1 Eylül 2009 Salı

ŞİMDİ DE BU PALAVRALAR!

Apo'nun "beraber kurtardık" palavrası!.


Milletimize adeta zorda kabul ettirilmek istenilen garip bir dayatma var!.. “Kurtuluş Savaşı’nı beraber yaptık!..” sloganı yayılmak isteniyor.. Bunu hem Ankara’dakiler yapıyor, hem de Apo mahreçli PKK kaynakları!..


Ankara’dakiler hem de aralarında omzu kalabalık saf yetkililer de dahil, “dedelerimiz koyun koyuna şehitlikte” muhabbetine pek meraklılar! O kahraman şehitlerin etnik kimliklerini vurgulayıp sanki “Kurtuluş” ta iki ayrı millet varmış intibaı vermek doğru mu?!.. Apo ve çetesi bunu bilerek yapıyor... Onların stratejisyenleri (Batı) böyle bir dayatma geliştirip ellerine tutuşturmuştur... Apo da bu çerçevede sallıyor (Ortak vatan Türkiye-Kürdistandır(!) Kurtuluş Savaşını Türk-Kürt birlikte yaptı, birlikte kurtardık) diyerek kafasına göre Kurtuluş Savaşı üretiyor!..


Bu sözleri doğru değil, hesap kitap ortada..


Araştırmacı Gökçe Fırat’ın çalışması var... Buna göre Kurtuluş Savaşı sırasında verilen şehitlerle ilgili yöresel ve rakamsal bilgiler şöyledir..
Bunlar, yani "Kürtçülük" yapanlar belirli bir guruptur ve biz daha kurtuluş savaşımıza başlamadan önce İstanbul'da dış destekli bir Kürt Klübü kurarak bu yönde faaliyetlerine başlamışlardır ki, bu faaliyetlerin kökü 1800'lü yılların başına kadar da uzanır ve kaynağı yine aynı guruptur.

Bu noktada, Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın bir İngiliz kaynağından aktardığı bir bilgi çok dikkate değerdir. Bu kaynak; "PKK'nın basıp, katliam yaptığı köylerin en dikkat çekici özelliği, tarihteki ermeni olayları sırasında ermenilere karşı en çok direnen köyler olmasıdır!" diyor.


Kökenlerinin Kürt oldukları dahi şüpheli olanların, dışardan destekli hıyanetlerinin baş amacı; bizi Türkler ve Kürtler olarak iki keskin çizgiye ayırarak karşı karşıya getirmektir. Bunu unutmayalım. Bu ihanet şebekesinin her türlü silahlı/silahsız propagandayı rahat rahat yapmasına göz yuman bir idarenin zaafları Türkiye Cumhuriyeti'nin güçsüz olduğu görüntüsünü vermiş ve bir takım insanlar güçlü olanın yanında görünmek gereğini duymuşlarsa, bu sonucun müsebbibi en başta onlara bu cesareti veren bu idaredir.

Devletseniz gücünüzü ortaya koyacak ve devlet gibi davranacaksınız! Bunun başka yolu yoktur!


...


Bölgelere göre şehit oranı...

İç Anadolu Bölgesi: %34
Karadeniz Bölgesi: %29
Ege Bölgesi: %14
Akdeniz Bölgesi: %11
Marmara Bölgesi: %8
Doğu Andolu Bölgesi: %5
Güneydoğu Anadolu Bölgesi: %2

Kurtuluş Savaşında verilen şehit sayısı 35 bine ulaşmaktadır. Bunun 700’e yakını Kürt kökenlidir !

Çanakkale Savaşında 48 bin şehidin de bölgelere dağılımında pek bir değişiklik yoktur!

Arkadan vurdular!..
Bu köşede her seferinde yazıyoruz.. 1919’da da durum şimdiki gibidir... Eşkıyaya karşı emperyalizme karşı, vatan toprağı için ayağa kalkan milletimizin etnik mensubiyetleri vardır ama önemli değildir... Vatanı koruyanlara karşı ihanet şebekeleri de gene şimdiki gibidir.. Mardinli Piri Bekir’ler vs.. Yani o dönemin Apoları...

Kurtuluş Savaşı’nı “birlikte yapmak” bir yana, Kurtuluş’un kahramanları sırtlarından vurulmuştur...

“Kaldı ki Kurtuluş Savaşı’na katılmayan Kürtler çıkardıkları isyanlarda bu devleti yıkmak için savaşmaktan ve ölmekten çekinmemişlerdir. Kürt isyanlarında ölenlerin sayısı Kurtuluş Savaşı’nda ölenlerin on mislidir!..

Tarihi kaderimizin çizildiği savaşlarda Kürt katılımı yok denecek kadar azdır.

Fakat Kürt isyanlarında ölenlerin sayısı 17 bindir !”

Doğru olan budur...

Apo’nun söyledikleri “itelemedir” önce kendi kapıkullarını efsunlamak için bu yalanlara başvurulmakta, peşine takılan sürüyü hipnotize etmede bunu kullanmaktadır!.. Böylece, “hak sahibi bir millet kavramı” peydahlamayı ummaktadır!.. Tabii projenin asıl sahipleri de bellidir..! Apo “Kurtuluş savaşı Türkler ve Kürtlerin ortak savaşıdır. 10 Şubat 1922 tarihinde Meclis’in gizli oturumlu 18 maddelik bir kararı var. Bu karar 64 ret oyuna karşılık 373 kabul oyuyla kabul edilmiş bir yasadır.” diye sallıyor.. Yok böyle bir yasa.. Olduğunu kim söylüyor?.. Apo!.. Ona kim söylemiş, cevap ilginç, “Fransız kaynakları”... Hani kaynak?.. Yok!..

Alpaslan’dan başlıyorlar!..
Apo İmralı’da su kaynattıkça ortaya masal üstüne masal çıkıyor..! O orada oturup bir yandan sosyologlarla, filozoflarla kendini kıyaslarken, bir yandan da kafasına göre tarih yazıyor!.. Yazdığı “tarih(!)” ler de, eteğindeki müritlerince yaygınlaştırılmak isteniyor... Misal, son olarak Malazgirt’teki belediye başkanının teşebbüsü gibi...

Malazgirt meselesi çok ilginçtir.. Eşkıya kaynaklarına göre, Malazgirt bir Kürdistan zaferidir ve Türk Hakanı Alpaslan, bunlara Türk Milleti adına borçlanmıştır!..

PKK’nın konuya ilişkin tezini(!) yazayım da bir tarafınızla gülün bari!.. Eşkıya kaynakları diyor ki; “Alparslan, Kürt Hanedanı Merwan Bin Dost ile 1071 yılında gerçekleştirdiği stratejik ittifakın gereklerini yerine getirmemiş olsaydı, hiçbir zaman Anadolu’nun kapılarından içeri giremeyecekti...”

Yaa işte böyle!.. O Merwan mı ne olmasaymış!..

“Türklerin Anadolu’ya geçişleri mümkün olmayacakmış ve gerisin geri Orta Asya’ya dönmek zorunda kalacaklarmış...”

Bu kadar da değil!..

Osmanlı, bunlardan aldığı kuvvetle Balkanlara hakim olmuş(!) ve Atatürk de Cumhuriyeti bunlar sayesinde kurabilmiş!..

Yani?!. Bu palavraların peşinde çapulculara tapu verilsinmiş!..

O kadarcık hakları varmış, yani!!.


Alll!..

(Behiç KILIÇ / YENİÇAĞ GZT. / 01.09.2009)
* * *

NOTUMUZ:

Bütün bunları konuşurken bir konuyu da hatırdan çıkarmamak gerekir. PKK ve DTP bütün Kürt asıllı vatandaşların temsilcisi, sözcüsü müdür? Ya da bütün Kürtler bunlarla aynı şekilde mi düşünüyor? Önce bu soruyu doğrudan doğruya bunlara sormak lazım! Siz kimsiniz ve hangi yetki ile kendinizde Türkiye'de yaşayan Kürtler adına konuşma ve sözümona pazarlık etme hakkı bulabiliyorsunuz?!

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.