14 Ağustos 2010 Cumartesi
Reytinginiz batsın!
Plazalar, AVM'ler, şık restoranlar, pahalı kulüpler ve konforlu arabalardan müteşekkil, kendi küçük "cennet"lerinden bu memlekete burunlarının ucuyla bakanlar, daha çok ünün daha çok para demek olduğu kendi piyasalarında, "reyting"lerini artırmak uğruna, bu memleketin ne kadar can alıcı meselesi varsa kendi programlarına "meze" yapmakta birbirleriyle resmen yarışıyorlar.
Bugüne kadar bu milletin çözülmedik bir sorunu kalmamış olacak ki, epey bir zamandır ha bire "Kürt Sorunu" başlığı altında birilerinin bambaşka maksatlar için ortaya attığı bir konuyu gerçek bir "sorun" haline getirmek için büyük bir uğraş veriyorlar. Türk filmlerinin vazgeçilmez tecavüzcüsü rolüyle ünlenen aktörü "tecavüzcü Coşkun" gibi, "sorunlu" taraf "Kürtler"i oynayan belirli tipler, ekranların baş köşesine kuruluyor, karşılarına oturtulan prof.lardan, siyasetçilere, siyasetçilerden emekli askerlere kadar kim varsa onlara ve ekran başında kendilerini izleyenlere saç baş yoldurmaya devam ediyorlar. Kimi zaman da bu "zihin tecavüzünü" tahlil ettirmek maksadıyla, bilirkişi mahiyetinde prof. dr. etiketli kimi allameler programlara davet ediliyor ve bu tecavüzün kaçınılmaz olduğu konusunda bir bilim adam(!) sıfatıyla izleyiciyi ikna etme görevini vakur bir eda ile yerine getirmiş oluyorlar.
Modern toplumsal yaşam anlayışının vardığı son nokta olan ve hiç bir etnisiteye atıfta bulunmadan insanların doğdukları ve yaşadıkları yerde hür, bağımsız ve müreffeh yaşamasını amaçlayan modern "vatandaşlık" anlayışını neredeyse yüzyıl öncesinden benimsemiş olan Türkiye Cumhuriyeti'nin bu özelliğini görmezden gelebilenlerin halâ "aydın insan" sıfatı ile ekranlarda boy gösterebilmeleri, utanç verici bir durum olmaktan çok daha öte bir durumdur. Kendi toplumsal gerçekleri dışında her şeyi bilen ve bu gerçeklerin ne olduğunu öğrenmeye dahi tenezzül etmeden bu toplum hakkında ahkâm kesenlerin ve bu tipleri ekranlarında ağırlamakta birbiriyle yarışan ve medyayı sadece bir kâr vasıtası olarak görenlerin, "körler ile sağırlar, birbirini ağırlar" tiyatrosunu her şeye rağmen izlemeye tahammülü olanları bu vesile ile kutluyor, Allah sabırlarını artırsın diyoruz.
Bugüne kadar bu milletin çözülmedik bir sorunu kalmamış olacak ki, epey bir zamandır ha bire "Kürt Sorunu" başlığı altında birilerinin bambaşka maksatlar için ortaya attığı bir konuyu gerçek bir "sorun" haline getirmek için büyük bir uğraş veriyorlar. Türk filmlerinin vazgeçilmez tecavüzcüsü rolüyle ünlenen aktörü "tecavüzcü Coşkun" gibi, "sorunlu" taraf "Kürtler"i oynayan belirli tipler, ekranların baş köşesine kuruluyor, karşılarına oturtulan prof.lardan, siyasetçilere, siyasetçilerden emekli askerlere kadar kim varsa onlara ve ekran başında kendilerini izleyenlere saç baş yoldurmaya devam ediyorlar. Kimi zaman da bu "zihin tecavüzünü" tahlil ettirmek maksadıyla, bilirkişi mahiyetinde prof. dr. etiketli kimi allameler programlara davet ediliyor ve bu tecavüzün kaçınılmaz olduğu konusunda bir bilim adam(!) sıfatıyla izleyiciyi ikna etme görevini vakur bir eda ile yerine getirmiş oluyorlar.
Modern toplumsal yaşam anlayışının vardığı son nokta olan ve hiç bir etnisiteye atıfta bulunmadan insanların doğdukları ve yaşadıkları yerde hür, bağımsız ve müreffeh yaşamasını amaçlayan modern "vatandaşlık" anlayışını neredeyse yüzyıl öncesinden benimsemiş olan Türkiye Cumhuriyeti'nin bu özelliğini görmezden gelebilenlerin halâ "aydın insan" sıfatı ile ekranlarda boy gösterebilmeleri, utanç verici bir durum olmaktan çok daha öte bir durumdur. Kendi toplumsal gerçekleri dışında her şeyi bilen ve bu gerçeklerin ne olduğunu öğrenmeye dahi tenezzül etmeden bu toplum hakkında ahkâm kesenlerin ve bu tipleri ekranlarında ağırlamakta birbiriyle yarışan ve medyayı sadece bir kâr vasıtası olarak görenlerin, "körler ile sağırlar, birbirini ağırlar" tiyatrosunu her şeye rağmen izlemeye tahammülü olanları bu vesile ile kutluyor, Allah sabırlarını artırsın diyoruz.
Gönderen A. Hüsnü Sezgin zaman: Cumartesi, Ağustos 14, 2010
Etiketler: 2. Cumhuriyetçiler, Emperyalist bir argüman olarak "Kürtçülük", Türkiye'de Siyaset ve Siyasi Kültürümüz

Posts Relacionados
- "Milliyetçi-Muhafazakârlığın" Ahlâkla İmtihanı
- Erdoğan'ın Konfederalizmle İmtihanı
- 'Kuzey Irak, 2 Sene İçinde Türkiye'ye Katılacak'
- Erdoğan, PYD konusunda tam anlamı ile "senkronize" olamamış...
- Vatanseverlik biat değil, sorumluluk gerektirir
- "MUHALEFET LİDERİ İSEN DÜŞÜNECEKSİN!.."
- Mustafa Kemal'i beğenmeyenlere...
- Köy Enstitüleri demişken...
- İçeriden Fethedilen Kale: CHP (V)
- İçeriden Fethedilen Kale: CHP (IV)
- İçeriden Fethedilen Kale: CHP (II)
- Kemalist olarak yaftalanmak!..
- Biz bunları çok evvelden tanırız...
- "Ermeni ve Kürt sorunu" yaratmada Bulgar Komitacılığı "deneyimi" ve bundan istifade eden İngiltere
Yorum Gönder