7 Ağustos 2009 Cuma

"Halkın İradesi"(!) Muhalefet ve Şanlı Demokrasimiz!






















"Halkın iradesi"ne saygısızlık başka bir şeydir, "halkın iradesi" ile iktidar olmuş bir hükümetin icraatlerini eleştirmek başka bir şeydir. Demokrasilerde halkın oyu ile iktidara gelinip de halkın çıkarları hilâfına icraat yapılmaya başlanır ise ve bu durumda da bu icraatlere karşı muhalefet edilir ise, şimdi bu halkın iradesine muhalefet olarak mı algılanmış olacak? Her fırsatta, "ezelden mağdur" rolünü oynayarak "cumhuriyetin üvey evlatları" muamelesi gördükleri kanısını yaymayı ilke edinenler, nedense icraatlarına yapılacak her eleştiriye hemen bu şablon içinde cevap vermeyi tercih ediyorlar!

İkinci bir husus ülkemizdeki "demokrasi"nin nasıl bir demokrasi olduğunu sorgulama zorunluluğudur!

Milyonlarca seçmen ülkenin kaderini belirleyecek oylarını neye göre ve nasıl kullanıyorlar?



Bilirsiniz bu ülkede "oy ağaları" vardır. Yüzlerce binlerce "oy"a hükmederler! Onlar nereyi uygun(!) görürlerse o oylar oraya gider! Kimileri vardır, yardım(!) karşılığı oy verirler! Bu ülkede "oy vermek", çoğu kez karşılığında bir şeyler almak anlamına da gelir ve bu ülkenin kaderini de çoğu kez bu tür oylar belirler!

Bu ülkeye "oy"larından başka verecek bir şeyi olmayanlar, bu ülkeye "vergi verenler"i, madden ve manen katkıda bulunmaya çabalayanları oyları ile ezer geçerler! Çünkü onlar çoğunluktadırlar ve çoğunluk olarak da kalmalıdırlar! Çünkü böyle bir çoğunluk oldukça bu ülkenin kaderini "istenilen" yöne çevirmek hiç de zor olmayacaktır! Önce insanları fakirleştir, sonra ölmeyecekleri kadar bir şeyler bahşet! Onlar nasıl olsa "Biz neden bu haldeyiz?" demek yerine, "Allah sizden razı olsun!" diyeceklerdir. İşte bu yüzden ülkemizde böyle bir siyasal anlayış gelişmiştir! Devlet Kesesinden savrulan paralarla cezbedilen oyların bedeli kimlere fatura ediliyor, önce bunu bir sormak lazım değil mi?

Kısaca: Alın teriyle geçimlerini sağlayanların sayısı artmadıkça, "müslümanım elhamdüllillah" diyenler, "veren el" olmak yerine "alan el olmak"tan sıkıntı duymadıkça, "niye ben muhtaç durumdayım" diye kendi kendilerine sormadıkça, daha 90 yıl önce zor bela başımızdan def ettiklerimize el açar hale gelmişken ve ülke altımızdan usul usul çekilirken, halâ "istikrar"dan bahsedilebiliyorsa, hiç kimse ne müslüman, ne de o "istiklâl" savaşını yapan ataların çocukları olmaktan "gurur" duyuyorum demesin!

Akıl insanlara mahsus bir "nimettir" ve Kuran-ı Kerimde 50'den fazla yerde "akıl"dan bahsedilmiştir. Allahü Tealâ öbür dünyada sadece abdestten namazdan sorguya çekmeyecek, akıl nimetini kullanamamaktan dolayı uğranılacak felaketlerden de sorguya çekecektir!

“İlgili” vatandaşlara duyurmayı borç biliyorum!




18.07.07

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.