10 Mayıs 2015 Pazar

Kenan Evren ve "darbecilere hakaret yükselen trend", onu anladık da, işin bir de bu yanı var...



"Ölse de kurtulsak" diye beklediklerimizden biri daha gitti. Fakat, "kurtulmamız için ölmesi gereken adamlar"ın sayısına bakarak umudumuz da kırılmıyor değil hani. Ama yine de Allah büyük diyelim de ümitlerimizi büsbütün öldürmüş olmayalım!

"Dilek ve temenniler" faslını böylece noktaladıktan sonra gelelim işin "yetişkin"leri ilgilendiren diğer kısmına:

Üzerinden prim yapmaya en elverişli konuların neredeyse başında gelen bu 12 Eylül meselesi ile ilgili ne çok şey yazıldı, ne çok şey söylendi, değil mi? Bu konuda daha önce ben dahi "12 Eylül çöplüğünde eşelenenler" başlığı altında bir şeyler yazmış olmaktan geri kalmadım. Fakat, netice olarak bunların ekserisi, kendi kimi mecburiyetleri üzerinden meseleye eğildikleri için konu ister istemez sebze çorbasına döndü ve doğal olarak da işin sonunda herkes kendi anlattığı hikayeden kahraman olarak çıktı! "Kötü adamlar" da böylece bu "kahramanları" tanımamıza vesile oldular, yani en azından istemeyerek de olsa hayırlı bir iş yapmış oldular!..

Peki ama iş gerçekten böyle miydi?


Ben bu konuda, bugüne kadar gördüğüm en tutarlı "12 Eylül Analizi"nin bugün itibarı ile H. Mahmud Özgür tarafından yapıldığına şahit olmuş oldum ve onun aşağıdaki saptamalarına bütünü ile katıldığımı burada sizlere de beyan etmek istedim. Makalesinin bir yerinde diyor ki Hayrullah Mahmud bey:

"12 Eylül 'Büyük Resim'inde, İran'da kayan eksen'den kaynaklı "NATO" destekli bir katkı var. 

Sol, sağ, siyasal islamcı ayrışma'nın arka planında ise dış güçler var. Yönlendirilen devlet sorunsalı. 
Sol'cular da Sağ'cılar da Siyasal İslamcı'lar da "İstihbarat"ın ne olduğunu biliyorlar ama bebekleri leylekler getirdi misali kimse o konulara girmek istemiyor.
Siyasi akımları "asker" yönlendirmez, istihbarat yönlendirir.
Yani?!
12 Eylül İhtilali güvenlik'i tesis etti ama bu nokta'da cevabı aranması gerekli basit soru şu:
Büyük Resim'deki oyun planı neydi, Dünya ve Türkiye sahnesinde ne vardı?!
Londra öyle diyor da Thatcher üzerinden özelleştirme furyası başladığına göre süreç ortada.
12 Eylül'e olan kamuoyu desteğini düşürmek için İHTİLAL kirletildi.
Sol'dan Sağ'dan kim varsa işkenceden geçirildi, Erdal Eren asıldı, güven ortamını tesis eden İhtilal bir anda zorba'laştı, eşzamanlı olarak ülkücülerin ve devrimcilerin nefret'ini kazandı.
Elinde Kur'an ayetlerle dolaşan vatandaş'a hitap eden Evren süksesini kaybetti.
İşkenceden geçen istihbarat arka planlı sol / sağ gençler, siyasi akımlar yeni süreç'te Turgut Özal'ın arkasında saf'laştırıldı.
Dört eğilim, işkenceden geçmeden saf'laşır mıydı?!"(!) 

Aslında alıntımızda yer alan şu son iki cümledeki sorunun cevabını düşünmek bile işin kökenini kavramaya yetmez mi?:

"İşkenceden geçen istihbarat arka planlı sol / sağ gençler, siyasi akımlar yeni süreç'te Turgut Özal'ın arkasında saf'laştırıldı. Dört eğilim, işkenceden geçmeden saf'laşır mıydı?!"...

Eh, bundan sonrası ise artık bunu okuyanın iz'an, insaf ve görgüsüne kalmıştır oluyor artık...


-----

(!) http://ultra-turkler.blogspot.com.tr/2015/05/katafalk-veveya-her-annenin-gunu.html


0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.