18 Eylül 2011 Pazar

Maksat "Kürtçülük" olsun!..

Türkiye'de "aydın" olmak, "namuslu" olmak anlamına gelmiyor.


Önemli olan, "insan hakları" denince akıllarına Türklerden başka herkes gelen, "hayvan hakları" dahil, her türlü hakka saygılı olduklarını göstermek için büyük gürültüler koparmaktan sakınmayan "Türkiye'nin bu aydınları(!)", nedense; bırakın "Türk"ün adını ağızlarına almayı, "kimliğinden vazgeçmedikçe" onun varlığına dahi tahammül edemediklerini her fırsatta ortaya koymayı mutlak bir "gereklilik" olarak görüyorlar!..


Bir kaç istisna hariç olmak üzere, içlerinde bir çoğu "marksist/leninist vb." (ve aynı zamanda da kemalist(!)) olan ve dillerinden düşürmedikleri "halkların kardeşliği" sloganı ile, bu ülkenin "kaynaşmış" insanlarını ayrı ayrı tarif etmeyi bir marifet sayarak emperyalizmin ekmeğine yağ süren bu saftirikler, yıllardır sürdürdükleri bu aymazlıklarının ülkeyi ne hale getirdiğine dahi aldırmadan, aynı aymazlıklarını sürdürmeye devam ediyorlar. "Ezilenlerin yanında olmak", onların lügatinde, "ezen Türk"ün karşısında olmakla aynı anlama geliyor. Bunun binlerce örneğinden biri, daha doğrusu en sonuncusu "Emrah Gezer davası"...

27 Aralık 2009'da vuku bulan olayla ilgili "Kürtçe şarkı tartışmasından cinayete.." başlığı ile verilen haber şöyle:


"Ankara'da Çankaya ilçesinde Emrah Gezer adlı genç, arkadaşının doğum gününü kutlamak amacıyla eğlendiği bir barda, Kürtçe şarkı söylediği için tartıştığı Özel Harekat polisi tarafından 3 kurşun ile öldürüldü. Olayın görgü tanıkları, polis memurunun Gezer"i hedef seçerek ateş ettiğini iddia etti. Olay, polis tutanaklarına da “Kürtçe şarkı yüzünden çıkan olay” şeklinde geçti. Diyarbakır"ın Silvan ilçesi nüfusuna kayıtlı 29 yaşındaki Emrah Gezer, 1994 yılından beri yaşadığı Ankara"da söylediği Kürtçe şarkı nedeniyle öldürüldü. İddialara göre olay şöyle gelişti: Emrah Gezer, 27 Aralık"ta Ankara"nın Çankaya ilçesine bağlı Kavaklıdere semtinde bulunan bir barda arkadaşının doğum günü partisine katıldı. Geç saatlere kadar burada eğlenen Gezer, canlı müziğin sona ermesinden sonra arkadaşlarına Kürtçe şarkı söyledi. 


KÜRTÇE ŞARKIYA MÜDAHALE 
Bunun üzerine yan masada, aralarında Özel Harekat polislerinin de bulunduğu kişiler, Kürtçe şarkı söylenmesine müdahale ettiler. Gezer ve arkadaşlarına küfür ve hakaretler yağdıran grup ile Gezer ve arkadaşları arasında tartışma çıktı. S.A. ve L.A. adlı Özel Harekat polisleri, Gezer"in Kürtçe şarkı söylemesi nedeniyle tartıştı. Tartışma bar sahiplerinin müdahale etmesinin ardından barın dışına taştı. Bardan çıkan Gezer, S.A. adlı Özel Harekat polisi tarafından silahla vuruldu. Vücuduna 3 kurşun isabet eden Gezer, hayatını kaybetti. Olayın ardından gözaltına alınan S.A, Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği"ne götürüldü. Olay polis tutanaklarına da, “Kürtçe şarkı yüzünden çıkan olay” şeklinde geçti. Bu arada olaydan sonra hayatını kaybeden Emrah Gezer"in barda eğlenen ağabeyi Ramazan Gezer de gözaltına alındı. 


BÖLGEDE GÖREV YAPMIŞ 
Öte yandan, Gezer"i öldüren polisin daha önce bölgede Özel Harekat Timi olarak görev yaptığı öğrenildi. Olay yerinde bulunan ancak ismini vermek istemeyen görgü tanığı, yan masada Özel Harekat polisleri ile birlikte oturan S.U. adlı kadının “Pis PKK"lılar, PKK"lılarla aynı ortamda kalamam” dediğini belirtti. Kadının, daha sonra kendilerine bardak fırlattığını, olayların büyümesi üzerine garsonların araya girdiğini dile getiren görgü tanığı, “Kadın sürekli küfür ediyordu. Oranın sahibi ilk onları dışarıya çıkardı. Daha sonra biz de dışarıya çıktık. Dışarı çıktığımızda silah sesleri geliyordu. Emrah yere yığıldı. Polis doğrudan Emrah"a sıkıyordu. Arkadaşımızı sırtından vurdular” dedi."(*)


* * *


Haberin yoruma ihtiyacı yok, aynen şimdi aşağıda nakledeceğimiz haber gibi:


Kürtçe şarkı söylemeyince öldürdü 


Barda şarkı söyleyen genç istenen kürtçe parçayı bilmediğini söyleyince öldürüldü


17 Aralık 2010 Cuma, 12:07:18 


Beycan ÜÇKARDEŞ/ MERSİN (AHT) 


Mersin'de eğlenmek için gittiği türkü barda iddiaya göre istediği Kürtçe türkü çalınmadığı için öfkelenen genç kan döktü. 


Tartışarak ayrıldığı barı kapanma saatinde silahla basan Metin Baydar, istediği türküyü çalmayan Türk Halk Müziği Sanatçısı Sarp Öztürk'ü öldürdü, Gitarist Göktay Okçu'yu, müzisyen Mahir Özcan ve garson Ramazan Koç'u yaraladıktan sonra kayıplara karıştı. 


Olay, sabah 02.00 sıralarında Adnan Menderes Bulvarı'nda faaliyet gösteren Derviş Tümüklü'nün yaptığı DT Jasmin Türkü Bar'da meydana geldi. 


Mersin'de oto galericiliği yaptığı ifade edilen Metin Bayındır, yanında yeğeni Ş.P ile birlikte dün gece 23.00 sıralarında eğlenmek üzere Türkü Bar'a gitti. Alkol içip gecenin ilerleyen saatlerine kadar yeğeni ile eğlenen Metin Bayındır, bir ara sahnede bulunan Türk Halk Müziği Sanatçısı Sarp Öztürk'ten Kürtçe türkü çalıp söylemesini istedi. Ancak, iddiaya göre sanatçı Sarp Öztürk(38) Kürtçe türkü bilmediğini dile getirerek bu isteğini yerine getiremedi. 


Barda kaldığı süre içinde bu nedenle çalışanlar ve sanatçılara da sataştığı öne sürülen saldırgan Metin Bayındır, yeğeni ile birlikte 01.00 sıralarında bardan ayrıldı. Yaklaşık bir saat aradan sonra saat 02.00 sıralarında geri gelen Metin Bayındır, programı biten ve kapanmak üzere olan barı tabanca ile bastı. 


Silahını çekerek bara dalan gözü dönmüş saldırgan Metin Baydar, evine gitme hazırlığında bulunan saz sanatçısı evli bir çocuk babası Sarp Öztürk'e, Gitarist Göktay Okçu(37) müzisyen Mahir Özcan ve garson Ramazan Koç'un(21) üzerlerine kurşun yağdırdıktan sonra olay yerinden kaçarak izini kaybettirdi. 


Silah sesleri üzerine polis alarma geçerken Türkü Bar ve çevresinde geniş önlemler alarak içeride delil tespiti yaptı. Türkü Bar bir anda kan gölüne dönerken, ağır yaralanan sanatçı Sarp Öztürk, Göktay Okçu ve garson Ramazan Koç diğer çalışanlar tarafından olay yerine çağrılan ambulanslarla hastanelere kaldırıldı. 


Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılan ve karın boşluğu ile göğsüne iki kurşun isabet ettiği belirlenen Sarp Öztürk yaşamını yitirdi. Sağ bacağından yaralanan Gitarist Göktay Okçu ise Mersin Devlet Hastanesi'ne, kalçasından yaralanan garson Ramazan Koç ise Toros Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Sağlık durumu iyi olan garson Ramazan Koç, "Bir anda silahla içere girerek etrafa kurşun yağdırdı. Kendimi yere atarak canımı zor kurtardım" dedi.

Bu arada, Kürtçe türkü çalıp söylemediği iddiasıyla öldürülen Türk Halk Müziği sanatçısı Sarp Öztürk'ün çevresinde son derece sevilen ve beğenilen bir sanatçı olduğu belirlendi. Sanatçının kendisine ait Facebook sayfasında 500 kişiden oluşan bir hayran sayfası yer alıyor. Kişisel sayfasında Neşet Ertaş, Cem Karaca, Onur Akın, Latif Doğan, Haluk Levent, Kıvırcık Ali, Güler Duman gibi bir çok ünlü sanatçı ile de birlikte çektirdiği fotoğrafları bulunan Türk Halk Müziği Sanatçısı Sarp Öztürk'ün, bir albüm çalışması içinde olduğu belirlendi. Sanatçının ayrıca, Türk halk Müziği'nin ünlü sanatçılarından Musa Eroğlu, Mustafa Özaslan, Kıvırcık Ali ile Yıldırım Budak'ın önümüzdeki günlerde çıkacak albümünde düet yapacağı da ifade edildi. Olayla ilgili soruşturma çok yönlü sürdürülürken, izini kaybettiren saldırgan Metin Bayındır her yerde aranıyor.(**) 


* * *


Evet, iki cinayet, ikisi de alkollü insanların karıştığı bir cinayet vakası. Birincisinde hayatını kaybeden bir "Kürt", ikincisinde hayatını kaybeden ise bir "Türk". Bu cinayetlerin ortak noktası ise "Kürtçe şarkı söylemek"...   


Bir yıl ara ile vuku bulmuş iki elim hadise!..

Memleketin getirildiği noktaya bakar mısınız!..

İşin bu tarafından daha vahim olan şey ise bu haberlerden ikincisinin üzerine ustalıkla sünger çekilip, "Sarp Öztürk'ün katili yakalandı mı, yakalandı ise ne ceza verildi" diye bir kere bile sorulmuyorken, birinci hadisede hayatını kaybeden "Emrah Gezer"in "cinayet davası" adım adım takip edilerek sürekli "haber" yapılıyor ve "maktülün kimliği" üzerinden "kürtçülük siyasetine" açıkça malzeme çıkarılmaya kalkışılıyor!..


Ülkenin getirildiği noktada büyük vebal sahibi oldukları su götürmez bir gerçek olanlar, tetikledikleri olayları kullanarak "Kürtlerin hamiliğine" soyunmakla, sebep oldukları bu günahın vebalinden kurtulabileceklerini mi zannediyorlar?!.. 


Savundukları ideolojileri dahil, bulaştıkları ne varsa berbat eden bu hastalıklı zihniyete diyeceğimiz şey şu:


İster komünist, ister ateist, ister Budist, ister Müslüman, ister Türk, isterseniz Kürt olun, kısacası ne olursanız olun ama önce "adam" olun ve müsebbibi olduğunuz olaylara kurban giden insanların bir de acıları üzerinden milletin arasına nifak sokmaya devam etmeyin!.. 


Yaptıklarınız artık fena halde  k-o-k-u-y-o-r!...






(*)http://www.hurhaber.com/haberarsiv/Kurtce-sarki-tartismasindan-cinayete-/239890
(**)http://www.haberturk.com/yasam/haber/582247-kurtce-sarki-soylemeyince-oldurdu

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.