5 Ağustos 2013 Pazartesi

Kapitalist demokrasilerin sisteme sadık muhalefetini "bilişim devrimi" ile aşmak ve Beppe Grillo hareketi


İnsana ve insanlığın maddi manevi değerleri üzerine kara bir kuş gibi çökerek, et-kemik demeden ne varsa kursağına indiren global kapitalist düzen, nihayetinde kendi kazdığı kuyuya kendisi düşecek gibi görünüyor.

Artık giderek yavanlaşmaya başlayan ve ardı arkası kesilmeyen yolsuzluk ve hırsızlıkları örtmeye yetmeyen "demokrasi" yaveleri ve aynı şekilde bu kuru söylemin ardına gizlenerek "yetkili mercilerden" "sıra sende!" talimatı bekleyen "sistemin sadık muhalefet partileri", hızlı bir şekilde gelişen ve dünyayı gerçek anlamı ile "global bir köy"e döndüren "bilişim devrimi" karşısında tam anlamı ile "beş paralık" olmak üzereler!..

Bunun en çarpıcı örneklerinden biri de İtalya'da ortaya çıkan Bippo Grillo Hareketi...

Korkut Boratav hocanın kaleminden okuyacağınız konuyla ilgili aşağıdaki değerlendirme, (kendi vardığı sonucu ayrı tutarsak) "bilişim devrimi" ile şimdiye kadar sesini duyuramamış geniş halk kitleleri lehine gelişen bu durum, aynı zamanda ülkemizin muhalefetsizlikten kıvır kıvır kıvranan halk kitlelerine de sağlıklı bir çıkış yolu işaret eder mahiyette...

* * *

Beppe Grillo hareketi üzerine



Korkut Boratav
soL Gazetesi – 23 Temmuz 2013

İletişim devrimini bir doğrudan demokrasi modeline dönüştürme deneyimi içeren ve yozlaşmış siyasi sisteme açıkça meydan okuyanbu yeni hareket, halkın “kendiliğinden” muhalefetini nereye kadar taşıyacaktır?

Beş yıldan bu yana, Avrupa’nın güneyinde, doğusunda sıradan insanlar, uluslararası krizin tüm faturasını üstlenmeye karşı başkaldırdılar.

Yer yer hükümetleri düşürdüler, erken seçimleri zorladılar.

Ne var ki, bu muhalefetler örgütlü siyasi hareketlere dönüşemedi, parlamentolara taşınamadı.
Avrupa’nın iktidar ve muhalefetteki (sosyal demokratlar dahil)düzen partilerinin finans kapital ve güç odakları tarafından teslim alındığı tekrar doğrulandı, sadece “tellâklar” değişti.

Tek istisna, AB patronlarının ağır baskısı altında Şubat’ta erken seçimlere sürüklenen İtalya’da gözlendi.
Komedyen-siyasetçi Beppe Grillo’nun kurduğu Beş Yıldız Hareketi (BYH), “hepinize lanet!” sloganıyla katıldığı seçimlerden yüzde 25,5 oyla birinci parti olarak çıktı.

Grillo geleneksel bir parti değil, Facebook ve Twitter’da iki milyona yaklaşan takipçisinin ve blog’unu izleyen yüzbinlerin katkılarından oluşan bir hareket oluşturmuştu.

Yönetim, stratejik kararlar, adaylar, tüm üyelere açık internet oylamaları ile belirlenmektedir.

Programı ise, esas olarak, İtalya’nın çürümüş siyasi sisteminin reddiyesinden oluşmakta, alternatif ise belirsiz tutulmaktadır.

Seçimlerden sonra Grillo diğer partilerle işbirliğini reddetti.

“Orta-sol” Demokrat Parti (DP) ile Berlusconi’nin Özgürlük Partisi’nin (ÖP) oluşturduğu ve liderlerin katılmadığı zoraki bir koalisyon hükümetinin kuruluşunu önleyemedi.

Yolsuzluklara odaklı, sert bir muhalefet çizgisini sürdürmektedir.

f
Anlaşılmaktadır ki, “geleneksel/tarihi sol”dan umudunu yitiren İtalyan halkının önemli bir bölümü, düzen partilerine meydan okuyarak siyaset sahnesine çıkan Beppe Grillo’ya yönelmiş ve böylece “kendiliğinden bir toplumsal direnme” göstermiştir.

Ancak sorgulamalıyız:
Bir yandan iletişim devrimini bir doğrudan demokrasi modeline dönüştürme deneyimi içeren, bir yandan da yozlaşmış siyasi sisteme açıkça meydan okuyan bu yeni hareket, halkın “kendiliğinden” muhalefetini nereye kadar taşıyacaktır?

Düzen (kapitalizm) karşıtı, örgütlü bir harekete dönüşme potansiyeli içeriyor mu?
Başkaları için de geçerli bir “model” olarak görülebilir mi?
Beppe Grillo’nun internet blogu’nun İngilizcesi bazı ipuçları getiriyor.

* * *
Temel soru şudur:

Grillo, hareketinin sınıfsal konumunu nasıl tanımlıyor ve sol/sağ ayrımı içinde nerede duruyor?
Beppe Grillo, İtalya’nın sınıflı bir toplum olduğunu açıkça reddediyor ve ülkesinin farklı bir ayrışmaya dayandığını ileri sürüyor:

İki İtalya vardır. Birincisi ayrıcalıklı bir kast’ın parazit İtalyası’dır. Bu, siyasetçilerden, bürokratlardan, memurlardan, iş güvencesi olanlardan, emeklilerden, yaşlılardan oluşur. Diğer İtalya ise, bağımsız çalışanların, işten çıkarılanların, güvencesiz işçilerin, KOBİ’lerin, öğrencilerin, gençlerin ülkesidir.”

Bu hareket noktası, elbette, geleneksel sol/sağ ayrımını da geçersiz kılacaktır:

İdeoloji diye bir şeye inanmıyorum. Beş Yıldız Hareketi solcu değildir, sağcı da değildir, bana göre ikisi de aynı kapıya çıkar. Biz İtalyan halkının bir hareketiyiz, o kadar…

Grillo, “sol ile sağ” arasındaki farkları da “komedyen” üslubuyla açıklıyor:

İtalya’nın kapılarını herkese açmak solculuk, bir parça ırkçılık sağcılıktır. Berlusconi’yi emeklilerin desteklemesi sağcılıktır, sokağa sendikalılar çıkarsa solculuk olur. Bir buğday tarlasına çimento döküp otoyol yapmak solculuk, maçlarda Forza İtalya diye bağırmak sağcılıktır. Hemcinslerin evlenmesi solculuk, fahişeleri paraya boğmak sağcılıktır. Eskiden İtalya Sanayi Odası’nın düşüncesi ve yolsuzluk sağcılıktı; solcular, artık, her ikisini de benimsediler.”

Bu söylemle Grillo, sınıf mücadelelerinin İtalyan toplumuna getirdiği tarihsel kazanımları ve sol mirası bilinçli olarak inkar etmiş oluyor.

Bilinçli” diyorum; zira, İtalyan merkez/sol hareketi (DP) kendi geçmişiyle tüm bağlarını koparmış olabilir ama bu ülkede Marksizmin entelektüel birikimi güçlüdür, kalıcıdır, varlığını sürdürmektedir.

Grillo bu mirastan elbette haberdardır ve sol/sağ ayrımını bir sahne soytarılığına dönüştürmek ancak bilinçli olarak yapılabilir.

Grillo’nun hedef gösterdiği “ayrıcalıklı İtalya”nın en kalabalık bölümleri, devlet memurlarından, emeklilerden, sendikalı, iş güvencesine sahip işçilerden oluşuyor.

Bu katmanların kazanımları, geçen yüzyılda komünist ve sosyalist partilerin etki ve katkılarıyla oluşturulan refah devletinin ürünleridir.

Buna karşılık BYH kendi tabanını, küçük burjuvazi ve dışlanmış kalabalıklar içinde arıyor.

Bu kalabalıklar “lümpenleşme” potansiyeli taşırlar.

Bu potansiyele umut bağlayan siyasetin bir benzeri, geçmişte İtalyan faşizmini iktidara getirmişti. 

Hatırlamak gerekir.

Belki de bunalımın yarattığı “geçici bir siyaset garibesi” söz konusudur. Haziran’da yerel seçimlerde BYH’nin büyük oy kaybı bu olasılığı da akla getiriyor.

BYH hareketi Türkiye için dersler içeriyor mu?

Benzerlikleri abartmayalım.

Yine de, bence bu hikayeden tek bir uyarı çıkabilmektedir:

Kendiliğinden oluşan toplumsal direnmelerin, ülkenin sol, sosyalist, devrimci birikimi ile (mümkün mertebe örgütlenerek) bütünleşmesinin taşıdığı önem…






0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.