24 Mart 2011 Perşembe

"Devlet Adamlığı"ndan Siyaset Esnaflığına...

Her şeyin bir düzen içerisinde ve o düzenin belirlenmiş kurallarına riayet ederek yaşayageldiği şu kainat nizamında, yaradılış ve varoluş sebebine aykırı hareket etmek, kendi kıyametini hazırlamak demektir.

Yakın bir zaman önce, Menderes'in Demokrat Partisinin müfrit bir taraftarı olmakla ün yapmış yaşlı bir amca; "şimdiki siyasetçilere bakınca, bizim beğenmeyip de iktidardan uzaklaştırdığımız o zamanki CHP'li vekiller aklıma geliyor. Onlardan herhangi biri, şimdi karşımdan gelmiş olsa, vallahi de billahi de hiç tereddütsüz sarılıp ellerinden öperdim!.."  demişti de etraftan bunu duyanlar onun bu sözlerini çok garipsemişlerdi. Halbuki, "devlet adamlığı" sıfatını hak eden insan türünün yetişmesine bir zamanlar bir hayli müsait olan bu vatan topraklarında, bugün "kabaktan" başka bir şey yetişmiyor ise, bunda şaşılacak ne var?!.. Siz, size emanet edilen bu vatanın bağrını sonuna kadar Batı'ya açmışsanız, o da oraya gül dikecek değildi ya!..

 



Şimdi sadede gelecek olursak; yozlama adamlara yol veren 3. Dünya demokrasilerinin "ileri" bir örneği olma yolunda hızla ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti, onu böyle bir vasata sürükleyenlerin elinde meçhul bir âkibete doğru hızla sürüklenmeye devam ediyor! Şekilsiz, ilkesiz, idealsiz; pazarcı esnafı gibi "geel abla geel, malın iyisi burda!.." çığırtkanlığının adı "siyaset", çığırtkanların adı da "siyasetçi" olmuşsa, vay bu ülkenin haline!..

Son yılların "modası" olan ve adına "merkeze oynamak" denilerek her kesimden ve her fikirden birer avuç alıp bir kazana doldurmak fikri, bilhassa CHP'nin yeni kadrosuna çok cazip geliyor olmalı ki, Mevlana misali, sağa sola habire; "ne olursan ol, gene de bize gel!.." mesajları verip duruyorlar. Bunun en son ve en muhteşem örneklerinden birini de CHP'nin ağır(!) toplarından Gürsel Tekin Bey vermiş bulunuyor! "Mecliste türbanlı milletvekiline karşı çıkmayacaklar" mış! Yani, merhum Ecevit gibi son derece nazik, toleranslı ve duygusal bir insanı bile çileden çıkaracak bir arsızlıkla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Büyük Millet Meclisi'nde, bu devlete açıkça meydan okur bir pervasızlık sergileyen Merve Kavakçı ve onun arkasındaki zihniyete haklı ve güçlü bir tavır koyan CHP, demek ki, o zaman çok yanlış bir iş yapmış ki, bu beyler de, o zamanki CHP'nin o günkü yanlışını(!) bugün böylece düzeltmiş oluyorlar! Peki, ne uğruna?!.. Türkiye Cumhuriyeti'nin ne olup ne olmadığını hâlâ anlayamamış ve ona karşı daima bir tavır içinde olmuşlara "göz kırpmak" ve "hoş görünmek" uğruna!


Cumhuriyeti cumhuriyet yapan değerlerden taviz vermeyi "siyaset yapmak" zannedenlerin, "ben Mevlana değilim, adam ol da öyle gel!" diyen yeni yetme bir delikanlı kadar idraki yoksa, vatandaş olarak biz daha ne diyelim?!..


Bir taraftan "Kürtçüler"den, bir taraftan "Cemaatçiler"den medet umacaksın, bir taraftan da "Cumhuriyetçiler, benim arkamdan gelsin!.." diyeceksin, öyle mi?!.. Öyleyse, yolunuz açık, adınız Mesut, soyadınız Bahtiyar, yeni yoldaşlarınız da size hayırlı, uğurlu ve de mübarek olsun, diyoruz!..

.

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.