14 Şubat 2010 Pazar

"Mezhebi Timur olanın Allahı Cengiz olur!"

Bu defa da kendimizi birdenbire birileri tarafından, birileri için ihdas edilmesi gerekli görülen yeni bir "Peygamberlik" makamı ile ilgili tartışmaların içinde bulduk. Tam kendimizi "Padişahlığa" alıştırmaya çalışırken doğrusu bu haber bizim için bir balyoz etkisi yaptı. Öyle ya, hazır hız almışken durmamalı, yayı iyi germeli ki, ok kısa düşmesin, gittiği yere kadar gitsin. Neyse ki, bu kafa karışıklığımızın imdadına ART TV'de program yapan değeerli Nihat Genç yetişti de biraz sakinleyebildik. Nihat Genç, her zaman olduğu gibi yine enfes bir fıkrayla meseleyi açıklığa kavuşturdu. Fıkra şöyle: Bir gün biri Timur'un emrinde çalışan birine sormuş; mezhebin nedir? Adam kasılarak cevap vermiş: Timur mezhebindenim! Bu arada olanları izleyen Nasrettin Hoca atılmış: Sakın Allahın kimdir diye sorma, çünkü mezhebi Timur olanın Allahı da olsa olsa Cengiz olur!

Evet, dünyevi ihtirasların insan nefsine neler yaptırabildiğinin akıl almaz ibretlerini dehşetle izliyoruz. Şurası muhakkak ki, bir insanı ve fikirlerini beğenmeyebilir, tasvip de etmiyor olabilirsiniz ama o insan öylesine adil ve mert biridir ki, onu sevmeseniz de ona saygı duymaktan kendinizi alamazsınız. Bu tür insanlar hakları olmayan bir şeye ne kendileri el uzatır, ne de başkalarına el uzattırır. En azından şundan eminsinizdir ki, bu adam sizi sevmez ama size çamur da atmaz. Size düşman olması, onu size karşı aşağılık ve küstahça işler yapmaya sevketmez. Onun kendince ve inandığına samimiyetle riayet ettiği fikirleri vardır. Ne yardan vazgeçeyim, ne de serden kaypaklığını onda göremezsiniz. İşte bütün bunlar sizi ona saygı duymaya mecbur eder. Oysa, inanır ve savunur göründükleri fikirlerini kendi nefislerinin emrine bu kadar kolayca sunabilenlerin nesine saygı duyabilir insan ki? Öyle şeyler yapıyorlar ki, insana yanılma payı dahi bırakmıyor, "acaba" bile dedirtmiyorlar!  "Yol kes, bel kes ama vicdanı elden bırakma" diyen ataların sözleri daima kulaklarımızda ama içlerindeki vicdanlarını, tepelerine vura vura köreltmiş ve adeta yeni ve saygısız bir insan prototipi yaratmış olanlara söyleyecek sözümüz çoktur ama anlama ihtimalleri yoktur.

Sözümüzü yine Nihat Genç'le bitirelim, şöyle diyor Genç: Yahu şahsınla ilgili bir şey oldu mu hep naralanıyorsun. Ne var bir kere olsun şu işçi, şu çiftçi, şu milletin için, şu vatanın için naralan! O bayrağı o göndere çeken kim? Sen misin? O bayrağı oraya çeken bile bir kere olsun kendi nefsi için senin gibi naralanmadı be!

Söz bitti, kalın sağlıcakla...

.

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.