10 Eylül 2014 Çarşamba

Dersimli Kemal, CHP ve "Şezlongçular"


En aklı başında sandığımız kimi üniversite hocaları da dahil olmak üzere kendilerini aydın bildiğimiz yazar-çizer bir çok insan CB seçimlerinde Ekmeleddin beye oy vermeyen milyonları duyarsızlık ve umarsızlıkla suçladılar ve hatta onlara duydukları öfkeyi "şezlongçular" diyerek ifade etmekten bile geri durmadılar! Yani, onların sandığa gitmeyişlerini işte bu kadar basit bir şekilde izah etmekte bir sakınca görmediler. Ki, halen de aynı minval üzere de sağda solda konuşup durmaktalar...

Görmek isteyen göz için durum aslında o kadar açık ki, ortada; "AKP kötü, o halde ben iyiyim" gibi sakat bir mantık üzerine kurulmuş bir, hatta iki muhalif siyasi yapı var.

Şu hafifliğe bir bakar mısınız: “Tek RTE gitsin de gerisi kolay!..”

Yapma yav!.. Demek bu kadar kolay ha?!..

Sahi bir söyler misiniz, bugüne kadar kaç adamdan kurtulmak istediniz? O adamların bir listesini yapmak hiç aklınıza gelmedi mi yoksa, bir düşünün bakalım?

Bir de, memlekette siz dahil her şey düzgün, bozuk olan bir tek RTE, öyle mi?


Başta söylediğimiz gibi, bunların ne olup, ne olmadıklarını CB seçimlerinde bir kez daha görmüş olduk! (Bu konuda, "yavru muhalefet"ten bahsetmeye ise lüzum dahi görmüyorum!)

* * *

Bakın bu “Ekmeleddin bey” konusunda biz hep tek bir şeyi sorduk:

"Onun kim ve nasıl biri olduğu konusundan önce bize şunu söyleyin: CB adayı olarak milletin önüne koyduğunuz bu zat hakkında nasıl, kiminle ve hangi gerekçelere dayanarak bu karara vardınız?"

Cevap?...

Tık yok!...

Esasen, açık ve şeffaf bir siyasi yapı olmuş olsaydınız bize zaten bu soruyu sordurmazdınız!

Kaldı ki, sizin kendi vekillerinizin dahi son ana kadar bundan haberinin olmadığını kendiniz söylüyorsunuz! Onlara da yazıklar olsun ki, (bir ikisi dışında) bu konuda ağızlarını açıp da iki kelâm edemediler!

Peki, hadi bu siyaset esnaflarını geçtik, bütün bu gerçekler ortada durur iken niye oy kullanmaya gitmedin diye vatandaşa bodoslama bindiren diğer vatandaşlara ne demeli?

“Ekmel bey nasıl aday gösterildi ise gösterildi, bundan sana ne! Mühim olan Tayyip’ten kurtulmak değil mi?” mantığı nasıl bir mantıktır?

Ve nitekim, işte buyurun; Baykal’a yapılan bir kaset darbesi neticesinde CHP’nin başına getirilen ve “sandığa tıpış tıpış gidip oyunuzu bizim gösterdiğimiz adaya vereceksiniz!..” emrivakisinde bulunan o “mülayim” şahsın şimdi gerçek yüzünü buyurun görün!..

“Eski CHP’yi unutun!..” mealinde laflar ederek Atatürk Türkiye’sini silmeye ne kadar da “azimli” olduğunu ele güne duyurmak için kendini paralayan bu adam için “kendi ne ki, gösterdiği aday ne olsun” desek çok mu haksızlık ederiz?

Bir de, bu soruyu soran yalnız biz de değiliz. Milliyet gazetesi yazarlarından Melih Aşık da aynı soruyu soruyor ve diyor ki:

"Kemal Bey bu sütunda sorduğumuz en kritik soruya hâlâ cevap vermedi:

- Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı kimin projesiydi?

Soru önemli... Çünkü CHP’nin hiçbir kademesinde kimsenin aklına gelmemiş bir isim partinin Cumhurbaşkanı adayı oluverdi. Bu demektir ki, en kritik konularda parti dışından bir meçhul merkez öneri yapabiliyor ve bu öneri bütün parti organlarının üstüne çıkabiliyor.

Derken Kemal Bey benzer bir projeyi ortaya attı. Ömrü Refah, Fazilet, Saadet, Has gibi İslamcı partilerde politika yapmakla geçmiş Mehmet Bekaroğlu’nu partiye davet etti. Bekaroğlu çok muhtemelen bu kurultayda CHP Parti Meclisi’ne giriyor. Bekaroğlu’nun dinci, etnik siyaset yaptığını bu sütunda yazdık. Laz Enstitüsü Başkanı. Ana dilde eğitimi misyon edinmiş. Peki CHP hakkında ne düşünmüş?

Odatv dün Mehmet Bekaroğlu’nun 2011 seçimlerinden kısa süre önce HAS Parti Trabzon İl Başkanlığı’nda yaptığı konuşmayı aktardı. Bakın muhterem neler söylemiş:

“Sayın Kılıçdaroğlu için Gandi falan dediler ama çakma Gandi görüntüsü çok ikna edici olmuyordu. Bu tutum CHP’nin değişmediğini, değişmeyeceğini gösterdi. Zaten CHP Türkiye’de demokrasi icat edileli ya da yürürlüğe gireli halkın oyuyla asla iktidara gelmemiştir. Yine görünüyor ki aynı CHP bu tutumuyla iktidar olma gibi bir isteği yoktur. CHP hiçbir şekilde halkın reyiyle iktidara gelmedi, gelmeyecek."

Türkiye’de 77 milyon kişi arasından CHP güçlendirmek için bula bula Mehmet Bekaroğlu’nu bulmak... Ancak CHP dışında bir proje merkezinin fikri olabilir."(*)

Eh, elbette sayın Aşık!

Dediğiniz gibi 77 milyon içinde CB adaylığı için bula bula Ekmel beyi bulanlar, Bekaroğlu’na da parkta gezerken rast gelmediler herhalde!

Ve işte milyonlarca insan da bu iki yüzlülüğü sezdiği için sandığa gitmedi!

Ekmeleddin beyi allayıp pullayarak sanki Tayyip beyin tam karşı kutbu imiş gibi kamuoyuna sunanlar ve onun öyle olduğunu varsaymak gibi çocukça bir hevese kapılanlar, ne kadar boş bir ümit peşinde nefes tükettiklerinin bilmem ki artık farkına varacaklar mı?

Maskelerin inip gerçeğin bütün çıplaklığı ile açığa çıktığı şu dönemde bile daha hâlâ muhalefet namına bunlardan bir ümit bekleyen var ise varsın bekleye dursun! Fakat unutulmasın ki, yön duygusunu kaybedenin ve bunu da fark edemeyenin burun üstü çakılması da an meselesi demektir!

-------



(*)  http://www.milliyet.com.tr/Milliyet.aspx?aType=gundemYazarTumYazilarV4&AuthorID=59





1 yorum:

Mehmet Bilgehan Merki dedi ki...

Yorumlarınıza katılıyorum. CB seçimi konusunda daha temmuz ayında bloğumda "sandığa tıpış tıpış gitmeyeceğimi" yazmıştım.
Sevgiler ve saygılar.

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.