12 Ağustos 2011 Cuma

"Gıda Harcamaları!.."


Dün akşam açık kalmış televizyonun takılı kaldığı kanallardan birinde, haber saati gelmiş olmalı ki, spiker günün haberlerini okuyor. 


Tam bu esnada, kulağıma şöyle bir cümle çalınıyor:


"Yapılan bir araştırmaya göre, düşük gelir gurubunda olanlar, yüksek gelir gurubunda olanlara göre gıdaya daha çok para harcıyorlar..."...mış!!..

Şimdi, elinizi vicdanınıza koyarak söyleyin; böyle bir cümlenin zihninizde ilk anda yarattığı görüntü nedir?!.. 


Eminim ki şudur: 


İki gurup insandan biri yemek yemekten başka bir şey bilmiyor, başka bir şey düşünmüyor!.. Ne okumak için bir kitap alıyor, ne bir yerlere seyahat yapmak için içinde bir istek duyuyor, ne de diğer guruptaki insanlar gibi, herhangi bir sosyal aktivite için ne zaman, ne de para harcama isteği içinde!.. Demek ki, bu "düşük gelir gurubu" denen gurup, ha bire bir şeyler yemekten, ha bire bir şeyler içmekten başka bir şey düşünmeyen, işleri güçleri, yeyip yeyip  "karın şişirmek" olan bir güruh!.. 


Dikkat ediyor musunuz el altından verilen mesajlara:


1- Bu ülkedeki insanların gıdaya harcayacak yeterli paraları olmaması gibi bir durum zaten söz konusu değildir!..
2- Bu araştırma, insanların paralarını en çok nereye harcamayı tercih ettikleri ile ilgili bir çalışmadır
3- Yüksek ve düşük gelir gurubu arasındaki fark da, işte bu tercih meselesinden ibarettir!.. 


4- Sonuç: Demek ki, para harcamak da bir "kültür" meselesidir!!..


Bu haberi hangi ajanstan alıp yayınladılar bilmiyorum ama bu haberi, adını "habercilik"le özdeşleştirmiş bir televizyon kanalından, adı "Habertürk" olan televizyon kanalından dinlediğimi iyi biliyorum. "Habercilik" yapan ya da haber masasında "editörlük" yapan bir kimse, böyle bir cümleyi "haber" diye verip nasıl geçer?!. 


Doğrusu: "Filanca kurum ya da kişi tarafından yapılan, ... tarihli, ...konulu bir araştırmaya göre, ülkemizdeki alt gelir gurubunda yer alan insanların, gelirlerinin büyük kısmını gıda harcamalarına ayırmak zorunda kaldıklarını gösteriyor." tarzında bir cümle olmalı değil mi idi?!.. 


Öyle inanıyorum ki, bu; profesyonel tarzda yapılmış bir "çarpıtma" değilse, "habercilik" yapmak adına acınası bir durumdur ve her halûkârda "birilerinin" hoşuna gidecek ve işine gelecek tarzda bir "beyin yıkama operasyonu"na alet olmaktır. Aynı zamanda, buna bağlı olarak; cebinde beş para yokken hala o "birilerini" coşkuyla alkışlamaktan kendini alamayan o "düşük gelir gurubu"nun niye böyle davrandığına dair içinde önemli ip uçları barındıran, klasik "liberal propaganda" tarzının önemli bir belgesidir de...






    

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.