21 Eylül 2011 Çarşamba

Tasmalı Kölelik !

SAKSON KÖLELERİ!





Sakson köleleri, boyunlarında efendilerinin adının yazıldığı tasmaları taşırlarmış. Ki, sahibinin kim olduğu belli olsun, ona göre muamele görsün! 

Saksön köleliği, milattan önce 3. yüzyıldan itibaren biliniyor. Avrupa kıtasının eski kavimlerinden olan saksonlar Germen asıllıdırlar. Bugünkü Almanya’nın Saksonya eyâletine ad veren bir kavimdir. Ren ile Elbe nehirleri arasında, M.Ö. 3. yüzyıldan beri bulundukları biliniyor. Mîlâttan sonraki ilk yüzyıllarda bölge dışına taşarak, Britanya Adasına, yâni İngiltere’ye gittiler. Britanya Adasının her tarafına yayıldılar; güney ve güneydoğu kısmına hâkim olup sömürge hâline getirdiler. Denizlerde korsanlık yaptılar. Sekizinci yüzyılda dörde bölünüp, parçalandılar. Zulüm, onları da tarih sahnesinden sildi.


Sonunda efendilik de bitiyor, kölelik de! İnsanın en büyük zilleti köleliktir. Hele, sakson vari “tasmalı kölelik”ten daha aşağılayıcı bir durum tasavvur edilemez. Dünyanın çeşitli bölgelerinde veya ülkelerinde bu gün “sakson köleliği” diye adlandırabileceğimiz durumlar, çelişkiler yaşanıyor. Güç, tek kutupla hale gelip küreselleştikçe bu defa insanlar değil, ülkeler köleleşiyor. 


Bu gün Ortadoğu’da yaşanan dram, açıkça bu fotoğrafı veriyor. Ülkeler yeni baştan dizayn ediliyor, sınırlar yeni baştan çiziliyor. Yeri geldiğinde savaşla, yeri geldiğinde bölüp parçalama yöntemleriyle, yeri geldiğinde işbirlikçi iktidar ve ajanların marifetiyle. Küresel güç, hakim olmak istediği ülkede “milli ruh”tan yoksun muhterisler arar. O “muhteris” bulunduğunda ona önce iktidar vadedilir, sonra iktidar yapılır, sonra da eline koca bir liste verilir. “Listedeki buyruklarımı yerine getirdiğin sürece sana havada, denizde, karada ölüm yok!” denir. Sakson kölesi, efendisinin adını taşıyan tasmayı boynuna geçirmiştir bir kere. O buyuracak, köle buyurulanı yerine getirecektir. Kaçarı yoktur. Bu bir alış-veriştir. İşbirlikçi iktidarını sürdürecek, efendisi istediğini alacaktır! İşbirlikçi iktidarlar, sadece efendisinin desteği ile ayakta kalamazlar. İçeriden ona “bende” olacak kişilere ve güçlere ihtiyacı vardır. Bunları elde etmek çok kolaydır. Kimini parayla, kimini makamla, kimini korku yöntemlerini kullanarak kendine bağlarlar. 


 Sakson köleleri çoğalmıştır artık. İçerideki köleler, kendilerine nimet, ya da korku salan iktidarın tasmasını taşırlar boyunlarında. Bunlar kimi aydınlardır, kimi yazarlardır, kimi işadamlarıdır, kimi bürokratlardır, ya da efendisinin emriyle vekil yapılmış kifayetsiz muhterislerdir. Artık, kölelik zinciri kurulmuştur. Bu zincire dayalı efendilik müessesesi keyfini sürmeye devam eder. Ne zamana kadar? Tasmalar, boyunları sıkıncaya kadar!


“Zulüm hiçbir zaman payidar olmadı!” Köleler, tasmalarını kırmaya başladıkça, zalimler kaçacak delik aradılar! 


Bakın, bunlardan birisi, hem de en sadık olanı, elini tasmasının üzerinde gezdirerek efendisi hakkında neler döktürmüş: “Onun beyin kıvrımlarında nelerin dolaştığını bilebilecek kadar kendisine yakın olan bir insanım. Bir boşluktan yararlanmaya çalıştığı besbelli. Onunla demokratik bir ülke inşa edilebileceği kanaatinde değilim. Henüz entelektüel ve siyasal birikiminin bu çapta olduğuna inanmıyorum.” 


En sadık köle bile tasmasını kırmaya niyetlenmişse, son yaklaşıyor demektir!


http://ciglikgazetesi.blogspot.com/


M.Necati GÜNGÖR







0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.