6 Kasım 2009 Cuma

TÜRK, KÜRT, LAZ, ÇERKES...

.

Bir milletin unsurları içinden bazılarını seçip "ötekileştirmek" emperyalist zihniyetin çokça başvurduğu bir yoldur. Ve aynı yolu izleyerek Türkiye'nin de içten parçalanmaya çalışıldığı bir gerçektir. 

Bu anlamda, planlarının ilk aşamasında yapmak istedikleri ve bizlere söyletmek istedikleri şey şudur: "Kürtler!". 

Yani hepsi, yani ne kadar Kürt varsa tamamını kapsayacak bir nefret ve dışlama! 

Böylece, DTP/PKK'nın bütün Kürtleri temsil ettiğini ve bütün Kürtlerin tamamının "bölücü" ve PKK sempatizanı olduğunu otomatikman kabul etmiş olacak ve ona göre "onlar"a hasmane bir tavır içine girmiş olacağız. 

İçine girmemiz istenen tutum budur! 

Bu oyuna gelmemek gerekir. Bu işte suçlu olan kim veya kimlerse onları konuşacağız. "Kürtler"...diye başlayan cümleler kurmayacağız ve emperyalistler ve onların işbirlikçilerinin ekmeğine yağ sürmeyeceğiz.

Tabi, şimdi burada şu hataya da düşmemek lazım. Türk vardır, bir Türk ırkı da vardır ve Türkler tarihin en eski ve en köklü bir milletidir ve sosyolojik anlamda çok geniş bir coğrafyaya yayılmış, çok geniş bir ailedir.



Bu genişleme, Türk ırkını bir ırk kültürünün sınırlarına hapsolmaktan kurtarmış, diğer ırklarla kaynaştırmış ama hiç bir ırkın asimilasyonuna sebep olmadığı gibi, aksine kaynaşan insanların Türk değerlerini kendiliğinden benimsemelerine ve Türklüğün temiz ve insancıl hamuruna kendi katkılarını eklemelerine de imkân vermiştir. 

Bu durumun dünyada bir benzeri daha yoktur ve işte Türklüğü bulunduğu mevkiden daha yükseğe çıkarıp güçlendiren de budur. 

Kaldı ki, böyle bir sosyolojik durumun ortaya çıkardığı ve bünyesinde bir çok farklı kültürün harmanlandığı bir milletin, kendi kültürünü oluşturan unsurlara düşman kesilmesi beklenemeyeceği gibi, her unsurun kendisinden bir şeyler bulduğu ve yüz yıllar boyu, herhangi bir rahatsızlık duymadan süregelmiş bir birliktelikten de sonradan sonraya rahatsızlık duyulması da beklenemez. 

Bu unsurların kaynaşmasındaki en büyük etken de, Türklerin sevk ve idaredeki yetenekleri ve yönetimdeki adaletleri ile gittikleri her coğrafyada derhal muntazam ve adil bir yönetim kurma becerileri ve bu nedenle de ora halklarınca benimsenmeleridir. 

8. yy.da bir Arap seyyah'ın anlatımı ile: "Türkler, çok savaşkan ama bir o kadar da misafirperver insanlar. En ilginç özellikleri ise; kendi dillerini konuşanları kendilerinden kabul ediyorlar..."

Bu nedenle şimdilerde alt kimlik, üst kimlik denerek sayılan türlü türlü isimler büyük Türk ailesinin birer koludur. Bu nedenle de, ne Türk'üm demenin kimseye bir zararı vardır, ne de Türkler bugüne kadar olduğu gibi şimdi de kendini farklı görenlerden bir rahatsızlık duymuştur. Bizler, ırkı cinsi farklı olsa da daima adam gibi adamlara saygı ve sevgi duymuşuzdur. 

Bu bakımdan adam gibi adam olanların, insan gibi davrananların Türklerden ve Türklükten çekinmesine ve onlardan bir zarar görmesine imkân yoktur. Tarih de bunun daimi bir şahididir.

...

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.