24 Kasım 2009 Salı

HABERİNİZ OLSUN!

Şereflerini ve haysiyetlerini dünyalıkla değiştirmeye amade olanlara duyurudur:

BATI'nın servetinin, biliminin ve gücünün karşı konulamayacak kadar büyük olduğuna ve erinde veya gecinde bizim gibi 3. Dünya ülkelerinin(!) BATI'nın o güçlü(!) pençesinden kaçışı olamayacağına baştan iman etmiş olanların bir kısmı; "BATI'ya methiyeler düzerek 'kapınızda kul oluruz' yeter ki bizi dışlamayın" diye yalvarmakta, bir kısmı ise "Bu düzen böyledir, bunu ben mi değiştireceğim" diyerek mevcut ortamın şartlarına kendini uydurmakta, siyasetse siyasetini, ticaretse ticaretini, profösörse profösörlüğünü, büyük bildikleri BATI'nın çıkarları doğrultusunda kullanmakta hiç bir beis görmeyerek kendi "dünyalık"larını yapma yolunu seçmektedirler.

Binlerce değil onbinlerce yılla ifade edilen muhteşem bir birikiminin eseri olan ve asla kirlenmeden, lekesiz bir biçimde bugünlere kadar gelme becerisi gösterebilmiş TÜRK MEDENİYETİ'ni önemsiz sayabilecek kadar ferasetsiz olanların HAKİM (GÖRÜNEN) GÜÇ'e yaltaklanarak ondan medet ummaları, ibretle seyredilecek ve esefle anılacak bir durumdur.

Görmesini bilen gözlerin ibretle takip ettiği "İLAHİ ADALET", yeryüzünde olmadık fesadı çıkararak kendilerine menfaat sağlamayı gaye edinenlerin vücuda getirdikleri o sözde "MEDENİYETLER"in bin türlüsünü, onca güçlerine rağmen, yerden yere çalmış, hatta yerin ta dibine geçirmiştir. İnsanlık tarihi bu (sözde) güçlerin hikayeleri ile doludur. Hak ve adalet anlayışına dayanmayan hiç bir güç, gücünün büyüklüğü ne olursa olsun ayakta kalamamıştır. "Efendiler!...Her halde âlemde bir hak vardır. Ve hak, kuvvetin üstündedir." diyen Mustafa Kemal de işte bu gerçeğin altını çiziyordu.

Allah'a meydan okuyan ve O'na; "ordularını al gel de istediğin yerde savaşalım" diyecek kadar gücünden gururlanan ve O'na ok atabilmek için kule yaptıran Nemrut'a Yüce Allah "ordu olarak" bir "topal sineği" yeterli görmüştü. Ve Nemrut, burnundan girerek beynine ulaşan o "topal" sineği durdurabilmek için kafasını tokmaklata tokmaklata geberip gitmişti...Bugün de hak ve adalet yolundan saparak güçlerini insanlık dışı kullanmaya kalkanların sonları sanki Nemrut'un sonundan farklı mı olacak?!!

Bin türlü eziyet ve yokluk içinde kıvranmaya mahkum edilenlerin hak ve adalet yolunda gitmekte sebat etmeleri işte bu gerçeği iyi bildikleri içindir. Mazlum milletlerin kanlarıyla beslenmeye alışmış olan o dayandıklarınız ve güvendikleriniz, bir gün ansızın ve hiç beklemediğiniz bir şekilde yok olup gideceklerdir!

Haberiniz olsun!

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.