10 Nisan 2010 Cumartesi

Gazilerin açlıktan öldüğü kahramanların intihar ettiği ülke!



Haber şu:


Barakada yaşıyordu. Muğla'nın Milas İlçesi'nde oturan Kore gazisi Muharrem Topçu (80), terk edilmiş bir restoranın baraka benzeri bölümünde ölü bulundu. Kimsesiz Kore gazisinin üç gün önce yaşamını yitirdiği anlaşıldı. Bir deri bir kemik kalan gazinin, açlıktan, takatsiz kaldığı için ölmüş olabileceği belirtildi. Milas- Bodrum Karayolu'nun 3. kilometresindeki terk edilmiş bir restoranın baraka benzeri kısmında yaşamını sürdüren Kore gazisi Muharrem Topçu, günlerdir maaşını almaya gitmeyince arkadaşları eve giderek buldu


7.11.2009 / HÜRRİYET GZT.

Bir önceki yazımızda değindiğimiz konuyla ilgili, çoktan unuttuğumuz bir haberi yeniden hatırlatmak adeta farz oldu. 

Bırakın müslüman olmayı, 
insanlıktan birazcık nasibi olanın bile içinin kaldıramayacağı bir haberdir bu! 

Hemen yanıbaşımızda yaşayan ama kimseye yalvarıp el açmadığı, dilenmediği için kimse tarafından umursanmayan, göz göre göre, çaresizce ölüme giderken bir Allahın kulunun dahi haberi olmadan, aylarca, günlerce açlıktan kıvrana kıvrana bir ölüm! 

Bir kapısını çalan, bir hatırını soran dahi olmadan, kimsiz, kimsesiz...

Ne garip değilmi? 

Tıpkı Yunus'un dediği gibi: 

"Bir garip öldü diyeler / Üç günden sonra duyalar / Soğuk su ile yuyalar / Böyle garip bencileyin..."
* * *

Bir zamanlar mutlaka ki, taşı sıksa suyunu çıkaracak bir delikanlıydı...
Emir geldi, Kore'ye gitti, 
Dünyanın bir ucuna... 
Şikayet de etmemiştir mutlaka, 
Ölürse ölecek, kalırsa gazi olacaktı. 
Ama her ne olursa olsun vatanına, bayrağına, şerefine namusuna bir halel getirmeyecekti. 

Bir Türk evladı olarak üstüne ne yüklenmişse sessizce kabullendi. 
Tıpkı kendinden önce babalarının atalarının yaptığı gibi...
Ölmesi gerekiyorsa ölecekti! 
Yok ölmez kalırsa da yarı aç, yarı tok yaşamaya çalışacaktı. 
Tıpkı kendinden öncekiler gibi...
Yüzyıllarca bu toprakların her türlü külfetini çekip de zerrece olsun nimetinden bir nebze olsun tadamamışlar gibi...
Bunu bir kader belleyip boyun bükenler gibi...

Allahsızca, kitapsızca, bunlar gibi, adam gibi adamların kanını ciğerini somurarak mallarına mal, makamlarına makam katıp da böyle manzaralara sebeb olanların dağlar kadar birikmiş veballeri elbet bir gün kendilerine ödetilecektir!

Tıpkı, kendisi de bir öksüz ve yetim olarak büyümüş olan Hz. Peygamberin; "Öksüzün ahı arşı titretir!" diye buyurduğu gibi.

Anayurdu Anadolu'unun her türlü mihneti sırtlarına sarılmış ama nimetinlerine el uzatmalarına asla müsaade edilmemiş öz evlatlarının ahı da elbet bir gün arşı titretecek ve soysuz saltanatlarının iğreti tahtlarında arsızca sefa sürenlerin saltanatları elbet bir gün nihayete erecek, şu garip gureba ahlarının ahrete havale edilme çaresizliğine son verilecek günler ise mutlaka ki gelecektir!

...

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.