7 Nisan 2010 Çarşamba

"Sol Fetişizmi"nin Türkiye'ye maliyeti

Genç yazar uğradığı haksızlıklara bir makalesine serpiştirdiği cümlelerle isyan ediyordu;  “Çalmadan çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?”*

Bu satırlar; “Dışarıda deli dalgalar / gelir duvarları yalar / seni bu sesler oyalar / aldırma gönül aldırma.

Görmesen bile denizi / yukarıya çevir yüzü / deniz gibidir gökyüzü / aldırma gönül aldırma.” dizeleriyle tanınan "Aldrma Gönül Aldırma" adlı muhteşem şiirin de sahibi olan ve henüz 25 yaşındayken Sinop Cezaevine atılan Sabahattin Ali'ye aittir.
 
Yüreklerindeki vatan sevgisinden zerrece şüphe duyulamayacak kadar samimi ve içinde bulundukları ortamı kişisel menfaatleri doğrultusunda kullanmayı asla akıllarından dahi geçirmeyecek kadar dürüst ve "kalender" ve milletinin çektiği çileleri daima yüreklerinde bir sızı olarak duyarak yaşayacak kadar hassas olan bu insanlar nasıl oldu da dertleriyle hemhâl oldukları milletdaşlarından hakettikleri değeri bir türlü göremediler? Bugün de bu durum aynı şekilde devam ettiğine göre, bu durum iki taraflı büyük bir kayıptır ve ciddi şekilde üzerinde durulması gerekli bir konudur.
 
Şahsen üzülerek takip ettiğim bu durum karşısında derin analizlere girmek yerine önce hemen göze çarpan ve günlük siyasi olaylar karşısında takınılan kimi tavırlardan yola çıkarak kısaca bir kaç söz söylemek ihtiyacı içindeyim. Memleketin içine düşürüldüğü şu durum hakkında fikir beyan eden "sol" düşünceye sahip yazarların makalelerde sıkça göze çarpan hakim bir vurgu var. O da şu; "sol düşünce bu ülkede hakim olabilseydi bugün bu durumda olmazdık!" Odatv sitesinde yayınlanan böyle bir makaleye şöyle bir yorum yazmıştım, onu burada sizlerle paylaşmak isterim:
 

"Allahaşkına nedir bu “SOL” fetişizmi arkadaşlar! Artık iş öyle bir hale geldi ki, “solcu olmak” her şeyin üstünde, her meseleyi dönderip dolaştırıp “SOL”u yüceltmenin bir malzemesi haline getirmek “solcu” olmanın sanki olmazsa olmaz bir koşulu! Bunu, artık bir şeylerin farkına varalım diye yazıyorum. Bu arkadaşlar ne kadar farkındadırlar bunu bilmiyorum ama işte “SOL”un çıkmazı buradadır. Sözüm fikir ve düşüncelerine değil, tutulan yoladır. Ben şimdi kendimi “solcu” olarak tanımlamıyorsam otomatikman “sağcı” mı olmuş olacağım? Kaldı ki, sizin savunduğunuz bir çok fikri ben de benimsiyor ve sonuna kadar arkasında duruyorum. Ama her millet gibi benim de tarihsel gelişimim farklıdır ve bakışımın temeli de buradan başlar. O halde ben kimim? Çok çetin tarihsel koşullardan geçmek zorunda kalmış ve bu koşulları mükemmel bir şekilde analiz ederek “Müdafaa-i Hukuk İdeolojisi” sentezine ulaşmış ve aynı zamanda “BATI”nın yenilmez bir güç olmadığını fiilen ispat ederek ezilen ve sömürülen halkların önünü de açmış bir milli iradenin takipçisiyim. Dağ taş, dere tepe gezip ölümsüzlük otunu arayarak ömür geçiren bir Lokman Hekim olmak yerine “Kemalizm” projesi ile ihtiyaç duyulan toplumsal altyapıyı hazırlayan bu ”realist” ideolojiye kafa yormak ve bu “ideoloji”yi de başka bir yerlere monte etmeye ihtiyacı içinde olmamak gerekir. Şayet biz de zaten farklı bir şey söylemiyoruz ki diyorsanız da, o zaman savunduğunuz neyse onu kendi adıyla söyleyin. Söyleyin ki, insanlar ne söylediğinizi daha iyi anlasınlar ve yanınıza yaklaşıp bu söylenenlere kulak vermek lazım diyebilsinler..."**
 
Savunulan fikirlerin bir sistematiği olması ve bu sistematiğin bir adı olması anormâl bir durum elbette değildir fakat neticede amacı insana ve insanlığa hizmet için üretilmiş bu düşünceleri aktif hale getirmenin yollarını aramak dururken, yitirilmiş bir cennete ağıt yakar gibi sürekli bir kahırlanma içinde olmanın kime ne yarar sağlayacağını, bu durumun da en çok kimlerin işine yaradığını durup bir düşünmek gerekmez mi?


*http://www.odatv.com/n.php?n=-aldirma-gonul-aldirma--0104101200
**http://www.odatv.com/n.php?msg=commentsaved&n=sol-olsaydi-2402101200

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.