12 Mart 2015 Perşembe

Peki, savaşı ya Almanlar kazansaydı?..


Duygusal bir millet olduğumuzdan olsa gerek, Almanya'ya karşı geçmişteki "silah arkadaşlığı"mızdan ötürü diğer Avrupa milletlerine nazaran hep daha fazla bir yakınlık duyduğumuz-en azından benim de içinde bulunduğum kuşağa kadar-bilinen bir realite idi. Hattâ bizler göremedik ama biliyoruz ki II. Dünya savaşı başladığında Türkiye'de Almanların tarafını tutanların sayısı hatırı sayılır ölçüde yüksekti.

Bunda tabii belki sadece duygusallıktan gelen değil ama iki milletin arasındaki tarihsel koşulların şekillendirdiği benzerliklerden kaynaklanan bir etki de vardır ama her halûkârda yakın bir zamana kadar bizde böyle bir durum vardı. Fakat yine de, tarihin bir köşesinde anlaşılmayı bekleyen kimi hatıralara baktığımızda ne denli saf bir millet olduğumuzu bir kez daha anlıyoruz demekten kendimizi alamıyoruz!

Bilindiği üzere, kendi milli birliğini diğer Avrupa devletlerinden daha geç-ama bizden daha erken-kuran Almanya'nın koloni paylaşım savaşlarına geç kalmış olması nedeni ile yaşadığı hırçınlığı ustalıklı siyasi manevralarla Doğu'ya, yani Osmanlı toprakları üzerine yönelten İngiliz aklı, bu potansiyel tehlikeyi bir süreliğine de olsa kendinden uzaklaştırmayı başarmış ve ardından dünyayı herkesin malûmu olan I. Dünya savaşının eşiğine kadar getirmişti. Bu anlamda, konumuz açısından ilginç bulduğumuz iki hatırayı burada aktaracak olursak:  


F. Rıfki Atay anlatıyor: "....Düyun-u umumiye İngiliz Dainler (alacaklılar) Vekili Sir Adam Block, 1914'de harp ilânı üzerine İstanbul'dan ayrılacağı zaman şöyle demişti: Eğer Almanya kazanırsa, siz bir Alman kolonisi olacaksınız. Eğer İngiltere kazanırsa mahvoldunuz!"...(Çankaya, C. I, s. 29-30)

...

(Peki) "Ya Almanlar harbi kazansaydı, o bitik halimizde ne olacaktık?

Bir gün Harekât Şubesi Müdürü İsmet (İnönü) Bey, kendisi ile çalışan bir Alman yüksek subayına der ki:

-Canım, siz kalabalıksınız, sanayicisiniz. Belçika da öyle. Onu kendinize mi katacaksınız? Yahut aynı haldeki Avrupa memleketlerini mi? Zaferden sonra kazancınız ne olacak?

Subay, kendi aralarında sık sık bu konu üzerine konuşmayı âdet etmiş olacaklar ki ağzından kaçırıverir:

-Die Türkei!" (Çankaya, C. I, s. 23)

Hattâ o kadar ki, Almanların işi (merhum Burhan Oğuz'un "Yüzyıllar boyunca Alman gerçeği ve Türkler" adlı kitabında da detayları ile açıkladığı üzere) "semitik karakter" göstermeyen Türkiye halkının Almanlaştırılmaya oldukça müsait bir yapıda oldukları konusunda çalışmalar yapmaya kadar vardırdıklarını da not ederek konuyu burada (ve bu kadarı ile) noktalayalım.







0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.