25 Ocak 2012 Çarşamba

Emperyalist Demokrasi Güncellemeleri...

Ertuğrul Özkök, bugünkü (24 Ocak 2012) köşesinde ilginç bir makaleye imza attı. "O gün düşen bir UFO muydu?" başlıklı makalesinde Özkök, 21 Haziran 2011 günü Libya semalarında meydana gelen bir olaya işaret ederek, şöyle diyor:


"O gün Kaddafi yanlıları, üzerlerinde uçan bir cismi düşürdü. Askeri bir başarı ile moral arayan askerler heyecanla çöle düşen cisme doğru koştular. Amaçları, araçtaki pilotları ve yabancı askerleri yakalayıp psikolojik üstünlük elde etmekti. Ancak düşen cismin yanına gelen askerleri bir sürpriz bekliyordu. Düşen aracın içinde kimse yoktu.


Oysa daha 5 dakika önce o aracın içinden kendilerine ateş açılıyordu. Öyleyse düşürdükleri bu cisim neydi? 


Ama asıl şaşkınlığı ertesi gün yaşayacaklardı. 22 Haziran günü dünyadaki gazetelerde ve televizyonlarda düşürdükleri araçla ilgili tek kelime haber yoktu. Üstlenen kimse de çıkmamıştı.(..) (Ama) Aracın düştüğü yerden binlerce kilometre uzakta bir yerde bir takım insanlar, ne olup bittiğini çok iyi biliyorlardı. Düşen araç, "fire scout" modeli bir helikopterdi ve Amerika Birleşik Devletleri'ne aitti. Pilotu olmadığı için, hayatını kaybeden veya esir düşen bir Amerikan vatandaşı da yoktu. Dolayısı ile haber olması bile gereksizdi. Ancak gazetecilerin bile üzerinde durmadığı bu olayı, yakından takip eden bir "tarassut köpeği"(watch dog) vardı ve daha o gün, düşen aracın içinde ölen "hayalet pilotun" hikayesini yazmaya başlamıştı.  


Bu kişinin adı Peter W. Singer'di ve "Brooking Institution"da çalışıyordu. 


Yazdığı hikâyeyi, geçen cumartesi günü  International Herald Tribune gazetesinde yayınladı. 


Yazar bu çok ilginç yazısında hepimizi uyarıyor. 


 Diyor ki: "Biliyor musunuz, demokratik ülkelerden bazıları parlamentolarının haberi ve izini olmayan savaşlara giriyorlar."


* * *


Özkök yazısının devamında, ABD ordusunda halihazırda 7 bin "drone"nin görev yaptığını ve yakında bunlara 12 bin adet daha katıacağını söylüyor ve ardından da; "peki bu olayın demokrasi ile ilgisi ne" diye soruyor. Bu sorunun cevabı ise gayet manidar:


ABD, bu türden operasyonları 7 yıldır yapıyor. 2004 yılından bu yana sadece Pakistan'da 300'den fazla "drone" operasyonları yapılmış ama ABD Kongresinin ruhu bile bunları duymamış. Bu operasyonlar "insansız" yapıldığı için, Kongre'den ne izin, ne de karar çıkarılmasına ihtiyaç duyulmuş!..


* * *


"Eşek Arısı" anlamına gelen "drone" kelimesi, Heron ve benzeri-amacı istihbarat değil hedefi imha etmek olan yeni nesil- "insansız hava silahları"nın geneline verilen bir ad. 


Bu konu ile ilgili son bir haber verecek olursak, ABD, bugün "Afrika Boynuzu" olarak bilinen bölgede yer alan Etiyopya'nın Arba Minch adlı şehrinde, CIA'nın Somali ve Yemen'de üslendiği iddia edilen El-Kaide örgütüne karşı yapacağı operasyonlar için aşağıda görüldüğü üzere bir "drone üssü" kurmuş durumda. 



Bu da, ABD'nin Pakistan'da El-Kaide operasyonları adı altında drone'larla bombaladığı köylerden birinden alınmış iki kare: (Yüreğinizin kaldırabileceğine gerçekten inanıyorsanız, diğer resimler için resmin altındaki linke tıklayabilirsiniz...)






Kaynak:





...

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.