16 Kasım 2011 Çarşamba

Kraliçe Viktorya döneminde İngiliz tesettürü!..

Britanya imparatorluğunu, öldüğü 1901 yılına kadar tamı tamına 63 yıl 7 ay süreyle yönetmiş olan kraliçe Viktorya'nın "muhafazakârlık" ve "şeklî ahlâk" konusunda gösterdiği titizlik, 19. yüzyıl İngiltere'sinde önemli izler bırakmıştır.


Aşağıdaki resimlerde de görüleceği üzere, İngiliz kadınları, çocukları ile resim çektirseler dahi yüzlerini saklamak zorunda kalmışlardır. Kimi görüşlere göre, asıl maksadın, sandalyede kendi başına oturamayacak kadar yaşı küçük olan çocukların resminin çekilmesi esnasında onları kucaklarında tutmak ve kendilerini de bu esnada stüdyoda bulunana perde vb. gibi örtülerle kamufle ederek bu durumu gizlemek olduğu öne sürülse de, mevcut resimler, bu görüşleri geçersiz kılmaya yetiyor. 


Gerçek olan şu ki, kendisi de bir kadın olan kraliçe Viktorya döneminde kadınlar, (anne dahi olsalar) daima birer potansiyel günah kaynakları olarak görülmüşler ve bu yüzden de sürekli aşağılanmaya ve ikinci sınıf insanlar olarak yaşamaya mahkûm edilmişlerdir. O döneme ait aşağıdaki resimlerin, bu konuda bize daha fazla söz söyleme gereği bırakmayacak kadar net ve açık olduğu ise su götürmez bir gerçek!..
















.

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.