2 Ekim 2009 Cuma

"DEVLET" VE DEVLET ADAMLIĞI

.

Herkesin bizimle ilgili bir hesabı var, bizim, en meşru haklarımızı elde etmek için bile bir hesabımız yok! Köşeye sıkıştırılmış bir boksör gibi habire gelen yumrukları savuşturmaya çalışıyoruz.

Geleceğiniz ve güvenliğinizle ilgili bir ulusal siyasetten yoksun olmanın doğal sonucu budur! 

"Yurtta sulh, cihanda sulh" bu demek değildir!

Barış, refah ve özgürlük istiyorsanız, bunu sağlayacak gücünüz ve kararlılığınız olmalıdır! Birilerinin gücünden çekinerek, kendinizi onunla iyi geçinmek zorunda hissederek, GÜÇ'ün ortak kabul etmez olduğunu dahi bilmezden gelip, kendi kendinizi birilerinin stratejik ortağı olduğunuz fikri ile avutarak, onun ağzına bakarak, her dediğine evet diyerek, ne bağımsız kalabilir, ne de müreffeh bir ülke olabilirsiniz!

Gücünüzün farkında olacaksınız, geçmişinizi bileceksiniz ve milletinize dayanıp onunla bir bütün olacaksınız ki, diğerleri sizin hakkınızda hesap yaparken bin kere düşünmek zorunda kalsınlar.


En sade bir mantık dili ile konuşmak gerekirse, bugünkü halimiz geçmişte yapıp ettiklerimizin bir neticesidir. Yarın yaşayacaklarımızı da bugün yapıp ettiklerimiz belirleyecektir. 

Bugün caddelere sokaklara sığmayan bir gençliğin bu milletin bekası için büyük bir teminat olduğunu anlamak ve bundan şevk alarak ileriye doğru yeni ve coşkulu hamleler yapmak arzusu, elbette ki "DEVLET ADAMLIĞI" vasfına sahip olabilenlerin duyabileceği bir histir! 

Bağımsız bir Cumhuriyet'e sahip olmak gibi bir nimeti ve bu millete büyük bedeller karşılığında böyle nimeti kazandıranlara bir teşekkürü dahi bir türlü nefislerine kabul ettiremeyenler, bu gencecik fidanlar emperyal zulmün önünde (maazallah) baş eğmek zorunda kalırlarsa, Hakk-ı İlahî huzurundan önce acaba bunun hesabını kendi vicdanlarında nasıl verebilecekler?!

"Büyük adam" diye ortaya çıkanların durumu ortada! Öyleyse, biz yine o feraseti gençlerimizin kendilerinden bekleyeceğiz. Zira onlar bu milletin kurumamış damarlarıdır ve o damarlarda da çok şükür ki halen "asil kanlar" mevcuttur.

...

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.