28 Kasım 2011 Pazartesi

Kafanız çok mu karışık?

"Eksen"i Mustafa Kemal'ce "müdafaa-i hukuk ideolojisi" olarak belirlenmiş Türkiye Cumhuriyeti'nin bu eksen üzerinde bulunduğundan bîhaber bir biçimde; ona "yeni bir eksen" arayarak bu ülkenin yıllarını bu uğurda heba eden ama buna rağmen kendilerini "Kemalist" olarak tanımlamakta da ısrar eden kimi "solcu" zevatın millet üzerinde bıraktığı en olumsuz intiba'dan nasibini alanlardan biri de hiç şüphesiz Mustafa Kemal'dir.


"Okumayan" ve "okutulmayan" bir milletin Atatürk'ü bunlar üzerinden tanımış olması, bu milletin en büyük talihsizliğidir. Onu ve görüşlerini sahiplenir bir görüntü vererek onun görüşleri ile uzaktan yakından bir alâka kurulması mümkün olmayan muhtelif fikirlere dört elle sarılan, o fikirlerin sahiplerini kendilerine "önder" edinen bu insanlar, ülkenin bugünkü durumundan kendilerine düşen sorumluluk payını bir daha düşünmeli, Atatürk'ten ve onun fikirlerinden bu kadar uzağa düşmüş bir milletin bu vaziyetine kendileri tarafından yapılan "katkı"yı artık bir an önce durdurmaları gerektiğini görmelidirler...


Bu düşüncelerimizi bir defa daha tekrar etmemizi sağlayan ve internet mecrasında yayınlanmış bir makalenin okuyucu yorumları bölümünde tesadüf ettiğimiz bir okuyucu yorumunu, bir "hatırlatma notu" olarak buraya almakta doğrusu fayda görüyoruz. 


"Klişe" düşüncelerle boğuşup duranlar için bir faydası olmayacaksa da, "ülkesi ve milleti için" doğruyu arayan genç beyinler için önemli bir "hatırlatma" olduğuna inandığımız bu notta, okuyucu şöyle diyor:


"Şimdi Sol'cuyum diyerek Atatürk'e ve kurduğu ülkeye, diğer ülkelere açtığı yola karşı çıkanlara sorsak Marx derler, Lenin derler, Che derler, Castro derler de onlar bu tarafa ne söylerler bilmezden gelirler... 


Bunlardan bir tanesi de CHE'nin CASTRO'nun büyük hayranı gönüllü neferi CHP'ye Kılıçdaroğlu ile gelip çabuk küsüp giden, şimdilerde yandaş kanallarda CHP ve Kemalizm eleştirileri ile iş bulan Ender AYSEVER.


Bazen E.Uzun rumuzuyla yazan o mu diye şüpheye de kapılabilirsiniz... 


Fidel CASTRO 'dan: 


 "ABD ve AB destekli Türkiye'deki olayları yakından izliyorum. Sizin oradaki PKK öncülüğünde süren Kürt hareketi, ABD'li Yankee'nin petrol bekçisidir. (1994)" 


"Asıl devrimci Mustafa Kemal Atatürk'tür. Ben bir devrim yaptım, ama O'nun yaptıklarını asla başaramazdım.Kendinize başka esin kaynağı aramayın." 


"Bizim ve tüm mazlum halkların esin kaynağıdır devrimci Kemal Atatürk... Sağdan sola doğru yazılan Arap harfli alfabeyi bırakıp, soldan sağa doğru yazılan abece'ye geçilen harf devrimi başta olmak üzere bir dizi çağdaş ve aydınlanmacı Cumhuriyet devrimlerini bu kadar kısa sürede biz başaramazdık." 


"Devrimci Mustafa Kemal Atatürk varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar? Devrimci Atatürk bizim ve tüm mazlum halkların esin kaynağıdır." 


"Büyük bir deha ve komutan olan Kemal Atatürk'ün kıymetini bilin.""


* * *


Eh, elinin altında duran kıymetlerin farkına varmak ve onları sahiplenmek konusunda çok da heveskâr olmamış bir millet, sadece jeopolitik konumunun sağladığı bir avantajla daha ne kadar ayakta kalabilir ve onun "mutluluğu" uzaklarda arayan aydınları bu gidişe ne derece dur diyebilir, işte bütün mesele bu noktada düğümleniyor...





0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.