29 Nisan 2013 Pazartesi

Akdamar Kilisesi denince biz bunları hatırlıyoruz!..


Bunda yüz yıl önce Osmanlı'yı yıkmak için uydurulmuş ne kadar iddia varsa, bugün Türkiye Cumhuriyetine de aynı iddialar üzerinden saldırılmaya devam edildiği çok açık bir gerçek!

Tarih önünde hesaplaşmaktansa, mağduru oynayarak yarım kalmış heveslerini tatmin etmeye çalışan kimi Ermeni siyasetçilerini bir yere kadar anlayabiliriz. 
Bize garip ve acı gelen şey, bunlar tarafından ileri sürülen her zırva iddianın içimizdeki bir güruh tarafından derhal kabul görmesi!.. 
Hatta daha da ileri gidilerek, onlara bu konuda her türlü yardım ve yataklık yapmaya gönüllü olunması!..

Hatırlayın ki, 1915 yılında, o zamanki Osmanlı hükümetince fesat ocağı olarak görüldüğü için kapatılan, 1951 yılında hükümetçe yıkım kararı alınan ama olaydan haberdar olan Yaşar Kemal'in girişimleri ile yıkımı durdurulan Van'daki Akdamar Kilisesi, asıl ününü; 1915 yılında Osmanlı-Rus savaşı esnasında oynadığı rolle kazandı!..

Milli hafızamıza kazınmış acılarımıza aldırmadan, Müslümanlık adına, barış ve kardeşlik adına, insanlık adına, "dinlerarası diyalog" adına, buraya millet kesesinden 1.5 milyon dolar para harcayan ve tepesine de aynı parayla bir haç diken zihniyet, bakalım şimdi aşağıdaki şu sesi duyacak ve sayesinde saltanat sürdüğü bu milletin acısına kulak verebilecek mi?..

Konuyu meclis gündemine getiren MHP Kayseri Milletvekilli Yusuf Halaçoğlu. 

Ve işte o haber:


'50 Türk kadını Akdamar Kilisesi'ne götürülürken...'

Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı ve MHP Kayseri Milletvekilli Yusuf Halaçoğlu, 'Van, 1915 yılında Ermeni ve Rus saldırısı sonucu düştü. 50 Türk kadını Akdamar Kilisesi’ne götürülürken iffetlerini korumak için kendilerini göle attı. Biz onlar için maalesef bir iffet anıtı dikemedik” dedi.

Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı ve MHP Kayseri Milletvekilli Yusuf Halaçoğlu, Salihli Belediyesi Zafer Keskiner Tiyatro Salonu’nda düzenlenen ‘Türkiye Meseleleri’ konulu konferansta konuştu.

Halaçoğlu, “Asıl soykırıma biz uğradık. Fransız Cumhuriyet Ordusu’nun yarısına yakınının Ermeni milislerden oluştuğunu Boghos Nubar Paşa’nın Fransız makamlarına yazdığı mektuplardan anlıyoruz. Bu şu demektir; Bizim vatandaşımız düşman saflarında bize karşı savaşmıştır” dedi.

MHP’li Halaçoğlu, yedi düvele karşı mücadele verildiğini hatırlatırken şöyle konuştu:

'ALLAH GÖSTERMESİN'

“Çanakkale’de kaç yüz bin şehit verdik? Analarımız, bacılarımız ‘Düşmanların çizmesi vatan topraklarımıza girmesin’, ‘İstanbul’u almasınlar’ diye ağladı. Vatan için can verilir, onun için analar da, bacılar da, eşler de, çocuklar da ağlar. Ama vatanın bir karışının düşmana peşkeş çekilmesini Allah göstermesin.

'80 BİN KİŞİ ÖLDÜ'

Van’daki Akdamar Kilisesi ibadete açıldı. Ama bakın bunu yaparken bir şeyi göz önünde tutmadık, unuttuk bazı şeyleri. Van 1915’te Ermeni ve Rusların birlikte saldırıları sonrası düştü. 80 bin insan öldürüldü ve burada 50 Türk kadını alınarak Akdamar Kilisesi’ne götürülmek istendi. Götürülürken, kadınlar iffetlerini korumak için kendilerini göle attı ve iffetlerini korudu. Ama maalesef biz onlar için oraya bir iffet anıtı dikemedik.”


(http://haber.gazetevatan.com/iffet-aniti-dikemedik/533921/9/siyaset)


...

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.