülük"

Posts Relacionados
18 Ağustos 2011 Perşembe
Mossad'ın yeni Siber Silahı: Stuxnet
Uzun bir süredir dünya kamuoyunu meşgul eden bu yeni "siber virüs"ün emsallerine nazaran çok farklı bir yapıya sahip olduğu ve İran'ın nükleer çalışmalarını sabote etmek üzere, İsrail'in istihbarat örgütü olan MOSSAD tarafından geliştirildiği öne sürülen bu virüsün yayılmasında MOSSAD'ın Alman kökenli "Siemens" firmasının alt yapısını kullandığı da öne sürülen iddialar arasında. Bu konuda 8 Ağustos 2011 tarihli, Almanya'da yayınlanan "Der Spiegel" dergisinde "Holger Stark" imzası ile yayınlanan bir haber oldukça ilgi çekici. İşte, "Mossad's Miracle Weapon" (Mossad'ın Mucize Silahı) başlıklı o ilginç makale:
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Perşembe, Ağustos 18, 2011
0 yorum Etiketler: Bilim-Teknik, Dünyadan Haberler

Posts Relacionados
"Ver Şam'ı, Al Kandil'i!.."
Meseleye, Suriye-Türkiye-İran üçgeni üzerinden baktığımızda, bu Kürt ayrılıkçı terör örgütünün aslî fonksiyonunun ne olduğunu daha rahat görebiliyoruz.
Suriye yönetimi ile mezhep temelinde bir yakınlığı bulunan İran'ın, sadece bu nedenle bile olsa diskalifiye edilmesi, BOP planlamasının önemli bir hedefidir. Kaldı ki, Irak'ın kuzeyinde "kurdurulan" Kürt Federe Devleti'nin uzun vadede kendisinden beklenen hedeflere ulaşabilmesi de İran'ın bölgedeki gücünün kırılmasına bağlıdır. Şu anda İran, Türkiye ve Suriye arasında sıkışmış ve Amerika/İsrail desteği ile ancak ayakta durabilen Kürdistan'ın, bu şekli ile devam edebilmesi ve özellikle "büyük parça"yı Türkiye'den, diğer parçaları da Suriye ve İran'dan kopararak (bu planın) nihai amacı olan "Büyük (Judaik) Kürdistan"ı gerçekleştirmesi mümkün değildir. Bu hedefin gerçekleştirilmesi ise göründüğü kadarı ile "eş-zamanlı" bir çalışma yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Zira, İran pasifize edilmeden Türkiye'den koparılacak o "büyük parça" ile büyütülecek bir Kürdistan'ın yaşama şansı yoktur. Her halükarda, Ortadoğu'nun bu iki büyük aktörü; İran ve Türkiye'nin karşı karşıya getirilerek kafa kafaya çarpıştırılmaları ve böylece BOP Planına engel teşkil eden "potansiyel" enerjilerini böylece boşaltmış olmaları gerekmektedir. Bunun için "Füze Kalkanı" projesi dahil her türlü siyasi, stratejik ve ekonomik unsurları tahrik eden ama bugüne kadar bunlardan istediği verimi alamayan "proje sahipleri", bu defa "Suriye" kozunu kullanarak Türkiye ile İran'ı karşı karşıya getirmeye karar vermiş görünüyorlar.
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Perşembe, Ağustos 18, 2011
0 yorum Etiketler: Emperyalist bir argüman olarak "Kürtçülük", Milli Güvenlik Meselelerimiz

Posts Relacionados
15 Ağustos 2011 Pazartesi
Emperyalist krizlerin sonu savaştır!..
Yapısı gereği, her girişimi dönemsel krizlerle sonuçlanan bu "sistem", kendi ürettiği ama bir türlü içinden çıkamadığı krizlerin üstesinden gelebilmek adına hangi çareye başvursa, o da bir noktadan sonra daha büyük krizlere kapı aralıyor ve üst üste binen krizler küresel çapta "stresin" daha da bir artmasına sebep olmaktan ve sonu ancak "savaşla" giderilebilecek "çözümsüzlükler" yaratmaktan başka bir işe yaramıyor!.. Zira, o güne kadar onun bunun cebinden aşırıp kendi cebine koyduklarından bir zerresini bile geri vermeye yanaşmadan "çözüm"(!) arayan emperyalist kapitalizm, sonuna kadar emdiği bedenlerde kan kalmayınca deliye dönüyor ve cinnet nöbetleri geçirmeye başlıyor!..
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Pazartesi, Ağustos 15, 2011
0 yorum Etiketler: Ekonomi Yazıları, Emperyalist Kültür ve Politikalar

Posts Relacionados
12 Ağustos 2011 Cuma
"Gıda Harcamaları!.."
Tam bu esnada, kulağıma şöyle bir cümle çalınıyor:
"Yapılan bir araştırmaya göre, düşük gelir gurubunda olanlar, yüksek gelir gurubunda olanlara göre gıdaya daha çok para harcıyorlar..."...mış!!..
Şimdi, elinizi vicdanınıza koyarak söyleyin; böyle bir cümlenin zihninizde ilk anda yarattığı görüntü nedir?!..
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Cuma, Ağustos 12, 2011
0 yorum Etiketler: Ekonomi Yazıları, Emperyalist Kültür ve Politikalar

Posts Relacionados
11 Ağustos 2011 Perşembe
Dünyayı sarmalayan bir "antimadde kuşağı" keşfedildi
PAMELA uzay aracının antimadde kuşağı keşfi
Dünya'nın etrafını saran bir antiproton kuşağı ilk kez tespit edildi.
10.08.2011 - 12:34
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Perşembe, Ağustos 11, 2011
0 yorum Etiketler: Dünyadan Haberler, Uzay ve Uzay Bilimleri

Posts Relacionados
10 Ağustos 2011 Çarşamba
Somali'de Açlık İstismarı
Somali'de neler yaşandığına bir de bu taraftan bakın diyor ve aşağıdaki makale ile sizleri baş başa bırakıyoruz."
Rasna Warah - Pambazuka News
(Çeviri : Sedef Özgönül)
Rasna Warah iyi işleyen bir merkezi hükümetin yokluğunda, ‘Somali aslında yardım kuruluşları tarafından yönetiliyor ve kontrol ediliyor’ diye yazıyor.
Ancak bu global haber şebekeleri ya da ‘yaşamaları Kenya aracılığıyla yakında Somali’ye akacak bağış paralarına dayalı olan yardım çalışanları’ tarafından anlatılması muhtemel olmayan bir hikayedir.
Kuzey Kenya ve Somali’de ki açlık hakkındaki gerçek hikayenin, Dadaab kampında CNN için kıtlık “raporu”nu bildiren genç bir dış yardım görevlisini izlediğimde muhtemelen hiç anlatılmayacağını biliyordum.
Genç beyaz kadın açıkça kurumunu tanıtmak için CNN’de görünme fırsatını kullanmak için hazırlanmış, üzerinde OXFAN kelimesi olan bir t-shirt giymişti.
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Çarşamba, Ağustos 10, 2011
0 yorum Etiketler: Dünyadan Haberler, Emperyalist Kültür ve Politikalar

Posts Relacionados
I. Dünya Savaşını bize kaybettiren büyük hatamız!..
Hatırlanacağı üzere, Mustafa Kemal'in de görev yaptığı bu cephe, bütün bir Arabistan ve Yemen'deki kıt'alarımızın bağlı bulunduğu Dördüncü Ordu'nun komuta merkezi olması sebebi ile, çöküşü Arap yarımadasındaki hakimiyetimizi de büyük bir hızla kaybetmemize neden olmuştu..
Bu durumdan Mustafa Kemal'i sorumlu tutan ve çöküşün faturasını ona çıkarmaya çalışan malûm odaklar, bütün bunların "danışıklı" bir şekilde Mustafa Kemal ile İngilizler arasında önceden kararlaştırılmış bir hareket tarzı olduğunu ve Mondros mütarekesine giden yolun, böylece bilerek(!) açılmış olduğunu iddia ediyorlar! İşte biz de bugün burada hem hiç bir mesnedi olmayan bu iddiaları, hem de bu vesile ile bugüne kadar üzerinde çok durulmamış olan ama Osmanlığı imparatorluğunun beklenenden çok daha hızla ve çok daha büyük kayıplarla çökmesine sebep olan "yanlışlar zinciri"ni masaya yatırmak istiyoruz.
Bir kere baştan şunu belirtmeliyiz ki, Filistin Cephesinin çöküşünü inceleyerek bundan bir sonuç çıkarmak isteyenler, (diğer her türlü tarihi olaylarda da geçerli olduğu üzere) önce, bu çöküşü hazırlayan sebepleri ele alarak işe başlamak durumundadırlar. Aksi durumda, olayları sadece o anki eylem ve kararlara bakarak değerlendirmek, sadece bir "durum tespiti" yapmaktan öte bir mana ifade etmeyecektir. Yok, maksat; ortaya çıkan "sonuçları", sebepleri ile değerlendirerek, akıp giden zaman içindeki hadiseleri birbiri ile sağlıklı bir şekilde bağlayıp bundan bir ders çıkarmak değil de, birilerini karalamak ve kendi siyasi görüşlerine malzeme sağlamak ise, "statik" bir tarih anlayışı bu türden bir çarpıtmalar elde etmek için hiç şüphesiz daha elverişli bir yoldur. Tabii ki, bu yolu tercih etmekle elde edeceğinizi düşündüğünüz çıkarın foyasının er ya da geç bir gün döküleceğini göze alabiliyorsanız!..
Şimdi, gelelim konumuza:
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Çarşamba, Ağustos 10, 2011
0 yorum Etiketler: Tarihten hatırlatmalar

Posts Relacionados
8 Ağustos 2011 Pazartesi
"BOP İslamı"nın modifiyeli mücahitleri!..
"Pek çok safdil zanneder ki, Türkiye Kurtuluş Savaşı ile kurulmuş bir devlettir…
Ve yine o pek çok safdil şu soruya cevap veremez; “İngilizler nasıl olur da tek kurşun atmadan İstanbul gibi dünyanın kalbi bir şehri terk eder?..”
Yukarıdaki satırlar, internet medyası olarak adlandırılan binlerce haber sitesinden birinden, bir sözde haber(!) (ama bana göre bir "kara propaganda") sitesinden alınmıştır. Bu günlerde ortaya atılan bu "iftira"yı daha çok fazlası ile duyacağımızdan şüpheniz olmasın!.. Bir merkezden verilen talimat ile harekete geçenler, Türkiye Cumhuriyeti hakkındaki duygu ve düşünceleri herkesin malûmu olan Ermeni asıllı bir tarihçi(!) tarafından "tarih" diye uydurulan bu türden iftiralara, bugünlerde nedense pek bir "candan" sarılıyorlar?!..
Efendim, bunların sarıldıkları iddianın özeti şu:
"Mustafa Kemal, güya I. Dünya Savaşı esnasında İngilizler ile gizlice anlaşmış da, bizi Mondros mütarekesine zorlayan önemli bir amil olan Filistin cephesinde savaşı kaybetmemizi bilerek sağlamış da, böylece Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünün yolunu açmış, biz de böylece Mondros mütarekesini imzalamak zorunda kalmışız!!.."
Ermeni-BOP'çu Müslüman(!) ittifakından doğsa doğsa ancak işte böyle bir "ucube" doğar!..
Bu sözde müslüman, "BOP İslamı"nın modifiyeli mücahit(!)lerinin büyük bir iştiha ile yaydıkları bu yalanlara atlamaya amade sazanlar, "vayy be!" demeden önce şu gerçekleri bilsinler diye yazıyorum ki:
Devamını gör...
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Pazartesi, Ağustos 08, 2011
0 yorum Etiketler: 2. Cumhuriyetçiler, milli siyaset kodlarımız, Tarihten hatırlatmalar

Posts Relacionados
3.5 Dakikada Dünya ve İnsan!..
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Pazartesi, Ağustos 08, 2011
0 yorum Etiketler: Dünya Kültüründen...

Posts Relacionados
3 Ağustos 2011 Çarşamba
Dünya Emek Piyasası(!)ndan Görüntüler...
Endonezya'nın CEHENNEM İŞÇİLERİ...!!
Endonezya'nın Java adasındaki Kawah Ijen volkanik krater gölünde "kükürt" işçileri canları pahasına çalışıyor. Her gün yaklaşık 200 madenci, volkanik gölün hemen yanında günde 7’yle 10 dolar arasında para kazanabilmek için 'cehennem işçiliği' yapıyorlar...Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Çarşamba, Ağustos 03, 2011
0 yorum Etiketler: Dünyadan Haberler

Posts Relacionados