18 Nisan 2011 Pazartesi

Olasılıklar Fiziği Kuantum; Varlık ve Kader Üzerine...

"Varlık, evren, insan, canlılar, cansızlar, varlık, kader, zaman, hız... Kısacası tüm bir kainatı anlamak için gereken bilgileri oldukça sade bir dille izah eden aşağıdaki makaleyi, konuya ilgi duyan arkadaşlar için burada paylaşıyorum."

Kuantum sözü Almanca olup “miktar” demektir.  Bu sözü ileri sürmüş olan fizikçi Max Planck enerjinin bölünemez en küçük parçası olarak tanımlamıştır.

Kuantum fiziği nedir?

Kuantum Fiziği doğanın en küçük parçaları ile ilgilenen bir kuramdır. İlgi konusu içine atomlar, atom çekirdekleri, bu çekirdeklerin yapıları ve onları oluşturan parçacıklar ile bu parçacıklar arası etkileşimlerdir.


Klasik fizik ile kuantum fiziği arasında ne fark vardır?


Klasik fizik ile Kuantum fiziği arasında birçok fark vardır. Bunlar kısaca:

  1. Klasik fizikte uzay ve zaman süreklidir. Kuantum Fiziğinde  süreksiz ve kesiklidir. Bu bakımdan Klasik fizikte nesnelerin özellikleri sürekli birer değişkendir. Oysa ki Kuantum Fiziğinde tüm bu değişkenler süreksiz olup ani sıçrayışlarla bir durumdan diğerine geçiş olur.
  2. Klasik fizikte determinizm yani “belirlilik” vardır. Oysa ki Kuantum fiziğinde olaylar determinist olarak gelişmezler. Daima belli bir olasılık yüzdesi bulunur.
  3. Klasik fizikte bulunan determinizm nesnellikle el ele gider. Yani, nesnelerin birbirlerinden bağımsız oldukları ve her bir nesnenin çevresinden yalıtılarak incelenebileceği inancı ve görüşü vardır. Oysa ki Kuantum Fiziğinde nesneler birer enerji dalgası olarak görüldüğünden klasik anlamda “nesnellik” kaybolmaktadır. Yerine bütünsel bir etkileşim ve evrende sıçramalarla değişim kavramları ileri sürülmektedir.
  4. Kuantum Kuramı gözlenen ile gözleyeni ayrı saymaz. Yani, biri diğerini etkileyip değiştirebilir. Bu bakımdan bağımsız nesne kavramı yok olduğu gibi etki edip dönüştürme yeteneğinin sadece canlılara ait olmadığı da söylenebilir.

Kuantum potansiyeli nedir?

Her nesne dalga paketi şeklinde düşünüldüğüne göre bu paketi bir arada tutan bir potansiyel söz konusudur. Potansiyel Enerji her nesnede bulunan bir özelliktir. Nedeni ise hiçbir nesnenin tek başına olmadığı ve çevresi ile birlikte düşünülmesi gerektiğidir.

Kuantum Fizikçileri herşeyin düşünce ile yapılabileceğini söylemektedirler. Bu nasıl mümkün olmaktadır?

Düşünce bir enerji türüdür. İnsanlar bir eyleme başlamadan önce onu düşünce boyutunda hayal ederler. Örneğin siz masa üzerinde duran bir bardağa doğru elinizi uzatırken önce bir istekte bulunmanız ve sonra bu isteği eyleme dönüştürmeniz gerekir. Gözleyen ile gözlenen birbirlerini değiştirdikleri gerçeğinden hareketle önce ilgi, sonra istek ve en son da eylem gerçekleşir.

Einstein'ın görelilik kuramında da zaman ve mekan sürekli ve ölçülebilen değişkenlerdir Oysa ki Kuantum kuramında durum tamamen farklıdır.Bu nasıl mümkün olabilmektedir?

Einstein’ın Görelilik Kuramı klasik kavramlardan hareketle gelişmiştir. Yani, uzay ve zaman sürekli olarak düşünülmektedir. Klasik fizikten farkı sürekli olan uzay ve zamanın hıza bağımlı oluşlarıdır. Oysa ki Klasik fizikte hız uzay ile zamanın bir fonksiyonudur. Görelilik kuramında hız öncelikli bir kavramdır ve ışık hızı sabittir. Görelilik kuramına göre hiçbir etkileşme ışık hızından daha hızlı bir şekilde gerçekleşemez. Kuantum kuramı bu tür bir kısıtlama getirmediğinden etkileşmeler anında ve ışık hızından daha hızlı oluşabilir.

Kuantum kuramında zaman kavramı yerine “an” kavramı geçerlidir. Her olay bir anda oluşur ve bu bakımdan olaylar arasında süreklilik geçerli olmaz. Ancak olaylarda nedensellik istendiği için bu nedenselliği koruyacak ara parçacıklar (dalgalar) aranır ve de deneysel olarak bulunmaya çalışılır. Kuantum Kuramına göre evrende süreksiz bir bütünlük vardır ve her nesne diğer her nesne ile anında etkileşir. 

İnsanlar neden zamanı sürekli akan birşey gibi algılıyorlar?

Çünkü bizim varlığımızı sürdürmemiz için sürekli zaman kavramına gerek duyarız da ondan. Aslında süreksiz olan ve ard arda dizilen anları biz birleştirerek zamanı yaratırız. Eğer bunu yapmasak bellek oluşamaz ve olaylar arasındaki ilişki sürekli bir şekilde gelişemez. Belleğini kaybeden insanların nasıl da boşlukta kaldıklarını biliyoruz. Anlam üretmek için bellek şarttır. İnsan ise anlam üreten bir varlık olarak tanımlanabilir. Bu bakımdan zamanı ve mekanı sürekli olarak tanımlamak duyuların yapısında bulunmaktadır.

Bu durumda geçmiş ve gelecek diye birşey sözkonusu değilse bu, kaderin olduğunu göstermektedir. Kader var ise" o halde özgür irade hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Zamanın anlardan oluşmuş olması geçmiş ve geleceği yadsımaz, dışlamaz. Gelecek olacaktır ve geçmiş de elbette ki olmuştur. Fakat mutlak kadercilik inancı yanlıştır. Çünkü her an belli bir olasılıkla oluşmaktadır. Bu olasılık da belirsizlik içerdiğinden mutlak bir kaderden söz edilemez. Ancak, dönüşüm söz konusudur. İnsan için doğum ve ölüm mutlak olup kaçınılmaz dönüşüm noktalarıdır. Fakat arada özgür irade ile istekte bulunmak ve bu istekleri eyleme dönüştürmek mümkündür. Özgür irade bilinç gerektirir. Bilinçsiz yapılan eylemler özgür değildirler. Örneğin etki-tepki mekanizması içinde gelişen eylemler özgür olarak tanımlanamazlar.

Takiyon enerjisi nedir?

Takiyon, ışıktan hızlı hareket eden bir parçacık veya dalga olarak düşünülmelidir. Deneysel olarak doğrudan gözlenmiş olmasa da kuramsal bir varlığı kabul edilmektedir. Işıktan hızlı hareket eden parçacıkların kütleleri sanal olup hareket yönleri de gelecekten geçmişe doğrudur. Henüz olmamış bir gelecekten nasıl bilgi aktarımı olabilir? Şeklinde bir soru akla gelebilir. Bunun yanıtı Takiyonların bizim evrenimize ait olmadıkları ve kendi evrenlerinde geçmişten geleceğe doğru hareket ettikleridir. Getirdikleri bilgi dağıtıcı olmayıp toplayıcıdır. Yani Termodinamiğin ikinci yasasının tam tersini yaparlar. Bu yasaya göre her nesne topluluğu zamanla karmaşaya dönüşür. Takiyonlar ise karmaşayı düzene dönüştürürler. Bu bakımdan zamanda tersine hareket ettikleri görüşü ileri sürülebilir. Onların enerjisi düzenleyici ve toparlayıcıdır.

Sanal kütleli olduğu söylenen takiyonların bizim evrenimizle etkileşmelerini sağlayan nedir?

Işıktan daha hızlı hareket ettiklerinden onların yavaşlamaları halinde ışık hızına yaklaşarak bizim evrenimize “Tünel olayı” ile geçebilirler. İşte bu sınır bölgede etkileşime girmeleri mümkündür. Fakat etkileşim son derece kısa bir sürede oluşup sona erer. Bu bakımdan deney aletlerimizle gözlenmeleri mümkün olmamıştır. Fakat ilerde belki de gözlenmeleri sağlanacaktır. Şu anda dolaylı olarak varlıkları kabul edilmektedir.

Takiyon evreni ile bizim etkileşime girmemiz nasıl mümkün olabilir?

Takiyonların da kendi evrenleri vardır. Işıktan hızlı bir şekilde kendi evrenlerinde dolanırlar. Bu hızın üst sınırı olmadığından anında uzayın her yarinde bulunabilirler. Evrendeki bütünsel etkileşmeyi ve haberleşmeyi sağlayan da onlardır. Bizim insan olarak ışıktan hızlı hareket etmemiz mümkün olmasa da düşünce boyutunda buna bir engel yoktur. Bu konuda özel yeti sahibi insanların bulunduğu görüşündeyim.

Evrende, canlı-cansız ayırımı anlamsızdır. Hareketli ve hareketsiz maddeler ayrılamayacak kadar iç içedir ve yaşam da evrenin bütünlüğü içinde sarmalanmıştır. Bilincin, yaşamın ve gerçekte herşeyin evrenin dokusunu oluşturması, şaşırtıcı sonuçlar verir. Hologramın bir parçasının, tümün özelliklerini içermesi gibi; eğer ulaşmasını bilirsek, baş parmağımızın ucunda Andromeda galaksisini bulabiliriz! Kleopatra ile Sezar'ın buluşmasını da! Prensipte, geçmiş ve gelecek, uzay ve zamanın, küçük bir kıvrımında yer almaktadır. Aynı şekilde, vücudumuzdaki her hücre, tüm kozmosu içerir. Her yağmur damlası ve her yaprak da!..

İnsanlık Bütün bunların bilgisine sahipken neden henüz gerçekleştirememektedir?

İnsanlık tüm bunların bilgisine ve bilincine doğu düşünce okullarında ulaşmıştır. Örneğin, Tasavvuf ehli kişiler, Sufiler, Hint mistikleri, Budist rahipler bu gerçekleri asırlardır yazıyorlar ve söylüyorlar. Fakat batı düşüncesinde nesnellik öncelikli olarak savunulduğundan, her bireyin kopuk ve bağımsız bir varlık olduğu görüşünden hareketle “ben” (ego) merkezli felsefeler geliştirilmiştir.  Kuantum Kuramı sayesinde nesnelliğin geçersiz olduğu görüşü batı düşüncesinde yer etmeye başlamış, nedensellik yeni bir bakışla sorgulanır olmuştur.

insanlığın fiziksel olarak zamanda yolculuk yapması mümkündür? Bu nasıl ve ne zaman mümkün olabilir?

Şu anda mümkün olmasa da ilerde olmayacağını kimse iddia edemez. Ancak düşünce boyutunda buna hiçbir engel yoktur. Her gece gördüğümüz rüyalar belki de zamanda yolculuk ile gerçekleşmektedirler. Bu konuda kesin bir yargıya varmanın erken olduğu görüşündeyim.

Gelecekten geçmişe doğru yolculuk yapmak ve geçmişini istediği şekilde değiştirmek, bulunduğu geleceği de değiştirmez mi?

Maddesel olarak zaman yolculuğu mümkün olmasa da düşünce boyutunda hem geçmiş hem de gelecek sürekli şekillenmekte ve yorumlanmaktadır. Bu yoruma bir bakıma “değiştirmek” de denilebilir. Tarih bilinci evrensel olmayıp bir toplumdan diğerine değişiklikler içerdiğini hepimiz biliyoruz. Geleceği de geçmişin yorumları üzerine oturttuğumuz bir gerçektir.

Burada tek bir gerçeklikten söz edebilirmiyiz?

Asla, gerçeklik tek değildir ama “hakikat” tektir. Bu bakımdan “gerçeklik” ile “hakikat” farklı düşünülmelidir. Gerçeklik görelidir ve her topluma hatta her insan göre farklı olabilir. Ama, hakikat değişmez. Çünkü nesnelerin hakikati tektir ve teklikle bütünleşmiş durumdadır. Çoklu hakikat boyutunda yanıltıcı olup tekliğin bir gölgesi veya yansıması olarak düşünülmelidir.

Bütün bu kuramlar, fizikselde, yapılabilirliği gerçekleşmediği sürece insanlığa ne gibi fayda sağlar? Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?

 İnsanlar hakikatin tekliğine ulaşmadıkça bölünmeler ve çatışmalar kaçınılmaz olacaktır. Kuantum Kuramının gösterdiği “Bütünsel teklik” ilerde insanların bu anlayış içinde birleşmelerini sağlayacaktır.

Dünyada ki  tüm canlıların molekülleri aynı DNA yapısını göstermesinin sebebi nedir?

Yukarıda belirttiğim gibi, evrendeki bütünsel ilişkiler ortak bir DNA molekülünün oluşmasına yol açmıştır. Çünkü tüm var olan canlı varlıklar aynı temel ilkeden hareketle oluşmuşlardır. Bu temel ilke de kendi üzerine dönüşümlü sistemlerde var olan benzeşim ve tekrardır. Doğanın temel yapısında bilginin dönüşerek artışı bulunmaktadır. Ancak, dönüşüm ancak kendi üzerine olduğu sürece artar. Yani, kendini sorgulamadan gelişim gerçekleşmez. Canlı varlıkların da çoğalması ve dönüşmesi kendi yapılarını tekrarlamaları sayesinde olur. Fakat, asla bir fotokopi şeklinde tekrar oluşmaz. Her tekrar belirsizlik içerdiğinden ancak “benzeşim” söz konusu olabilir.


0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.