Robotik ve Sibernetik

Aşağıdaki videoyu izleyince, nedense(!) aklıma şu fıkra geldi: Hani Laz Hoca, vatandaşla sohbet ediyor. Mevzuu, cennete kimin gidip, kimin gidemeyeceği... Malûm, dünyada sadece müslümanlar yok, ötekiler nereye gidecek? Çünkü, gâvur olsa da, insanlığın hayrına çalışmış, insanlığa faydalı işler yapmış insanlar var. Dolayısı ile vatandaşın kafası bu konuda karışık, o halde hazır hocayı da bulmuşken sorup, bu mevzuuyu bir açıklığa kavuşturmalı... Ve vatandaş da soruyor: "Hocam, mesela bu Edison, gâvur amma ampülü bulmuş, amma müslüman değil, şimdi bu adam da mı bizinen beraber cennete gidecek?". Hoca, bu sorudan anlıyor ki, abdest namaz bilmez bir adamı, bir şey icat etti diye Allah'ın cennetine koyması, vatandaşta bir miktar haksızlık duygusu yaratmış. Laz Hoca, bir durup düşünüyor ve şöyle diyor: "Valla, cennet, Allah'ın cenneti, kimi koyup, kimi koymayacağını elbette kendisi bilir amma ben onun yerinde olsam, senin gibi beş yüz pe...gi cennetime koymaktansa, bir Edison'u koyarım, daha iyi!" Ee, Laz Hoca diye boşuna mı diyorlar...


Hadi şimdi videoyu izleyin:

* * *

JAPON'LARDAN İNSAN ELİ HASSASİYETİNE SAHİP ROBOT





* * *


Kinetic Sculptures / (Kinetik Heykeller)


Kendisini "Kinetik Sculptor", yani "Kinetik Heykeltraş" olarak tanımlayan Hollandalı Theo Jansen, rüzgâr enerjisini mekanik hareketlere çeviren "hareketli" tasarımları ile tanınan bir sanatçı. Her biri, son derece "estetik hareketlere" sahip birer "mekanik harika" olan bu eserlerle ilgili aşağıdaki videonun ilginizi çekeceğini umuyorum.



Daha fazlası için: http://www.strandbeest.com

Devamını gör...
 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.