7 Eylül 2011 Çarşamba

Russia-2045 Projesi


1940 yılında, ilk kez Amerikalı Profesör Norbert Wiener tarafından, bir "uçaksavar projesi" çalışması sırasında ortaya atılan "sibernetik" kavramı, Wiener'in 1948 yılında yazdığı "Hayvanlarda ve İnsanlarda Sibernetik veya Kontrol ve İletişim" adıyla yayınladığı kitabıyla bütün dünyaya yayılmıştı. 


Bu kavram, teknik cihazlarda ve insan dahil diğer bütün yaşam formlarında sinyal iletişimi, bu sinyallerin ayarlanması ve düzenlenmesine dair çalışmaları içermektedir. 


Daha sonraki çalışmalarla, "Cyborg" adı verilen, "yarı canlı-yarı makina formları" oluşturma aşamasına gelen sibernetik bilimi, bugün çok daha ileri bir noktaya ulaşmak üzere. "Russia-2045" adı verilen proje, emsallerinden çok daha farklı bir noktadan hareket ediyor. Çağlar boyunca "ölümsüzlüğü" arayan insanoğlu, bunun çaresini, hep "mevcut bedenin ömrünü uzatmakta" aramıştı. Fakat "Russia-2045" projesi, bu bakış açısını radikal bir şekilde değiştiriyor ve konuya çok daha farklı bir noktadan yaklaşıyor. Nasıl mı? 

İşte o makale:

"Russia-2045" projesindeki bilim adamları bir enerji olduklarına inandıkları ruhu sağlıklı bir bedene transfer ederek ölümsüzlüğü sağlayacaklarını iddia ediyor.


Yaklaşık iki yıl önce Rusya’da, kendilerini “Ölümsüzlük şirketi” olarak tanıtan bir grup Rus bilim adamı ‘Russia-2045’ projesiyle ortaya çıktı.


Bu çalışma grubu en geç 2045 yılına kadar insan ruhunun yerini tam olarak tespit edeceklerini ve bu ruhu kopyalayarak yapay bedene taşıyacaklarını iddia ediyor.


Geçen günlerde “Russia-2045” üyeleriyle Rus Ortodoks Kilisesi arasında ciddi bir fikir düellosunun yaşandı. “Russia-2045” projesini yöneten şirketin başkanı Dmitriy İtskov Nerdun Hacıoğlu’na konuştu.


İtskov, 20. yüzyıl boyunca ölümsüzlüğün veya en azından insan ömrünün uzatılmasının tıpta arandığını söyleyip ölümsüz insan projesinin bugüne kadar yapılmış benzeri çalışmalardan farklı olacağını anlattı;


“Rus profesör Vladimir Skulachev’in insan bedenindeki hücrelerin oksitlenmesini durdurma yöntemi beklenen sonucu vermedi. 1990’da keşfedilen ‘telomeraz’ fermenti insan hücrelerini hızlı ve yaşlanmadan çoğaltıyordu. Fakat bu yöntemle kanser hücreleri de hızla çoğalmaya başladı.


Geçen yüzyılın ortalarında dondurularak muhafaza edilmiş hasta bedenlerde onarımı imkansız hasarlar tespit edildi. Kök hücre sayesinde gençleşme yöntemi de sonuç vermedi. Tüm bu çalışmalar sonucunda 200 yıl önce ortalama 40 yıl olan insan ömrü günümüzde 80 yıla yükseltilebildi.


Tıbbi çalışmalara bakarak insan ömrünün gelecekte 10-20 yıl daha uzatılabileceğini söyleyebiliriz. Ancak ölümsüzlükten bahsetmek kesinlikle mümkün değil.”


İtskov’a göre, Russia-2045 projesi tıptan çok farklı bir yoldan ilerleyecek. Hatta bu projede neşter ve kan söz konusu olmayacak. Ölümsüz ruha sibernetik teknoloji ve cyborg ile ulaşılacak. Ruhun hasta bedenden ayrılışını gönüllü ve cazip bir prosedür haline getirecekler. Ruhu daha sağlıklı bir ortama geçmeye davet edecekler.


PROJEDE 25 BİLİM ADAMI VAR
Aşırı iddialı ölümsüz insan projesine hangi cesaretle başladığını sorunca, “İnsanın ölümsüz hale getirilebileceğine inandığım için bu işe giriştim” yanıtı alıyoruz. ‘Russia-2045’ projesine başlamadan önce Rusya’da ve dünyada bir dizi uzmanla görüşmüş, 25 Rus bilim adamını projeye davet etmiş: “Geçenlerde Rusya’nın Çelyabinsk şehrinde yaşayan profesör Vyaçeslav Ryabinin’i projemize davet ettim. Ryabinin, en karmaşık organlardan karaciğerin yerini alan dünyanın en mükemmel makinesini icat eden kişi.”


‘Russia-2045’ projesinde İtskov’un çalışma arkadaşlarından biri de Dr. Aleksander Bolonkin. Rus bilim adamı Bolonkin, elektronik ölümsüz insan fikrini ilk kez 20 yıl önce ortaya atmış. 1990’da Rusya Bilimler Akademisi’ne e-insan düşüncesini sunmuş, destek bulamayınca ABD’ye göç etmiş. Elektronik insan yaratma düşüncesi ABD hükümetinden de destek almış.


BEYNİN ŞİFRELERİNİ ÇÖZECEĞİZ
İtskov, sibernetik teknolojiyi seçme sebeplerini de anlatıyor: “Canlı cansız yapı bir arada hayatımıza girecek. İlk önce çok daha kaliteli işitme cihazları, ardından yapay retina... Sonra beyinden komuta alan mekanik ayak, kol ve eller eskilerin yerini alacak. Beyne monte edilecek minyatür işlemciler yakın bir gelecekte Parkinson hastalığını yenmeye yarayacak. Biyomekanik cyborg’lar sadece hastalara hizmet etmeyecek. Örneğin insanın bedenen bulunması mümkün olmayan ortamlara beyniyle kontrol ettiği cyborglar gönderilecek. Japonya’daki radyasyon saçan nükleer santral gibi, uzayın keşfi gibi alanlarda yakında bu akıllı robotlar kullanılmaya başlanacak.”
Ama Russia-2045 grubunun asıl hedefi beyin. Beynin şifrelerini çözerek ruhun gizliği olduğu yeri bulmak en büyük amaçları: “Bizim grup, insan ruhunun iddia edildiği gibi 21 gram olduğuna inanmıyor. Biz ruhun bir madde olduğuna değil, bilgi taşıma özelliğine sahip bir tür enerji olduğuna inanıyoruz. Bunu kanıtladığımızda insan beynini kopyalayarak ilk e-insanı yaratmış olacağız.”


ÖLÜMSÜZ İNSANI STEVEN SEAGAL DA DESTEKLİYOR
Geçenlerde Rus Ortodoks Kilisesi’nin tepkisini çektik. Kilisenin neden kızdığını tahmin ediyoruz. İnsanı ölümden kurtaracak çalışmalar ilerledikçe düne kadar geçerli bir dizi dogma belki de yıkılacak. Bu durum kilisenin pek hoşuna gitmiyor. Hele Rus Ortodoks Kilisesi’nden saygıdeğer rahip Feofan Kryukov bizimle işbirliği yapmayı kabul edince yıldırımları iyice üzerimize çektik. Tıpkı Ortaçağ’da Kopernik örneğindeki gibi... Ama bir yanağımıza tokat yesek de öbür yanağımızı dönmeye hazırız. Aslında, ölümsüz insan projesinde tüm dinlerle diyaloğa hazırız. Bu projedeki tüm çalışmaların topluma açık yapılacağını ilan ettik. Dünyadan destek de alıyoruz. Örneğin iki gün önce ünlü aktör Steven Seagal bizim projeye desteğini açıkladı. Yakında ‘Russia-2045’ ölümsüz insan projesi uluslararası boyut kazanacak.


AVATAR’DAN E-İNSANA AŞAMALAR
Dmitriy İtskov’un başında bulunduğu ölümsüz insan çılgın projesinin aşamaları:
2015: Hollywood filminden ödünç alınmış adıyla Avatar ortaya çıkacak. İnsan beyninin gönderdiği sinyallerle komuta edilebilecek bu cyborg filmdeki örnekten farklı olarak biyolojik değil, tamamen biyonik olacak.
2020: Yapay bedene ölümcül bir hastanın beyninin gönüllü olarak aktarım deneyi gerçekleşecek.
2030: Beynin kopyalanması mümkün olacak. Ruhu içinde gizlediği sanılan beyin tamamen sayısal data bilgiye dönüştürülecek.
2045: İlk e-insan!


PROJENİN MUHALİFLERİ DE VAR
Ölümsüz insan projesinin hiçbir zaman gerçeğe dönüşmeyeceğini iddia edenler de var. Bunlardan biri Rusya Teknik Bilimler Doktoru Pavel Voronin. Voronin’e göre bırakın ruhun bilgisayara aktarılmasını, yapay şuur yaratmak bile yakın ve uzak gelecekte prensip olarak mümkün değil. “İnsan beyninde yaklaşık 200 milyar nöron yani sinir hücresi bulunuyor. Bu hücrelerin içindeki bilgi birikim modeli ve yapısı kabloyla dışa aktarılabilecek türden değil. Hücreye dokunulduğu an hem hücrenin kendisi hem içindeki bilgi yok olmaya mahkum” diyor. İnsan beyninde bir santimetrekarelik sinir hücresi alanındaki bilgi akışının yapay modele dönüştürülmesi için Voronin’e göre Avrupa’daki tüm bilgisayarların bir ay boyunca birbirine bağlı çalışması gerekiyor.


haber365.com





0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.