16 Ağustos 2009 Pazar

Böyle Buyurdu Berdûş

























"Böyle Buyurdu Berdûş" diye başlamış bugünkü makalesine değerli Nadim Macit hocamız...

Evet, maksatlarına nail(!) olmak için her yolu mübah sayan ve sadece bu niteliğiyle bile girdiği her ortamı iğrenç bir havayla dolduran emperyal zihniyet, yine aşağılık propaganda araçlarından birine daha sarılmakta olduğunu ilan etti: "Anaların ideolojisi olmaz"mış!

"Birisi “anaların ideolojisi olmaz” diyor; birileri de gözyaşlarına boğuluyor. Bir şeylere karar vermişler ya; önünü ardını düşünmüyorlar. Gözyaşlarını tutamadıklarına göre ruhlarını da verdikleri karara esir etmişler." diyerek çok isabetli bir teşhisle bu yeni oyunu tespit eden Yeniçağ Gazetesi'nden sayın Ahmet ERCİLASUN şöyle devam ediyor;

"Kim demiş anaların ideolojisi olmaz diye? İstiklal Savaşında, sırtında mermi, kucağında yavrusunu taşıyan kadının resmini görmedin mi hiç sen? Kara Fatmaları, Şerife Bacıları duymadın mı? Vatanın bağımsızlığı için savaşmadı mı bu kadınlar? Vatanın bağımsızlığı bir ideoloji değil mi? Vatanın bağımsızlığı yoksa, analar babalar bağımsızlık ideolojisi taşımıyorlarsa vatan sevgisinden bahsedilebilir mi? Vatan sevgisi de, hainlik de ölçülür kardeşim! Bağımsızlık ideolojin yoksa, anaların bağımsızlık ideolojisi olmasın diyorsan ölçüyü kendin koyuyorsun demektir.

Haydi İstiklal Savaşını unuttun. PKK ile vuruşurken evladını şehit veren anaların “vatan sağ olsun” dualarını da mı duymadın? Bu anaların da mı ideolojisi yok? Niçin “vatan sağ olsun” diyorlar? Sen bu milletin çocuklarını davulla zurnayla askere uğurladığını bilmiyor musun? Vatanın bütünlüğü ülküsü de bir ideolojidir kardeşim! Bu bütünlük için evladını şehit veren anaların ideolojisi yok diyorsan, kendi ölçünü kendin koyuyorsun demektir.

Bir de görüştüklerine bak! Daha sözlerinin üzerinden bir gün geçmeden sana, bana, ülkeye, devlete meydan okuyorlar. “Hiç kimse DTP üzerinden PKK’yı, sayın Apo’yu tasfiye etmeye kalkmasın; buna izin vermeyiz; asıl muhatap onlardır” diyorlar. Hem de en yetkili ağızdan. Bunları söyleyen kadının ana olup olmadığını bilmiyorum; ama o bir kadın ve gördüğün gibi ideolojisi var. "

Bir taraftan birbirlerini etekleyerek kamuoyu önünde "sorun çözücü yegâne zevat" şovları yapan malum zihniyet ve yardakçıları, öte yandan hazırladıkları bu iğrenç nevaleyi yutmaya amade demokrasi(!) sevdalısı hödük sayısının ne kadar olabileceğinin de yoklamasını yapmış oluyorlar.

Yine N. Macit Hoca'dan aldığımız satırlarla yazımızı bitirelim:

"Böyle Buyurdu Berduş;"Malazgirt’ de Ermenicedir. Eleşkirt, Mazgirt, sonu girt, kirt, kert, gelen her yerleşim yeri Ermenicedir. Bu isimlere dokunmayan Alparslan’dan daha mı Türksünüz yoksa?"

Yoruma bak, hizaya gel. Tarihin yorumu desen değil. çözümleme desen değil. Tam anlamıyla tarih dışı kalmış aklın tahrife kilitlenmiş üçüncü hali.

Bu yorumun mahreci ve menşei girt, kirt ve kert’dir. Ama ne yapacaksın zaman bunların, hüküm bunların.

Madem böyle buyurdu berdûş, işittik itaat ettik! Ne diyelim Kert kardeş!

Böyle Buyurdu Berdûş; Türkiye Cumhuriyeti olmak yerine diyelim Milli Mücadelemizdeki etkili bir örgütün adından esinlenerek ‘Anadolu ve Rumeli Cumhuriyeti’ olsaydı. Sanırım bu gibi sorunlar bu kadar baş ağrıtıcı olmazdı.

Haaa, işte zurnanın zırt dediği yer. Açılımın zırt dediği yer burası.

Bütün mesele Türk kimliğine duyulan kin ve nefrettir. "


NOT: Makalelerin tamamını okumak için yazı başlığına tıklayınız.

0 yorum:

Yorum Gönder

 

"Allahsız Oğlu Allahsız"

Firavunların Laneti ile Damgalandı: "Allahsız Oğlu Allahsız" - Açık İstihbarat

Sizi artık ne gücünüz, ne malınız mülkünüz, ne gizli hesaplardaki paranız, gizli ortaklıklarınız, sansürünüz, RTÜK'ünüz, her yıl yenisini yaptırmakla övündüğünüz hapishaneleriniz, eteğinizi öpen basınınız, biat etmiş yargıçlarınız, silah arkadaşları bin bir iftirayla tutuklanırken size topuk selamı veren generalleriniz;

Ne öfke ve kin kusan diliniz, korku filmine dönen çehreniz, yalakalarınız, dalkavuklarınız, jurnalcileriniz, gaz bombalarınız, özel yetkili mahkemeleriniz, 'akilleriniz'...

Allah'ı kandırmak, güya günahlarınızın kefaletini ödeyip sıyırmak amacıyla, halkın parasıyla inşa ettirmeye giriştiğiniz cami-mabed'leriniz..

Hiç birisi kurtaramayacak demektir...

Devamı...

Perdenin arkasında hava kötü

Sürece Diyarbakır'dan bakınca...


Örgütün gizli ajandasını anlamamız
için son iki gün içinde yerinde teyit ettiğim üç noktayı kayda geçeyim:

1- Örgüte katılım artıyor.Yeni yapıda rol almak için dağa çıkanlar artıyor. Burada örgütün şöyle bir taktiği var. Çekilme adı altında gidenlerin ciddi bir kısmı bu yeni katılımlar. Bir yandan da tecrübeliler içeride bekletiliyor. Hem bölgedeki koordinasyonu yapıyorlar hem de olası bir yol kazası sonrası çatışmaya hazır bekliyorlar. Plana göre ekime kadar tecrübeliler çıkmayacak. Sonra da kar kış bahanesiyle kalmaya çalışacaklar.

2- PKK ağır silahlarını ve bombaları belli bölgelerde depoladı.
Etraflarını da bubi tuzakları ve mayınlarla çevirdi. Dolayısıyla ihtiyaç halinde lojistik sorunu yaşamayacak. Asker bir şekilde buralara girmek isterse de ağır zayiat verecek.

3- Örgüt bu süreci legalleşme dönemi olarak gördüğü için önceki gün yeni bir kampanyanın startını verdi. Bundan sonra herkes evine ve işyerine Öcalan posterleri asacak.

4- Örgüt uyuşturucu ekimine hız vermiş. Diyarbakır kırsalı esrar tarlalarıyla dolu. Diyarbakır neredeyse suç ihraç ediyor. 'Nasıl olsa çözüm sürecindeyiz operasyon olmaz' diye köylüleri de baskı altına almışlar.

Başka örnekler de vermek mümkün. Yani örgüt bir yandan çözüm/barış diyor ama öbür taraftan başka bir ajandanın yol haritasını uyguluyor.